21-07-2017 09:27

Darbelere karşı çıkmak kadar, ne adına karşı çıkıldığı da önemsenmelidir

Darbe ya da zulüm karşıtlığı tek başına yeterli değildir, ne adına karşı olun­duğu ve yerine neyin ikame edileceği ve insanların neye çağrıldıkları daha da önemlidir.

Darbelere karşı çıkmak kadar, ne adına karşı çıkıldığı da önemsenmelidir

Darbe ya da zulüm karşıtlığı tek başına yeterli değildir, ne adına karşı olun­duğu ve yerine neyin ikame edileceği ve insanların neye çağrıldıkları daha da önemlidir. Öyle bir süreçten geçilmektedir ki, on yıllardır darbelerle terbiye edilip sürekli statükonun arzularına göre hizaya sokulmaya çalışılan halk ile alay edercesine Doğu Perinçek öncülüğündeki ulusalcı Kemalist kronik darbecilerle (yani Ergenekoncularla) AKP ittifak edip FETÖ'cü darbeye karşı birlikte mücadele ediyorlar. İbretlik biçimde, darbecilik karakterleri olmuş ulusalcı Kemalist bir grup darbeci, başkalarının darbesine karşı çıkmaktadır. Yani kendi kontrollerinde olmayan bir darbeye başka darbe özlemleri adına karşı çıkmaktadırlar.

Bu yüzden diyoruz ki, sadece put kırmak yetmez, putu ne adına kırdığınız daha büyük önem arz eder. Çünkü bir put bir başka put adına da kırılabilir. Tağuta karşı çık­mak yetmez, reddedip karşı çıkılan tağut yerine bir başka tağut egemen kılınmamalı, tüm tağutlar sadece Allah’a itaat ve ibadet etmek için reddedilmelidir. Laik darbeci, despot ya da monarşik bir sistem de, laik demokratik bir sistem de, "hevanın hâkimiyeti" olmak bakımından bâtıl ve tağuti niteliği taşır ve her ikisi de Müslümanın akidesiyle bağdaşmaz. Yani demokrasi darbeye ve monarşiye nazaran bâtıl içinde görece bir olumluluğu, zulmü azaltmayı temsil etse ve bu sebeple darbe yönetimi ile halkın seçtiği demokratik yönetimini ikisi de bâtıldır diye aynı konumda değerlendirmesek de, darbeye demokrasi adına karşı çıkmak, bir bâtıla bir başka bâtıl adına karşı çıkmak anlamına gelir ve Müslümana yakışmaz. Bu sebeple bir Müslüman, monarşik ya da darbeci bir sistem ve yönetime karşı çıkarken, bunların yerine görece özgürlükçü de olsa laik demokratik sistemi savunup talep ederek değil, İslami adalet sistemini gündemleştirip savunarak, İslami kimlik ve ilkelerini öne çıkararak özgün bir duruşla karşı çıkar/çıkmalıdır. Bu yüzden biz Müslümanlar, hepimizin muhatap olduğumuz zulme ve darbeye karşı çıkmak amacıyla da olsa, diğerleriyle onla­rın putlarına meşruiyet kazandıracak, onların şirke dayalı söylemlerini, bâtıl modellerini belirleyici kılacak ittifaklar kuramayız/kurmamalıyız. Bizler darbelere karşı çıkma çabamızı bile özgün tevhidî ilke ve ölçülerimizi belirleyici kılarak ve bağımsız İslami kimliğimizle, özgün slogan, şiar ve bayraklarımızla ve Kur'an'ın dur dediği yerde durarak yaparız/yapmalıyız.

Mehmet Pamak'ın makalesini okumak için tıklayınız

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !