22-02-2019 15:03

Dünya hayatını anlamak

Herkesin kesin olarak bildiği gibi dünyadaki yaşam süresi sınırlıdır. Birkaç saat, bir gün, bir yıl, 30 yıl ya da 70 yıl... Ve herkes şunu da kesin olarak bilir ki sınırlı olan herşey eninde sonunda bitecektir. Bir insan 80 yıl da yaşasa, 100 yıl da yaşasa her geçen gün kaçınılmaz olan sona doğru ilerler. Bunun örneklerini istisnasız herkes kendi hayatında görmüştür. Uzun vadeli olarak yaptığınızı düşündüğünüz her plan eninde sonunda geçip gitmiştir. Şu anda geriye dönüp baktığınızda hayatınız hakkında söyleyeceğiniz ilk söz `ne kadar çabuk geçti!` olacaktır.

Dünya hayatını anlamak

Rabbimiz Allah dünya hayatının gerçeği hakında şöyle beyan etmektedir: “Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. (Asıl hayat, dünya hayatı değil) âhiret hayatı; işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi!”1Asıl hayat dünya hayatı olsaydı, insanlar dünyaya imtihan için değil, zevk, sefa sürmek için gelseydi, dünyada yaptıklarından do­layı âhirette sorgu-sual olmasaydı, yapılan kötü işler yapanların yanına kâr kalsaydı, dünya hayatından başka âhiret hayatı, cennet-cehennem olmamış olsa idi, sorumsuzca, bâtıl bir hayat yaşa­mış olması yadırganmazdı.

Fakat dünyaya Al­lah’a kulluk yapmak için, yani Allah’ın emrettiğini yapıp yasak ettiklerinden sakınmakiçin geldiğimize göre, asıl hayat dünya hayatı değil âhiret hayatı olduğuna göre, dünya yaşamına kapılıp Allah’a kulluğu bırakmak akıl kârı değildir.Bu gerçekleri iyi bilmeli, iyi anlamalı ve iyi bir şekilde gereğini yapıp Allah’a iyi bir kul olma gayreti gösterilmelidir. Bundan başka çıkar yol yoktur.YüceAllah şöyle buyurmaktadır: “Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla in­sanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir sürü gibidir. Öyle ki yer güzelliğini takınıp, süslendiği ve ahâlisi de gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken, (işte tam bu sı­rada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi onu kökünden biçilip, atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz âyetleri böyle birer birer açıklarız.” 2

Bu misal, bu dünyadaki görünürde başarılarına bakıp âhiretlerini bütünüyle unutanlara bir uyarı anlamı taşır. Bu tipler ekinlerinin olgun ve bereketli olduğunu, onu biçebileceklerini ve hasat sonu mutlu olacaklarını zanneden toprak sahiplerine benze­tilmiştir. Bu toprak sahipleri olgun ürünlerinin, yakında tadına bakabileceklerinden emin biçimde Allah’ın ürünlerini ve büyük umutlarını tah­rip edici emrinin farkında değildirler. Tıpkı bunun gibi âhiret hayatı için hazırlık yapmayanlar bu dünya lezzetleri uğruna irtikâp ettiklerinin karşılığını öte dünyada bir felaket olarak bulacaklardır. Tıpkı hasadından emin olunan olgun ürünün, âni­den bir felâkete dûçar oluvermesi gibi.

 Allah Teâlâ:“O kötülükleri (günahları) işleyenler, ancak yaptıklarının ceza­sını görürler”3 buyrulmaktadır. İnsanoğlu dünyada misafirdir. Bir imtihan yurdu olan şu dünya, her birimiz için belli bir zaman oyalanıp, vakti geldiğinde de bırakıp gideceğimiz bir konak yeridir.  Peygamber efendimiz: "Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."4buyurmakla, dünya hayatının geçiciliğini ve bir o kadar da kısalığını ifade ediyor.  Zira insana verilen ömür, geri dönüşümü olmayan bir fırsattır. Yaratılış gayesinden uzak sorumsuzca bir hayat yaşayanlar, hem kendilerine hem de başkalarına zarar vermektedirler. Dolayısıyla gerek fakir, gerek zengin, dünya zevkleri için Al­lah’a kulluğu bırakıp mala, mülke, makama, mevkiye ve zevke, keyfe dalıp, bunlar bit­me­yecekmiş sanıp nefsine, şeytana ve şeytanın yolundan gidenlere aldanıp kendine yazık etmeye değer mi?

Dünya Hayatı Kısa ve Geçicidir

Dünya hayatıhakkında tarih boyunca birçok felsefî nazariye ortaya atılmış; hayatın başlangıcı, gayesi, anlamı konularında tutarsız ve insanı tatmin etmekten uzak çeşitli yorumlar yapılmıştır. Kur'ân-ı Kerîm bunlardan bazılarını örnek olarak bize tanıtmaktadır: "Dediler ki: Ne varsa dünya hayatımızdır, başka birşey yoktur. Ölürüz, yaşarız; bizi zamandan başkası helâk etmiyor (bizi öldüren yalnız zamandır). Fakat onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zannediyorlar." 5 "Ne ise hep bu dünya hayatımızdır, ölürüz ve yaşarız, biz öldükten sonra diriltilecek değiliz"6

Süleyman Gülek'in makalesinin tamamını okumak için tıklayın...

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !