Gülen hangi darbenin tokadını yedi?
Fethullah Gülen, MEB’nin dersanelerin dönüştürülmesiyle ilgili taslağının darbe dönemlerini hatırlattığını iddia edip, infial oluşturma taktiğini kullandı. Gülen darbelerin tokatını yediklerini iddia ediyor. Oysa ki kendisinin darbecilerle ilgili serüveni bambaşka…
Fethullah Gülen “herkul” adlı sitede yayınlanan açıklamasında, MEB’in dersanelerle ilgili düzenlemenin taslağını çarpıtarak yayınlayan Zaman gazetesinin açtığı tartışmaya katıldı. Gülen, bu düzenlemenin darbe dönemlerini hatırlattığını iddia ediyor. Bununla kalmayıp, 60, 70 ve 80 darbelerinin tokadını yediklerini ve buna da sabredeceklerini belirtiyor. Üstelik Silivri’deki darbeci generallere acıma duygusunu ifade ederken, Hükümet’e darbe yapanların akıbetini hatırlatarak tehditte bulunuyor.
Gülen, darbelerden mağdur edildiklerini belirttiği açıklamasında 60,70,80 darbelerini saymış ama nedense 28 Şubat darbesini zikretme gereği duymamış.
Gülen’in 60 ve 71 darbelerinde nasıl bir mağduriyete uğradığını bilmiyoruz ama 1980 darbesine methiyeler dizdiğini biliyoruz. 28 Şubat’ta Aydın Doğan’ın kanalına çıkıp zamanın Başbakan’ı Erbakan’a “çekil” dediğini ve ertesi gün manşetleri süsleyen sözlerini biliyoruz.
‘DENİZLER GİBİ KÜKREYEN ASKER…’
Fethullah Gülen tam da 12 Eylül 80 darbesine hazırlık yapıldığı günlerde Sızıntı Dergisi’nde askere adeta darbe çağrısı yapan bir yazı kaleme alır. ‘Asker’ başlığını taşıyan yazı bugün yayınlansa Gülen’i ‘Ergenekoncu’ olmaktan Silivri’de süründürecek türdendir ve Evren’in konuşmasının gölgesi niteliğindedir:
“…İnsanlık, askerle medeniyet ve umrana tırmanır. Fetihler ve sonra kültür akımları, onun sancağı ve mızrağıyla her tarafa ulaşır ve bu sayede yeni yeni medeniyetler doğar; yeni yeni iklimler aydınlığa kavuşur. Sonra taşıyıp geliştirdiği her şeyi, emniyet altına alma ve koruma da yine kendisine düşer. An olur, bir sel gibi çağlar, bir tufan kesilir, temizler her tarafı. Gün gelir buharlaşır, bir sıyanet bulutu kesilir milletin üstünde. Sığmaz kabına ve bir çığlık olup kıtadan kıtaya yayılır. Denizler gibi kükrer. Dağlarla pençeleşir, stepleri aşar, Çin Seddi’ne ayak öptürür. O, kendini yerin tek varisi bilir ve gözü dünya hâkimiyetindedir. ‘Gün doğusundan gün batısına kadar bizimdir’ sözü onda idealleşir ve bu uğurda ölüm, hayatın en tatlı gayesi ve en sevimli neticesi haline gelir …” (Sızıntı- Haziran 1979)
‘MEHMETÇİK HIZIR GİBİ İMDADIMIZA YETİŞTİ’
Fethullah Gülen ve benzerlerinin çağrısı çok geçmeden karşılık bulacak ve CIA ve Amerikan dışişlerinin yıllardır süren çabaları faşist 12 Eylül darbesiyle sonuçlanacaktı. Gülen, darbenin hemen ardından yine aynı dergide ağdalı bir yazı daha kaleme alır. ‘Son Karakol’ başlıklı yazıda şunları dile getirir: “… Karakol, sükûnetin, huzurun ve emniyetin remzidir. Ondaki düzen, huzur ve orada gözlerin uyanık oluşu, umumi emniyet ve muvazenenin en büyük teminatıdır. Ondaki kargaşa ve bunalımlar ise, arkasındaki topluluklar için en büyük felakettir (…) Ve işte şimdi, bin bir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tulüu saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekasına alamet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe, istihalelerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz.” (Sızıntı, Ekim-1980)
Evet, Fethullah Gülen, dersanelerin kapatılmasını darbecilikle özdeşleştirip taraftarlarına sabır çağrısı yaparken hükümeti tehdit ediyor. Bu tehditin benzerini darbecilere yaptığını duymadık, okumadık. Sivil siyasetçilere karşı bu haşinlik nasıl izah edilir, General Kenan Evren’e, General Çevik Bir’e gösterilen iltifat demokrat Erdoğan’dan neden esirgenir gerçekten bilmiyoruz.
(Haber 10)
YORUMLAR
-
Muradi 16-11-2013 22:37
Fethullah Hoca milliyetçi-devletçi anlayışının gereği olarak devlet içinde gücü kimler ellerinde bulundurmuşlarsa onların yanında olmayı temel politika olarak benimsemiştir. Şimdi Amerikanın yanında olan Hoca Moğol işgali döneminde olsaydı onların yanında olurdu.Haçlı seferlerinde de Haçlıların yanında konuşlanırdı. Nitekim Batının İslam ülkelerine karşı giriştiği çağdaş haçlı seferlerinde en azından sessiz! kalarak safını belli etmiş oluyor.