10-08-2014 04:31

Diyarbakırlı Müslümanlar: IŞİD`den ve eylemlerinden beriyiz

Diyarbakırlı Müslümanlar, IŞİD ve yaptıkları üzerine bir basın açıklaması yaptı.

Diyarbakırlı Müslümanlar: IŞİD`den ve eylemlerinden beriyiz

Örgütlendiği bölgelerde daha ziyade sivilleri, masum Gayrımüslimleri öldürmekle kalmayarak aynı zamanda kendisi gibi düşünmeyen Müslümanları da kolayca kafir ilan edip katletmeyi meşru gören sapkın bir inanışı temsil eden IŞİD ile ilgili Özgür-Der Diyarbakır Şubesi bir basın açıklaması yaptı.

IŞİD’in insanların kalplerine korku salmak için başvurduğu vahşi yöntemlerin, insanlığın kalbine ve ruhuna hitap eden Kuran’ın o rahmet yüklü mesajlarını gölgelediğinin vurgulandığı açıklamada, “bununla beraber Irak’ın Sünni güçleriyle birlikte hareket eden IŞİD’in Musul’un ardından Bağdat merkezli Maliki hükümetiyle  mücadele edeceği düşünülürken, geliştirdiği yayılmacı siyaset nedeniyle kendisiyle bir sorunu olmayan Kürdistan bölgesine doğru ilerlemesi, Kürtlerle karşı karşıya gelmesi, IŞİD’in Kürtlerin kazanımlarını yok etmek üzere yönlendirilen bir örgüt olduğu iddialarını yeniden gündeme getirmiştir.” denildi.

IŞİD’in dini anlama usulünün, mücadele tarzının, eylemlerinin ve stratejisinin İslami nasslara ve referanslara hiçbir biçimde uygun düşmediğinin ve kendisinden emin olunmayan bu yapının Müslümanlara katacağı hiçbir şeyin olmadığının belirtildiği açıklamada, “bizler IŞİD’in kendisinden ve yaptığı eylemlerden beri olduğumuzu, bu yapıdan sudur eden zulmün karşısında olduğumuzu kamuoyuna deklare ediyoruz.” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamanın tam metni:

IŞİD’İN KENDİSİNDEN VE YAPTIĞI EYLEMLERDEN BERİYİZ!

08.08.2014

Son üç yıldır tüm dünyanın gözü önünde bir cani tarafından katliamlardan geçirilen Suriye halkının özgürlük ve adalet adına sürdürdüğü direnişin kazanımlarını yok etmeye çalışarak, İslami direniş gruplarına vahşice saldırarak ismini duyuran IŞİD, Musul’u ele geçirdikten sonra dünya kamuoyunun bir numaralı gündemi haline geldi. Esed canavarına karşı onurlu bir mücadele ortaya koyan İslami direniş gruplarının kurtardığı bölgeleri işgal ederek ve birçok mücahidi hunharca katlederek adeta Suriye’de Esed’in yıllardır yapamadığını başaran bu örgüt, Suriyeli direniş gruplarının hepsi tarafından dışlanmıştır. Bununla beraber IŞİD, Esed’le savaşmak yerine kendisine boyun eğmeyen direniş gruplarının neredeyse tamamına savaş açmış, Baas rejimine kök söktüren çok değerli savaşçıları şehid etmiştir. IŞİD, Suriye’de en başından beri İslami gruplara saldırmak ve onları teslim almak üzere bir strateji izlemiş ve bu tavrı Esed’in güçlenmesine yol açmıştır. Zalim ve vahşice yöntemlerle Baas rejiminin direniş gruplarına veremediği zararı vermiştir.

Kendisine “İslami” diyen fakat ortaya koyduğu mücadele metodunun İslam ile alakası bulunmayan bir siyasal fıkıhsızlık ve basiretsizlik ürünü olan IŞİD Suriye başta olmak üzere birçok yerde bugün derin bir kaosun aktörü konumundadır. Şazz, temelsiz ve uydurma rivayetleri merkeze alan, nassları yüzeysel biçimde algılayan, hatalı bir dini anlayışla hareket eden bu yapı İslam adına kabul edilemez eylemlere imza atmakta, vebali büyük günahların İslam adına işlenmesine sebep olmaktadır. Şekilciliğe ve dar kalıplara hapsettikleri anlayışı din edinen bu hareket, tıpkı hariciler gibi kendisi gibi düşünmeyeni fütursuzca tekfir edebilmekte, şekilci saplantılarla insanları korkutarak merhametsiz bir metod izlemektedir. Oysa İslam; merhameti, hikmeti, eminliği, ıslah ediciliği kuşanmamızı emreder. Basiretsizliğin, kan dökücülüğün, şedid ve baskıcı tutumların, kendi inancını tahakkümle diğer insanlara dayatmanın İslami mücadelede yeri ve karşılığı yoktur. İslam adına Harici bir anlayışsızlık ve vahşetin sembolüne dönüşen İŞİD'in  İslami mücadele metodolojisi açısından savunulacak meşru hiçbir tarafı olmadığı bilinmelidir.

IŞİD sadece sivilleri, masum Gayrımüslimleri öldürmekle kalmıyor aynı zamanda kendisi gibi düşünmeyen Müslümanları da kolayca kafir ilan edip katletmeyi meşru gören sapkın bir inanışı temsil ediyor. IŞİD’in İslami hiçbir temeli bulunmayan bu tutumu yüzünden insanlar İslam’dan uzaklaşmakta, ne yazık ki Müslümanlardan nefret etmektedir. Üstelik bu şedid ve İslam dışı tavır, ümmetin kazanımlarını da zora sokmakta, Müslümanlar IŞİD’in apaçık zulmü yüzünden mahkûm edilmektedir. IŞİD’in en temelde İslam’a zarar veren bu stratejisi, dünyanın birçok yerinde baskı, zulüm ve katliamlara maruz kalan Müslüman halkların son yıllarda başlattığı isyan dalgasını omuzlayan İslami direniş hareketlerine katkı sunmak bir yana bu başarıları da gölgelemekte ve yaralamaktadır. Yeryüzünde İslam adına mücadele ortaya koyan birçok yapı tarafından gayrı meşru addedilen IŞİD, eminlik vasfına sahip olmayan, zulmü kestirilemeyen, ümmetin uzun mücadeleler sonucu elde ettiği kazanımları yok etmeye çalışan emperyalist ve Siyonist güçlerin kontrolünde olan bir hareket olarak düşünülmektedir.

IŞİD bulunduğu bölgelerde mücadele eden İslami gruplarla dayanışma içine girmek yerine, herkesi kendisine tabi olmaya çağırmakta, tabi olunmadığında tekfir edip savaşmaktadır. Aynı şekilde, belli bir savaş stratejisi güden İslami gruplarla istişare etmek suretiyle, ortak mücadele stratejisine uymak veya en azından saygı göstermek yerine, İslami grupların tüm kazanımlarını boşa çıkarma pahasına bildiğini okumakta sakınca görmemektedir. IŞİD bu tavrıyla Müslüman gruplara ve mücadelelerine sevgi ve saygı duymadığını göstermekte, kardeşlik hukuku konusundaki Kur’an’ın açık naslarına uygun hareket etmemektedir.

Mesela, Suriye’de Esed’le ortak hareket etmesine rağmen, direniş gruplarının spontane gelişen bazı çatışmalar dışında kalıcı cephe açmadığı PYD’nin kontrolündeki bölgeye IŞİD cephe açarak orayı bir kriz bölgesine dönüştürmüştür. Direniş gruplarının bu konudaki stratejilerine saygı duymamış, onların asla razı olmayacağı şekilde savaşı yaygınlaştırmıştır. IŞİD, stratejisini belirlerken ümmetin kazanımlarını ve çıkarlarını hiçbir şekilde hesaba katmamaktadır. Bu dışlayıcı anlayış nedeniyle gerek Suriye’de gerekse de Irak’ta Müslümanların kazanımlarını heba etmiş, hatta onlara karşı savaş açmış ve yıllardır verilen mücadeleyi kirletmiş ve geriletmiştir.

IŞİD’in eylemleri sadece Suriye direnişine fiili olarak zarar vermemiş aynı zamanda son dönemde mazlum halklar için büyük umutlarla sahiplenilen Ortadoğu İntifadaları algısını da doğrudan olumsuz biçimde etkilemiştir. Küresel güçlerin İslami direniş olgusunu boğmaya çalıştığı bir vasatta IŞİD’in varlığı ve eylemleri bu İslam düşmanı zalimler için çok işlevsel bir propaganda aracı olarak kullanılmaktadır.

IŞİD’in insanların kalplerine korku salmak için başvurduğu vahşi yöntemler, insanlığın kalbine ve ruhuna hitap eden Kuran’ın o rahmet yüklü mesajlarını gölgelemektedir. Tebliğle, davetle kalplerin tevhidi mesaja ısındırılması gerekirken IŞİD uyguladığı insanlık dışı yöntemlerle insanların kalplerine korku salmaktadır. Sırf Şii olduğu için öldürülen, gayrı Müslim olduğu için katledilen, kendisine biat etmediği için kafası kesilen insanların kanları üzerinden bir korku dalgası yayan IŞİD, yöneldiği her yerde halkların nefretini ve öfkesini kazanmaktadır.

Maliki diktatörlüğünün Şii mezhepçi ihtiraslarla yıllardır baskı altında tuttuğu ve zulme uğrattığı Iraklı Sünnilerin desteğiyle Musul’u ele geçiren IŞİD’in haksız yere masum Şiileri hedef alması, Maiki’nin zulmünün benzeridir ve mezhep çatışmasını da giderek derinleştirmektedir. Musul’u ele geçirdikten sonra adını İslam Devleti olarak değiştirip halifelik kuran bu hareket, yeryüzündeki bütün Müslümanları kendisine biat etmeye davet etmiş bu çağrıya uymayanları ise düşman ilan etmiştir. Hâkim olduğu yerleri genişletme mantığıyla hareket eden IŞİD, son günlerde Hristiyan ve Ezidilerin yoğun yaşadığı bölgeleri ele geçirmek için harekete geçmiştir. Musul’u yönetmeye başladıktan hemen sonra hiç gereği yokken türbe ve mabed yıkımlarına girişen IŞİD’in gayrı Müslimler hakkında geliştirdiği söylemler nedeniyle şimdi de Hıristiyan ve Ezidilere yönelik katliamlara girişmesinden endişe edilmektedir. Oluşturduğu korkunç imaj ve saldırgan tavrı nedeniyle Şengali ele geçirdikten sonra o bölgede yaşayan on binlerce Ezidi IŞİD’in zulmüne uğramamak için yurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Bununla beraber Irak’ın Sünni güçleriyle birlikte hareket eden IŞİD’in Musul’un ardından Bağdat merkezli Maliki hükümetiyle  mücadele edeceği düşünülürken, geliştirdiği yayılmacı siyaset nedeniyle kendisiyle bir sorunu olmayan Kürdistan bölgesine doğru ilerlemesi, Kürtlerle karşı karşıya gelmesi, IŞİD’in Kürtlerin kazanımlarını yok etmek üzere yönlendirilen bir örgüt olduğu iddialarını yeniden gündeme getirmiştir. IŞİD’in bu hamlesi yıllardır düşman olan Barzani yönetimi ile Maliki’yi yakınlaştırmıştır. Bu tablo, İran tarafından bile gitmesi istenen diktatör Maliki ile savaşması beklenen IŞİD’in, yaptığı hamlelerle aksine Maliki rejimini güçlendirdiği gibi bir sonucu ortaya çıkartmaktadır. IŞİD’in Suriye’de yaptıkları nasıl kabul edilemez bulunuyorsa aynı şekilde Kürdistan bölgesine saldırması, Şengal’i ele geçirmesi, oradaki insanları tehdit etmesi ve Sünni halkın Maliki despotizmine başkaldırısını saptırması da bir o kadar kabul edilemezdir.

IŞİD’in ortaya koyduğu bu stratejinin sonuçlarına bakıldığında Müslümanların ve mazlum, ezilen halkların lehine olmadığı açıktır. Müslümanların lehine olmayan, Suriye’de Esed’e, Irak’ta küresel güçlere ve Esed destekçilerine yarayan bu stratejik aklı iyi niyetle izah etmek mümkün görünmemektedir.

Sonuç itibariyle IŞİD’in dini anlama usulü, mücadele tarzı, eylemleri ve stratejisi İslami nasslara ve referanslara hiçbir biçimde uygun düşmemektedir. Diktatörlere karşı başlatılan haklı ve meşru başkaldırıları sabote eden, ümmetin kazanımlarını zaafa uğratan, masumları gelişi güzel katleden, etrafına korku salan ve kendisinden emin olunmayan bu yapının Müslümanlara katacağı hiçbir şey yoktur. Bizler IŞİD’in kendisinden ve yaptığı eylemlerden beri olduğumuzu, bu yapıdan sudur eden zulmün karşısında olduğumuzu kamuoyuna deklare ediyoruz.

(Kaynak: Islah Haber.com)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !