10-06-2012 09:39

Cami ve pazar yerlerini bombalayan Amerikalılar

Press Medya sitesi, İslam dünyasındaki Ameriken gizli operasyonlarına ışık tutacak önemli bir olayıniç yüzünü ortaya koydu.

Cami ve pazar yerlerini bombalayan Amerikalılar

Peşaver'de üçü ABD'li diplomat altı kişi suikast silahlarıyla yakalandı. Diplomatların ülkede son zamanlarda artan ve El Kaide'ye mal edilen cami saldırılarında rol aldığı idia ediliyor. El Kaide bu saldırıları şiddetle reddetmiş ve fitne saldırıları olarak nitelemişti.

Peşaver'de üçü ABD'li diplomat altı kişi suikast silahlarıyla yakalandı. Diplomatların ülkede son zamanlarda artan ve El Kaide'ye mal edilen cami saldırılarında rol aldığı idia ediliyor. El Kaide bu saldırıları şiddetle reddetmiş ve fitne saldırıları olarak nitelemişti. Taliban'da yaptığı bir kaç açıklamada Pakistan ve Afganistan'da camilere pazarlara ve sivil Müslümanlar'a yapılan saldırıları menfur eylemler olarak kınamış ve CIA'i suçlamıştı.

Pakistan polisinin, Peşaver Otoyolu'nda rutin bir kontrol sırasında durdurduğu bazı ''şüpheli araçlarda bulduğu silahlar sonrası altı kişiyi tutukladı. Tutuklananlardan üçünün ABD büyükelçilik çalışanı olduğu belirtiliyor.

Dawn gazetesinin haberine göre araçlarda bulunan silahlar mühimmatıyla birlikte dört adet M-4 suikast tüfeği ve dört tabanca. ABD'nin Peşaver Başkonsolosu Mary Richard Amerikalıların tutuklandığı polis karakoluna giderek yetkililerden silahlara el koyabileceklerini ama Amerikalıların tutuklanmaması gerektiğini söyledi. Başkonsolos konuyla ilgili başka ayrıntı vermedi.

Tutuklanan altı kişinin üç Amerikalı elçilik çalışanı ile iki Pakistanlı şoför ve bir Pakistanlı koruma olduğu belirtiliyor.

Hayber Pakhtunkhwa yönetimi ise yabancı diplomatların silah taşıması ya da yasak bölgelere yolculuk etmesinin yerel yönetimin izni olmadıkça kesinlikle yasak olduğunu açıkladı.

2. Ajan Krizi

Daha önce de Pakistan'da Raymond Davis isimli bir CIA ajanı yakalanmış ajanın üzerinde bir çok silah, maske, GPS ve bazı sivil hedeflerin not alındığı dökümanlar bulunmuştu.

Irak ve Afganistan'da camileri kim bombalıyor?

Pakistan’da son birkaç yılda camiler, üniversiteler ve pazar yerlerinde meydana gelen şüpheli saldırılar İslam dünyasında büyük öfkeye neden oldu. Saldırılar Taliban tarafından defalarca yalanlanmasına ve Taliban’ın Şiiler de dahil sivillere saldırıların “haram” olduğu açıklamasına rağmen Taliban bu olaylardan birinci derecede sorumlu tutuluyordu.

Ancak bu yılın başında iki Pakistanlıyı öldürdükten sonra yakalanan CIA Raymond Davis’in bu tür bombalamaları Taliban’ın imajını bozmak için gerçekleştiren kişi olduğu iddiaları gündeme geldi. Davis’in aracında takma saç ve sakal, silah ve patlayıcı malzemeler aşiret bölgelerinde bazı direnişçilerinin evlerinin nokta olarak belirlendiği haritalar ve bazı Pakistanlı analistlerin tanımıyla kurduğu Cami Bombalama Şebekesindeki 45 kişinin iletişim bilgileri bulunuyordu.

Raymon Davis aracına yaklaşan iki kişinin Taliban ya da El Kaide üyesi olduğunu düşünmüş ve panikleyerek bu iki kişiyi öldürmüştü. Bazı yetkililer bu iki kişinin, Davis’in masum kişileri öldüren bombalamaları organize etmesinden oldukça rahatsız olan Pakistan İstihbarat Servisi'nin (ISI) vatanperver üyeleri olduğunu iddia etti.

Olayın hemen ardından ABD ajanlarından oluşan bir grup ABD elçiliğinden çıkarak Davis’in imdadına yetiştiler. Ancak elçilik aracı yolda bir kişiyi daha ezerek öldürdü. Olay Pakistan’da büyük infiale neden oldu. Büyük mitinglerle halk Pakistan’da dolaşma izni dahi bulunmayan Davis’in idam edilmesini istedi. Davis’in öldürdüğü Pakistanlılardan birinin eşi intihar etti. Kadın “Adalet asla yerini bulmayacak ve Pakistan Davis’i serbest bırakacak” yazılı bir not bırakmıştı ardında. Tam da öyle oldu. Başkan Obama önce Pakistan’a yapılan yardımı kesmekle tehdit etti. Daha sonra da Pakistan’ı Davis’i hemen bırakması yönünde sert bir dille azarladı.

Pakistan ABD’nin tazminat ödemesine yanaşmayan mağdur yakınlarını bir gece operasyonuyla karakollara topladı ve tümüne zorla ABD’nin Davis’e karşı önerdiği tazminatları kabul ettiklerini onaylayan belgeler imzalattı. Ajan Davis artık serbestti.

Taliban geçmişte de Pakistan’da şüpheli yerlere ve Şii’lere yapılan saldırıların Blackwater şebekesi ve CIA tarafından yapıldığını ve bu saldırıların Taliban’ın imajını lekelemeye kendilerini kan içiciler olarak göstermeye yönelik olduğunu en üst düzey yetkilileri aracılığıyla açıklamıştı. Taliban yetkilileri aktif bir savaşın içindeyiz ve bazen bir olayı onaylamak ya da reddetmek zaman alıyor demiş ve 44 ülkeye karşı yoğun bir savaşın içindeyken iletişim ve medya anlamında eksikliklerinin olduğuna dikkat çekmişti.

Taliban lideri “Bazen bir saldırı oluyor ve biz bile medyadan 'Taliban olayı üstlendi' diye duyuyoruz. Kim üstlendi, ne zaman, nasıl delili ne? Ancak medya taraflı davranıyor ve hemen bizi suçluyor" demişti. Taliban lideri kendi haber kaynaklarında onaylananlar dışında hiçbir habere güvenilmemesi gerektiğini vurgulamıştı. Reuters’in geçtiğimiz aylarda Rabbani suikastı ile alakalı Taliban adına yalan bildiri yayınlandığı göz önüne alınırsa bölgede değişik bir tür medya kampanyasının yürütülmekte olduğu anlaşılıyor. Pressmedya.com CIA ajanının gizemli hikâyesini ilginize sunuyor.

Casus oyunu: CIA, Pakistan ve ‘kan parası’

CIA ajanı ve eski Blackwater çalışanı Raymond Davis, şüpheli bir görev sırasında iki kişiyi öldürdükten sonra Pakistan’dan kaçtı.Bir 21. yüzyıl casus romanında olabilecek tüm hadiseler Raymond Davis olayında mevcut. Cinayet, hapis ve gizli kapaklı ödemelerin olduğu bir hikâye. Başrolünde ise istihbarat teşkilatlarının karanlık ağında sıkışıp kalmış Birleşik Devletler Özel Güçleri’nin eski bir askeri. Ocak ayında öldürdüğü İki motosikletçinin ailelerine 2,3 milyon Dolarlık ‘kan parası’ ödendikten sonra, Pakistan yetkili makamları CIA yüklenicisini Çarşamba günü serbest bıraktılar. Olayla ilgili detaylarsa hala gizemini koruyor.

Özelleştirme çelişkisi

“Bu olayın gösterdiği şey, Birleşik Devletler’in Pakistan’da, savaş ilan etmediği bir ülkede, üstü kapalı bir savaş içerisinde olduğudur” diyor “Blackwater: Dünyanın En Güçlü Paralı Ordusu” kitabının yazarı Jeremy Scahill.

36 yaşındaki Davis bir zamanlar, Irak’ta sivillerin ölümünden sorumlu ‘tartışmalı’ askeri yüklenici olan Blackwater için - o zamandan sonra adı Xe Services LLC olarak değiştirildi- çalışıyordu.

Scahill, “O Blackwater’da çalıştığı sıralarda şirket, JSOC (Ortak Özel Operasyonlar Komutanlığı) ile birlikte insansız hava aracı bombalama operasyonu üzerinde çalışıyordu. CIA ise Pakistan’daki yüksek derecede önemli kişilere karşı çalışıyordu.” şeklinde konuştu.

ABC’nin haberine göre Davis, Hyperion Protective Consultants şirketinin sahibi. Firma, izleme ekipmanları satıyor ve müşterilere “kayıp ve risk yönetimi uzmanları”sağlıyor.

Günümüz istihbarat dünyasında insanlar aynı anda birkaç farklı şapka giyebiliyorlar.

Eamon Javers (Broker, Tüccar, Avukat, Casus: Kurumsal Casusluğun Sır Dünyası isimli kitabın yazarı) şöyle diyor: “Teoride, yüklenicilerin yaptığı işi hükümet ajanlarına yaptırmak daha ucuz olurdu: Çok fazla para almıyorlar ve kendilerini adadıkları bir kar marjı da yok.”

Javers Al Jazeera’ye şöyle konuştu: “Bu yüklenicilerin savaş bölgelerindeki yasal yetki alanıyla ilgili cevaplanmamış dev bir soru var: ABD askeri yargısına karşı bir sorumlulukları olup olmadığı sorusu.”

Kim dokunulmaz?

Pakistan yetkili makamları Davis’i Lahore’da tutukladıkları zaman, Davis’in üzerinde klasik casus eşyaları vardı: bir Glock yarı otomatik silah, uzun menzilli kablosuz telsiz, kamera, el feneri ve küçük bir teleskop.

Pakistan ve ABD arasındaki anlaşmazlık Davis’in diplomatik statüsü üzerinden baş gösterdi. ABD, yüklenicinin diplomatik dokunulmazlığı olduğunu söylese de Pakistan yetkilileri bunu reddetti.
George Town Üniversitesi’nden Pakistan uzmanı Fair’e göre diplomatik dokunulmazlık konusu oldukça basit ve Davis olayında yanlış yorumlandı.

Fair, “Davis’in bir yüklenici veya resmi bir büyükelçi çalışanı olması dokunulmazlık sorusu için önemli değil. Personelin diplomatik statüsü gönderen ülkeler tarafından belirlenir.” diyerek burada ABD’yi kastediyor. Ardından şunları ekliyor: “Pakistan hükümetinin bir seçeneği var: şartları kabul etmek veya etmemek. Pakistan şartları kabul etti ve bir vize verdi ve sonradan bu vizeyi uzattı da.”
Pakistan ve ABD bu kuralları belirleyen Viyana Antlaşmasını imzaladıkları için diplomatik dokunulmazlık alma süreciyle ilgili herhangi bir tartışma yok.

Fakat Jeremy Schaill, Davis’in diplomatik statüsünün yeterince açık olduğu konusunda emin değil. “Olaylar olduktan sonra ABD’nin onun bir diplomat olduğunu iddia etmeye çalıştığıyla ilgili bazı raporlar var.” diyor Scahill.

Çelişen iddialar

Söz konusu olaylar 27 Ocak günü meydana geldi. Davis, Lahore’un fakir bir bölgesinde araba kullanıyordu. Kalabalık bir kavşakta durdu. Amerikan tarafına göre, iki Pakistanlı motosikletlerinden indi ve silahlı bir şekilde ona doğru geldiler. Davis de silahıyla ateş açarak onları öldürdü.
Davis, kendisini soymaya çalışacaklarını varsayarak, kendini korumak için ateş açtığını söyledi. Pakistan yetkilileri bu iddiayı reddettiler ve iki adamın sırtından vurulduğunu, Davis’in de arabasından inerek cesetlerin fotoğrafını çektiğini söylediler.

Pakistan güvenlik güçleri Davis’i takip etti ve olay yerine yakın bir mevkide tutukladı. Tutuklanmadan önce Davis ABD konsolosluğunu aradı ve konsolosluktan kendisini bu durumdan kurtarmasını istedi. ABD bir arazi aracı gönderdi. Fakat araç yanlış bir caddeye gitti ve önüne çıkan bir motosikletliyi öldürdü. Bu üç ölüm tepkiye neden oldu ve Amerikan karşıtı eylemleri ortaya çıkardı.

Pazarlık görüşmeleri

Davis’in öldürdüğü adamların akrabalarına ‘kan parası’ ödenmesi (kan parası Pakistan’da yaygın olan bir gelenektir) en kolay çözümdü.


2.3 milyon dolarlık miktar, ABD’nin Irak veya Afganistan’da siviller öldüğünde ödediği miktarlarla karşılaştırılamayacak derecede yüksek.

Pazarlıklar ve böylesine yüksek bir miktar olayın önemini göstermekte. Scahill’e göre ABD’nin Irak’taki Blackwater ölümlerinde ödemeyi önerdiği kan parası yaklaşık 5 bin dolar civarındaydı.

Kan parası ödendikten sonra Amerikan yetkilileri Raymond Davis’i ülkeden çıkarttı. Onun gerçek görevi veya topladığı istihbaratın boyutu hiçbir zaman gün yüzüne çıkmayabilir.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, aile bireylerine yapılan ödemeyi inkâr etti. Fakat parayı kimin verdiği hakkında yorum yapmadı.

“ABD’nin ailelere ödeme yapmadığını iddia etmek saçmalık olur.” diyor Ray McDovern (İkili askeri işbirliği anlaşmaları aracılığıyla paranın Pakistan istihbaratı tarafından ABD’den alındığını ortaya atan eski bir CIA analisti).

Fakat Pakistan’daki Amerikan karşıtı protestolar yayıldıkça Pakistan’da operasyon yapan yabancı güçlerden daha fazla hesap verilebilirlik talep eden insanlarla birlikte Davis’in Pakistan’daki politik ayak izinin peşinden gidilmesine devam edilecek. “Raymond Davis buz dağının sadece görünen kısmı” diyor Professor Khan ve sözlerini şöyle noktalıyor:

“O, teröre karşı olan savaşta Pakistan ve ABD arasında çeşitlenen çıkarların nedeni değil, bir parçasıydı.”

(Kaynak: Pressmedya)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !