05-08-2018 13:04

Ey İbrahim, insanları hacca çağır!

`Hani, İbrahim ve İsmail, Kâbe`nin temellerini yükseltiyor ve: `Rabbimiz! Bunu bizden kabul buyur. Şüphesiz ki, Sen işiten ve bilensin. Rabbimiz! İkimizi de Sana teslim olanlardan kıl, soyumuzdan da Sana teslim olmuş bir ümmet yetiştir. Bize ibadet yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur, çünkü tevbeleri daima kabul eden, merhametli olan ancak Sensin` diyorlardı`

Ey İbrahim, insanları hacca çağır!

Hz. İbrahim Babil'den hicret edip Şam'a gider. O ana kadar hanımı  Sara'dan çocuğu olmamıştı. Sonra Mısır hükümdarı tarafından Sara'nın  hizmetine Hacer isminde bir cariye takdim olunur. Hz. İbrahim Sara'nın  rızasıyla Hacer'le evlenince, bir erkek çocuk sahibi olur. İsmini  İsmail koyarlar.     

Hz. İbrahim Allah'ın emriyle bir hikmet  üzere, Hacer'le İsmail'i Mekke'ye getirir. Anne ve oğlu Kâbe'nin  yanında yalnız başlarına bırakıp dönmek isteyince Hacer: "Bizi bu ıssız  ve susuz çölde kime bırakıp gidiyorsun" der.     

İbrahim: "Sizi buraya getirmemi emreden Cenab-ı Hakk'a emanet ediyorum" diye cevap verir. Ve Kâbe'nin etrafının şenlenmesi ve Ehl-i Beyti için dua edip oradan ayrılır.     

Allah Teala bu olaya ve Hz. İbrahim'in duasına işaretle şöyle buyuruyor:            

"Hani  bir zaman, İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri güvenli kıl; beni  ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut. Rabbim! O putlar çok  insanları saptırdı; artık bana uyan bendendir, kim de bana karşı  gelirse, şüphesiz Sen, çok bağışlayan, çok merhamet edensin. Rabbimiz!  Ben zürriyetimden bir kısmını, kutsal evinin yanında, ekinsiz bir  vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Onları orada iskan ettim ki, namaz  kılsınlar. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir,  şükretmeleri için onları ürünlerle rızklandır. Rabbimiz! Doğrusu Sen  gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin." (1)      
     
Bu arada henüz çocukken annesiyle birlikte kuru bir çölde terk edilen  Hz. İsmail annesi Hz. Hacer'den su ister. Hz. Hacer, Safa ve Merve dağı  arasında oğluna su bulmak için yedi defa dolaşır. Bir de gelir bakar  ki, İsmail'in ayaklarının altından su çıkıp akıyor. Bugün o su, zemzem  suyu ismiyle bilinmektedir. Zemzem suyunun bereketiyle oralar şenlenir.  Carhem isminde bir kabile yanlarına yerleşir. Hacer ve İsmail'le  yaşamaya karar verirler.     

Ara sıra Hz. İbrahim onlara baş  vurur, durumlarını öğrenirdi. Hz. İsmail delikanlılık çağına ulaşınca,  Hz. İbrahim, rüyasında oğlu İsmail'i kurban kesmeye memur kılınır.  Peygamberin rüyası bir nevi vahiy olduğu için, kesin ilahi emir  olduğundan durumu oğluna açar. O da ilahi emre rıza ve teslimiyet  gösterir. Mina'da oğlunu kurban kesmek isteyince, Allah: "Ey İbrahim! Rüyanı doğruladın" diye hitap edip, İsmail'in fidyesi olarak büyük bir kurban gönderir.  Böylece Hz. İbrahim; kalbindeki ilahi sevginin evlat sevgisiyle  kıyaslanmayacak derecede fazla olduğunu göstererek, ilahi imtihandan  çıkar ve Allah katından gönderilen koçu kurban keser. Biz  Müslümanlar'ın kurban kesmeleri işte bundan dolayıdır.     

Allah Teala bu olayı da şöyle anlatıyor:            

"İbrahim:  "Rabbim! Bana iyilerden olacak bir zürriyet ver" dedi. Biz de ona  yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik. Çocuk, babasıyla beraber çalışma  çağına erişince, İbrahim: "Ey oğulcuğum! Ben rüyamda seni boğazladığımı  görüyorum, bir düşün, ne dersin?" dedi. O: "Ey babacığım! Emredildiğini  yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. Böylece ikisi de  Allah' a teslim olup, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca, Biz: "Ey  İbrahim! Gerçekten sen, rüyayı doğruladın; işte biz iyi davrananları  böylece mükâfatlandırırız" diye seslendik. Doğrusu bu apaçık bir deneme  idi. (O, imtihandan çıkınca) Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık  verdik." (2)       

Ey İbrahim, insanları hacca çağır!      

Nihayet  Hz. İsmail büyür ve Carhem kabilesinden bir kızla evlenir. Bu arada  Allah'ın emriyle baba oğul Kâbe'yi inşa ederler ve ilahi emir üzere hem  kendileri hac merasimini yerine getirir, hem de diğer iman edenlerin  hacca gitmelerini emrederler.     

Allah Teala bu olaya işaretle  de şöyle buyurmuştur: "Hani, İbrahim ve İsmail, Kâbe'nin temellerini  yükseltiyor ve: "Rabbimiz! Bunu bizden kabul buyur. Şüphesiz ki, Sen  işiten ve bilensin. Rabbimiz! İkimizi de Sana teslim olanlardan kıl,  soyumuzdan da Sana teslim olmuş bir ümmet yetiştir. Bize ibadet  yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur, çünkü tevbeleri daima kabul  eden, merhametli olan ancak Sensin" diyorlardı" (3)     

Yine Allah Teala şöyle buyurmuştur:           

"Yine  hatırla ki, biz İbrahim'i: "Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf  edenler, orada kıyama duranlar, rüku edenler ve secdeye varanlar için  Evimi temiz tut" diye Kâbe'nin yerine yerleştirdik ve insanları hacca  çağır; yürüyerek veya binekler üstünde uzak yollardan sana gelsinler"  diye ona emrettik."(4)      
     
Sonra İsmail'in annesi Hacer vefat eder ve Kâbe'nin kenarında defnedilir.     

Allah Teala, Hz. İbrahim ve Sara'ya, her ikisinin de tamamıyla  ihtiyarladıkları bir dönemde bir erkek çocuk daha verir. İsmini İshak  koyarlar.     

Allah Teala şöyle buyuruyor: "Andolsun ki,  elçilerimiz müjde ile İbrahim'e geldiler, "Selam sana" dediler.  İbrahim: "Size de selam" dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.  Ellerini ona uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve içine korku  düştü. Onlar: "Korkma, biz Lut milletine gönderildik" dediler. Bu  arada, İbrahim'in karısı ayakta idi ve o gülünce; "Ona, İshak'ı  ardından da Yakub'u müjdeleriz" dediler. İbrahim'in karısı: "Vay başıma  gelenler! Ben bir kocakarı, kocam da ihtiyar olmuşken nasıl  doğurabilirim? Doğrusu bu şaşılacak bir şey" dedi. Onlar: "Allah'ın işi  mi sana acayip geliyor? Bu, Allah'ın siz Ehl-i Beyt'e olan rahmet ve  bereketidir. Şüphesiz O, övülmeye layıktır, yücelerin yücesidir"  dediler. (5)     

Allah Teala'nın bir bahşiş olarak Hz.  İbrahim'e ata ettiği Hz. İshak ve Yakup da Hz. İsmail gibi Allah  Teala'nın seçkin peygamberlerindendiler.     

Allah Teala şöyle buyuruyor: "İbrahim'e,  buna ilaveten İshak ve Yakub'u da verdik, hepsini de iyilerden kıldık.  Onları, buyruğumuz altında insanları doğru yola götüren önderler  yaptık; onlara, iyi işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi  vahyettik. Onlar, bize kulluk eden kimselerdi." (6)     

Bilahare Tevhid ilkesinin bu şanlı kahramanı, zamanının  müstekbirleriyle savaş etmekle geçirdiği yüce hayatının sonuna ulaşır  ve canını tek maşuku olan Rabbinin rahmetine teslim eder. Hz.  İbrahim'in vefat ettiğinde yüz yetmiş beş yaşında olduğu  nakledilmektedir. Kabri, hanımı Sara ve oğlu İshak'la beraber  Filistin'in Halil-ur Rahman Şehrindedir. Allah'ın selat ve selamı  üzerlerine olsun.

--------------------------------------------------

(1)- İbrahim 35. ayetten 41. ayete kadar
        (2)- Sâffât: 100. ayetten 107. ayete kadar
        (3)- Bakara: 127, 128
        (4)- Hac: 26, 27
        (5)- Hûd: 69. ayetten 73. ayete kadar

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !