Çanakkale Savaşı Batı`nın kirli bir senaryosuydu
Çanakkale savaşı, sadece Osmanlı Devletini yıkmaya değil aynı zamanda beyin gücünün ve manevi ruh gücünün bitirilmesine yönelik bir savaştır.
Çanakkale Savaşı Bir Dünya Senaryosu muydu?
Arif Akpınar / Haber 7
Çanakkale Savaşının evveline ve ahirine bakınca dünyanın en kapsamlı senaryosu olduğu anlaşılıyor. Bu savaş, Batılı ülkelerin Osmanlı Devletini yıkmak, talan etmek, milletimizin beyin ve iman gücünü yok etmek için ortaklaşa yazdıkları bir senaryo izlenimi uyandırmaktadır. Bu düşünceyi destekleyen birçok delil mevcuttur.
Şöyle ki:
Bunlardan birincisi; bu savaş, bütün ayrıntılarıyla savaşın mimarı Winston Churchill tarafından 20 sene önce kaleme alınmıştır. Bu kişinin doktora tezi, Çanakkale Savaşı’nın adeta senaryosu gibidir.
İkincisi; bu Savaş Almanlarla İngiliz-Fransızlar arasında başlamasına rağmen neredeyse bütün cepheler Osmanlı topraklarında açılmıştır. Tabiri caiz ise, kendi mahallelerinde kavgaya tutuşan iki serseri, komşunun bahçesine girerek orayı talan etmiş sonra da el koymaya çalışmıştır.
Üçüncüsü; Bu Savaşın Osmanlının beyin gücünü bitirme üzerine kurgulanması, senaryonun ileriki yılları düşünerek yazılmış olduğunu gösteriyor. Savaş öncesi hazırlıklara bakılırsa, Winston Churchill’in Çanakkale Boğazı’nı geçse bile kara savaşını planladığı anlaşılmaktadır. Zira, Kara Savaşları yoluyla Osmanlı’nı yetişmiş beyin gücü neredeyse tamamen bitirilmiştir. Öyle ki mühendislik fakülteleri, tıbbiye gibi okullar yıllarca mezun verememiştir. Bunun da ötesinde o dönemdeki bütün tarikat mensupları büyük bir iştiyakla gönüllü birlikler kurarak cepheye koşmuşlar ve bunun neticesinde de manevi dinamikler de yok olmuştur.
Winston Churchill’in sinsi planlarından birisi de sömürgelerden getirilenlerin de ölümleri üzerinedir. Zira Avustralya ve Yeni Zelanda’dan getirilen askerlerin de birçoğu ülkelerine dönememişler böylece İngilizler sömürgelerdeki muhtemel direnişlerinde önüne geçmişlerdir. Daha doğrusu, bir taşla iki kuş vurmak değil kuş katliamı yapmışlardır.
Dördüncüsü; Almanların tuhaf sevincidir. 1.Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda Merhum Mehmet Akif görevi gereği Berlin’dedir. Akif, sabah kalkınca kaldığı otelin penceresinden gördüğü manzarayla sevinir. Evlerin pencerelerinden ve balkonlarından bayraklar sallanmaktadır. Akif; Almanlarla omuz omuza savaştığımızı düşünerek ‘’Galiba Kanal Cephesi’nde galip geldik’’ diye sevinmektedir. O sırada Kanal Cephesi’nde İngilizlerle çetin mücadeleler olmaktadır.
Mehmet Akif’in sevinci uzun sürmez. Hatta biraz sonra öğrendikleri karşısında dehşete kapılır. Meğer Kanal Cephesi’nde ordumuz ağır bir mağlubiyet yaşamış Kudüs düşmüştür. Bu bayrak asma sevincinin sebebini Almanlara sorduğunda aldığı cevap onu daha da dehşete düşürür. Almanlar; ‘’Bin yıldır Müslümanların elinde olan Kudüs, Hıristiyanların eline geçti. Bizim ordumuz yenilmiş ne önemi var ki?’’ demektedirler. Bu hadise ve benzeri hadiseler ayrıca açılan cephelerin neredeyse sadece Osmanlı topraklarında olması bu savaşın danışıklı dövüş olma ihtimalini dahi akıllara getirmiyor değil.
Bütün bu hadiseler gösteriyor ki Çanakkale savaşı, sadece Osmanlı Devletini yıkmaya değil aynı zamanda beyin gücünün ve manevi ruh gücünün bitirilmesine yönelik bir savaştır. Zira bu savaş sonunda; milletimizin beyin gücü, manevi gücü ve genç nüfusu neredeyse tamamen bitirmişlerdir.
Ne hikmettir ki; Anadolu insanını tamamen yok etmek üzerine senaryo yazıp dünya sahnesinde vizyona sürenler, bir zaman sonra kendi aralarında bir daha kapışmışlar (2.Dünya Savaşı) birbirlerinin şehirlerini harabeye çevirmişler , altmış milyona yakın kendi insanlarını imha etmişlerdir.
Bundan dolayı ,Dünya Savaşı’na Çanakkale’deki mazlumların ahı sebep oldu dense yeridir. Şehitlerimizin ruhu şad ola.