Yakup DÖĞER
EMPERYALİZMİN VADESİ DOLUYOR
“De ki: “Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme gücüne sahibim. Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.”(10/49)
Müslümanlar, dünyada gelişen olaylara dikkat ve biraz daha gayret, artık yerli ve kürsel emperyalizmin vadesi doldu doluyor. Ne yapsalar olmuyor, sömürüye, işgale, katliama, zulme dayanan iktidarları sallanıyor, bir bataklığın içindeler ki, nasıl kurtulacaklarını bilemiyorlar, kurtulma şansları da yok. Müslümanlar olarak bizler vesile olacağız inşallah bu batışa. Artık ne sözleri geçiyor, ne yaptırımları işe yarıyor, battıkça batıyorlar kendi bataklıklarında. Kan ve gözyaşıyla kurdukları iktidarlarının zulmü altında yok olmak üzereler.
“Onlarla çarpışınız. Allah, onları sizin ellerinizle azaplandırsın, hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin, mü'minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun.”(9/14)Artık kafirlerle savaşma zamanı, onların bütün ilkelerini, hayat tarzlarını, yaşam standartlarını, dayattıkları uydurma yasaları, hevalarını ilah edinip istedikleri kulluk taleplerini ret etme zamanı. Yerli ve küresel cahiliyenin devri kapanıyor. Her yerde küfre karşı bir direniş, her yerde küfrün hesaplarında bir ters dönüş var, istedikleri hiçbir şey olmuyor, ne yapacaklarını şaşırdılar.
Dünya çapında gelişen son olaylarda bunun somut göstergesiyle karşı karşıyalar. Bir hesap yapıyorlar, sonra yaptıkları hesap aleyhlerine dönüyor, bir tuzak kuruyorlar, sonra kurdukları tuzağa kendileri düşüyor. Kendi istedikleri doğrultuda hiçbir şey olmuyor. Müslümanlar, Allah(c.c.) bizlere yardım ediyor. Artık “Biz istedik mi olur” dedikleri zamanlar geride kaldı. İstedikleri olmuyor, tam tersine ne istemiyorlarsa başlarına geliyor, çünkü unuttukları bir nokta var, onlar tuzak kurarken Allah’ta(c.c.) bir tuzak kuruyor, “Hani o inkâr edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır.”(8/30) Küresel emperyalizm asırlardır hep Müslümanlara tuzak kurdu, tutuklamak, yerlerinden sürmek, işgal etmek, sömürmek, katletmek, asimile etmek için ama artık tuzaklarına kendileri düşüyor, çünkü onlara da tuzak kuran Alemlerin Rabbi var.
Artık küresel şer odaklarının vadesi doluyor, zalimlerin hükmü kalkıyor, hesapları tutmuyor, sömürü çarklarına Müslümanlar ot tıkıyor, sömürüye dayanan iktidarlarını yeryüzünün her yerinde sallıyor. Silahları, güçlü ekonomilerİ, kıtalar arası füzeleri, elektronik detektörleri, insansız uçakları, karşılıksız para basmaları işe yaramıyor. Yeter ki bizler gereği gibi mücadele edelim, çünkü Allah(c) bizleri seçti.(22/78) ve bizlere “Siz Müslümansınız”, bu isimden başka isimle can vermeyin dedi.(3/102) Seçilmişliğimizin gereğini yaptığımız takdirde iki güzelden biri ile bizi mükafatlandıracaktır.
İstedikleri kadar küresellikleriyle, bütün dünyaya egemenlik iddialarıyla, her yere saldırmalarıyla boy göstermeye çalışsınlar, vadeleri doluyor. Artık karşılarında küresel bir düşmanları var, Müslümanlar… Her yerde cihat, her yerde kıyam, her yerde Kitaba dönüş var. Arakanda bile başlayan bir mücadelemiz var artık.
“Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? “(4/75) çağrısına Allah’ın(c.c.) rızasını gözeterek icabet eden şehadet erleri var. Materyalist kafalar, maddeci düşüncelerin asla kavrayamayacağı bir gerçeğin şiddetli tokatıyla karşı karşıya küresel emperyalizm, ne yapsa dikiş tutmuyor. Mızrakları çuvallarına sığmıyor, minareyi çaldılar kılıf bulamıyorlar, artık Müslümanlar bu oyunları yutmuyor.
“"Allah bize yeter, O ne güzel vekildir"(3/173) diyenler, her yerde vahşete, kıyıma, zulme karşı kıyama kalktı, korkuyorlar, uykuları kaçıyor, Afganistan’dan Arakan’a, Yemen’den Rusya’ya, Çin’e kadar zalimlerin hesabını bozan bir direniş var elhamdülillah. Bu direncin karşısında hangi güç durabilir ki, “Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (48/ 4) Allah(c.c.) Kitabına ve Resulüne dönen mü’minlerin kalbine güven ve huzuru indirdiyse, kim bu direnişe karşı durabilir. İşte küresel zalimlerin bilmediği burasıdır. Ve Allah(c.c.) mü’minlere dosdoğru oldukları taktirde kutlu bir zafer verecektir.(48/3)
Cihadın olduğu yerlerde bir canlılık ve bereket var, çok şükür ki, davetin olduğu yerlerde de bir canlılık var, Müslümanlar toplanıyor, bir araya geliyor, artık idealimizin bir ütopya olmadığı, bir nostalji olmadığı açıkça görülüyor. Kur’an’a davet var, birlikte olmaya, ihtilaflardan feragat etmeye, kişisel düşüncelerden uzaklaşmaya ihtiyacımız var. Zaman bu zaman, geç kalmaya, ertelemeye, sonralamaya, biraz daha düşünmeye, tevhidi netlikteki birlikteliği ince eleyip sık dokumaya zaman yok.
Artık emperyalizme ya da Kur’an’i adıyla “Küfre” karşı bir ümmet olmaya ihtiyacımız var, çünkü zalimlerin gücü bitti, sözleri geçmiyor, planları işlemiyor. Suriye plan yaptılar tutmadı, Mısırda yaptılar tutmadı, Malide yaptılar tutmadı, Türkiye’de yaptılar tutmadı, Afganistan’da, Cezayir’de daha aklımıza gelmeyen nice coğrafyalarda hep hesapları geri tepiyor. Sömürdükleri her yerde sömürüden kazançları bitiyor. Bu Müslümanlara Allah’ın(c.c.) bir lutfudur, nimetidir. Dikkat edelim, eğer bizler bu nimetin kıymetini bilmez isek, “Allah yolunda çaba harcayan ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (5/54)
Şaşırmış, kafaları allak bullak olmuş, ne yaptığını bilmediği gibi ne yapacağını da bilemeyen bir hale düştü zalimler, bu gün onaylıyorlar, dik duruş görünce de geri çekiliyorlar, kendi dertlerine zaman ayıramıyorlar, Müslümanlarla uğraşmaktan, İslam’ı düşman edinmekten kendilerini unuttular. Bir Müslüman’ın büyük şeytana mali zararının iki tirilyon dolar olduğu bir zamanda, ne halde olduklarını düşünmeliyiz ve fırsatı değerlendirmeliyiz.
Sallanan küfrü devirmeye işaret parmaklarımızın yeteceği bir zamandayız. Yeter ki, Allah’ın ipine toptan sarılalım, bölünüp ayrılmayalım, bizler Allah’a yardım edersek Allah’ta(c.c.) bize yardım edecektir. “ Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslama ve müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.”(47/7) Bu Allah’ın vaadidir, Allah(c.c.) vadinden asla dönmez.(49/6) Bu vaat ki, öyle afaki, görece, olmayasıya bir şey değildir, bu vaat ki, aramızda konuştuklarımız kadar gerçektir.(51/23)
Küresel şer odaklarına galebe çalmak için bu gerçeğe dönmeliyiz, “Azap size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. (39/54) Allah’ın(c.c.) yardımı ancak kendisine dönmemizle olacaktır. Allah ve resulü bizi bize hayat verecek şeylere çağırmaktadır,(8/24) bu çağrıya icabet etmek bize bir yükümlülüktür.
Bu çağrıya icabet edersek, Mekke’nin, Washington’un, Paris’in, Berlin’in, Londra’nın, Moskova’nın, bil umum küfür merkezlerinin anahtarları Müslüman’ların olacaktır. Bunu bir olmazlık olarak görmeyelim, Kitaba tabi olan Müslümanlar, “İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli düzeni pek zayıftır.”(4/76) hitabını içlerine sindirerek yaşadılar, bunu sonucunda hayallerine bile gelmeyen fetihler yaşadılar.(48/1)
Rabbimiz bizlere, “Zalimlerden korkmayın, benden korkun. Böylece size nimetlerimi tamamlayayım ve doğru yolu bulasınız”(2/150) diye müjde vermektedir.
Yeter ki, Allah’ın(c.c.) ipine toptan sarılalım(3/103), Allah’a ve resulünü itaat edelim, birbirimizle çekişmeyelim, parçalanıp gücümüz gitmesin(8/48), kalkıp uyaralım ve Rabbimizi sürekli yüceltelim(74/3), durmaksızın Rabbimizin nimetini anlatalım(93/11), ve bu amelimizle ölüm bize gelene kadar(15/99) meşgul olalım.
“Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. İşte o günleri biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu, Allah'ın iman edenleri belirtip ayırması ve sizden şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez.”(3/140)
"Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (2/128)