Ciğerime giren bıçak darbesiyle ayıldım
Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz`un HDP`liler tarafından katledildiği olayda yaralanan Yusuf Er, `Bayılmıştım, ciğerime giren bir bıçak darbesiyle ayıldım` dedi.
Diyarbakır'da, 6-7 Ekim 2014'te Kobani (Ayn el Arap) bahanesiyle gerçekleştirilen izinsiz gösterilerde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un öldürüldüğü olayda yaralanan Yusuf Er, "Kapıyı kırdılar, içeri girdiler, ellerinde keser, bıçak, sopalar vardı. Beni darbettiler. O esnada bayıldım, ciğerime giren bir bıçak darbesiyle ayıldım. Mutfağa götürüyorlardı, aşağı atmak için. Bir boşluk bulup kaçtım" dedi.
DAVA, GÜVENLİK GREKÇESİYLE ANKARA'YA NAKLEDİLMİŞTİ
Güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilen ve 17'si tutuklu 34 sanığın yargılandığı davanın Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen üçüncü duruşmasında, olaylar sırasında yaralanan Yusuf Er'in müşteki olarak beyanı alındı.
"BİZE SALDIRDLAR, ATEŞ ETTİLER, TAŞ ATTILAR, KAÇTIK"
Er, 7 Ekim 2014'te kurban eti dağıttıkları sırada 70-80 kişilik bir grubun önlerini kestiğini, içlerinden bir kişinin 'bunlar IŞİD'ci' demesi üzerine saldırıya uğradıklarını belirterek, "Bize saldırdılar. Ateş ettiler, taş attılar, kaçtık. Daha sonra Cengizler Caddesi'nde bir sokağa girdik ama orası da karışmıştı. Bir binaya kendimizi attık. Bizi gören birinin, 'IŞİD'ciler bu binaya girdi' demesi üzerine binanın kapısı tekmelenmeye başlandı. Çatıya çıkıp saklanmak istedik" diye konuştu.
Sesler üzerine binada oturanların kapıyı açarak ne olduğunu sorduğunu belirten Er, şöyle konuştu:
"HASAN OKÇU'NUN EŞİ 'BENİM EVDE SAKLANIN' DEDİ, BİZİ İÇERİ ALDI"
"Hasan Okçu'nun eşi 'benim evimde saklanın' dedi. 'Çatıya çıkmaktansa evde saklanmak daha iyi' dedik. Bizi odaya aldı, su getirdi, içtik. Gruptakiler binanın kapısını kırdılar, içeri girdiler, çatıya çıktılar. Üst kattan başlayarak evlere bakıyorlardı. 'Bizim evde değil' şeklinde sesler duyuyorduk. İçeride otururken Hasan Okçu eve geldi, içeri girdi. Onun kapıyı açma sesini duymadık. Elbiselerinden belli ediyordu ki olayların içinden geliyordu, üstü lastik kokuyordu. Bize bıçak çekti, 'IŞİD'ci misiniz, evimde ne işiniz var' diye. Bizi binanın kapısına kadar kovaladılar, 'yenge içeri aldı' dedik."
"POLİSİ 2 KEZ ARADIK, TELEFONU YÜZÜMÜZE KAPATTILAR! 3. KEZ ARADIĞIMIZDA..."
Grup bulundukları dairenin üst katına geldiğinde polisi aradıklarını anlatan Er, "İlk aradığımızda durumu anlattık, telefon kapandı. İkinci kez aradık, yine telefonu yüzümüze kapattılar. Üçüncü kez aradığımızda 'can güvenliğimiz yok, gelemeyiz' dediler" ifadelerini kullandı.
"PERDELERİ BİRLEŞTİREREK PENCEREDEN İÇERİ GİRDİ"
Yusuf Er, şöyle devam etti:
"Birisi, 'IŞİD'ciler burada' deyince kapıda yoğunlaşmaya başladılar. Uğur Doğanay orada oturuyordu, üst kattan, annesinin evinden perdeleri birbirine birleştirerek pencereden içeri girdi. Girmesiyle birlikte bize, 'kimsiniz' dedi, ateş etti. Hasan yaralandı. Üç arkadaşım banyoya kaçtılar. Ben lavaboya saklandım. Uğur Doğanay bana doğru gelmeye başladı. Oradaki sıvı sabun kutusunu attım, elindeki silah düştü, belinden bir başka silah çekti. Bunu beklemiyordum. Bana sıktı, yaralandım, kaçtım. Grup içeri girdi, benim lavaboda olduğumu kimse bilmiyordu. Banyodaki arkadaşlarımı katlettiler. Uğur Doğanay kendisi diyor 'biri de tuvalete saklanmış onu da öldürelim.' Kapıyı kırdılar, içeri girdiler, ellerinde keser, bıçak, sopalar vardı. Beni darbettiler. Yarı baygın haldeyken dışarı çıkardılar."
Mahkeme Başkanı Musa Yeşil'in, sanıkları göstererek, "Uğur Doğanay'ın dışında saldıran var mı bunların arasında?" diye sorması üzerine Er, sanıklar arasındaki Abdurrahim Pamuk'un grubu yönlendirdiğini söyledi.
"CİĞERİME GİREN BIÇAK DARBESİYLE AYILDIM, MUTFAĞA GÖTÜRÜYORLARDI AŞAĞI ATMAK İÇİN"
Elinde kanlı keser bulunduğunu iddia ettiği Hüseyin Okçu'nun kendisini bulunduğu lavabodan dışarı çıkardığını söyleyen Er, şunları anlattı:
"O esnada bayıldım, ciğerime giren bir bıçak darbesiyle ayıldım. Mutfağa götürüyorlardı, aşağı atmak için. Bir boşluk bulup kaçtım, merdivenler boştu. Baktım ki grup binanın önünde slogan atıyor. Merdiven altına saklandım. Yarı baygın haldeyken, 'öldürmeyelim, ibretlik olsun diye sağ bırakalım' diye sesler geliyordu. Arkadaşlarımın da katledilmiş olduğunu görüyordum."
Grubun elinden bir yolunu bularak kaçtığını söyleyen Er, yaralı halde kendisini bulan kişinin ailesine haber vermesi üzerine hastaneye götürüldüğünü belirtti.
Şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini bildiren Er, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak'tan şikayetçi olduğunu söyledi.
AHMET DAKAK'IN ANNESİ: NE BİÇİM EVLAT YETİŞTİRDİNİZ? RAHAT YÜZÜ GÖRMEYİN
Duruşmada daha sonra Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un
annelerinin müşteki olarak beyanları alındı.
Maktul Ahmet Dakak'ın annesi Zerife Dakak, olayı görmediğini, oğlunu öldürenlerden, Demirtaş, Kışanak ile Kobani (Ayn el Arap) bahanesiyle gerçekleştirilen izinsiz gösterileri başlatanlardan şikayetçi olduğunu kaydetti.
Zerife Dakak, "Bunların ailelerine sesleniyorum, ne biçim evlat yetiştirdiniz? Hepiniz de Allah'ınızdan bulun, rahat yüzü görmeyin" dedi.
Fenalaşan Dakak, salondan görevlilerin yardımıyla çıkartıldı.
YASİN BÖRÜ'NÜN ANNESİ: ÇOCUĞUM BULUNDUĞUNDA TANINMAYACAK HALDEYDİ
Yasin Börü'nün annesi Hatice Börü de davanın adil şekilde görülmesini isteyerek, incelenmeyen delil, dinlenmeyen tanık kalmamasını talep etti.
Hatice Börü, şunları söyledi.
"Çocuğum bulunduğunda tanınmayacak şekildeydi. 11'inci sınıfa gidiyordu, bir öğrenciydi. IŞİD'le ilgisi yoktu. Alnında IŞİD'ci mi yazıyordu? Bizi anlamanız için evladınızın o şekilde öldürülmesini mi istiyorsunuz? Bir insan pencereden atılır mı? O kadar bıçak darbesi almış. Size bir zararı oldu mu? Kimseye zarar vermezdi. Nasıl insan böyle bir vahşeti affeder, annelere soruyorum? Bu olayın üzerine gidilmesini istiyorum. Hepsinden şikayetçiyim. Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş ve insanları sokağa dökenlerden şikayetçiyim."
HASAN GÖKGUZ'UN ANNESİ: NE HAKLA OĞLUMU ÖLDÜRDÜLER?
Maktul Hasan Gökguz'un annesi Mehitap Gökguz de "Ne hakla oğlumu öldürdüler? Bu dünyada da öbür dünyada da şikayetçiyim" ifadesini kullandı.
Maktul Riyat Güneş'in annesi Kiymet Güneş ise Kürtçe tercüman vasıtasıyla alınan beyanında, sanıklardan şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini söyledi.
Sanıklardan Ersin Adıyaman, sesli ve görüntülü sistemle alınan savunmasında, olayların yaşandığı tarihte askerde olduğunu ileri sürdü. Adıyaman, "Olaylarla ilgim yok. Daha önce kandırılarak dağa çıkartıldım. Daha önce de gözaltına alındım" dedi.
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !