Nusayri rejimi her ay koronavirüsün öldürdüğünden daha fazla insanı katlediyor
Özgür Kuzey Fetva Kurulu üyesi ve Vakıflar Bakanlığı başkanı Dr. İbrahim Şaşu, Suriye halkı üzerinde işlenen katliamlara sessiz Kalıp, corona virüsü karşısında seferber olan Arap dünyası ve küresel güçlerin çelişkisini değerlendiriyor.
ALEMLERİN RABBİ HAKKINDAKİ ZANNINIZ NEDİR?
İba Haber/Dr. İbrahim Şaşu
Biz, cedeli, tartışmayı ve muhalefeti seven bir toplumuz. Hatta hakkımızda asılarak idam fermanı verilse; ipin rengi, uzunluğu ve yapısı hakkında bile ihtilafa düşeriz. Tüm işler Allah’a döner.
Allah Teala’nın kudreti ile Corona virüsü acımadan binlerce insanı hasat ediyor ve biz de camilerin kapatılması ve namazların cemaat halinde kılmasının ve umrenin men edilmesini tartışıyoruz.
Sarıklı sakallı şeyhler ve mütefekkirler adeta bu mesele tek meşguliyetleri ve tek dertleri olmuş gibi televizyon kanallarında ve gazetelerde bundan bahsediyor. Birisi bağırıyor, biri sızlıyor, bir diğeri şikayetleniyor bir başkası da kalplerin ve akılların hoşlanmayacağı soğuk bir takva ile camilerin ve cemaatle namazın durdurulmasına itirazda bulunuyor.
Tüm bunlar, Şam’da, Çin’de ve Keşmir’de Ehli Sünnet’ten katledilen binlerce müslüman için dünyanın kılını kıpırdatmadığı, hiçbir harekete geçmediği ve göz yaşı akıtmadığı bir zamanda gerçekleşiyor.
“Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.” (Enfal: 25)
Tüm ölümcüllüğü ile birlikte Corona şimdiye dek kurbanlarından ancak on binini öldürmüştür. Bununla birlikte Nusayri rejim katliam aracının çalıştığı günlerde bu sayı ve daha fazlası her ay katlediliyordu. Ve bu katliam aracı hala tarihte benzeri görülmemiş kanlı kıyımlarla Şam ehlinin kadın ve çocuklarını öldürmekte, evlerini yıkmakta, namuslarını kirletmekte ve mescidlerini yıkmayı sürdürmekte.
Binlerce mescid bombalandı, yıkıldı ve harabeye döndü. Bazıları namaz kılanların üzerine yıkıldı. Sonra, acımasız bir şekilde öldüren katil bir virüsten korunmak maksadıyla bir süreliğine mescidlerin kapanmasına ağlıyoruz.
Tüm dünyayı ürküten, ekonomisini, selametini ve güvenliğini tehdit eden Corona şimdiye kadar yaklaşık on bin kişiyi öldürmüş ve tüm medeniyeti ile dünya ona karşı koymaktan ve mücadeleden aciz kalmışsa; Şam tağutu Allah’ı birleyen bir milyondan fazla müslümanı katletmiş, bir o kadarını hapislere atmış, milyonları dünyanın farklı yerlerine tehcir ettirmiş, mülkleri gasp edip namusları çiğnemiş, çocukları ve yaşlıları katletmiş ve tüm dünyanın gözü önünde halkına acı üstüne acılar tattırmıştır. Ve küresel dünya, uluslararası yapılar, Araplar, Batı ve diğer milletler bu yaralı mustazaf halka yardım için hareket etmemiştir.
Her gün Şam ehlinden yüzlercesi kimyasallar, varil bombaları ve füzelerle öldürülürken, Araplar ve Batı, Lübnan’daki en büyük tepsi, Suudi Arabistan’daki en güzel taziye mekanı, Arap Emirliğindeki en büyük Noel ağacı, Hollywood’daki en iyi sinema filmi, dünyadaki en iyi futbolcu, kainattaki en güzel manken ve Hindistan’da bulunan en uzun bıyıkla meşguldü…
“Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? Ama onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici (süslü) gösterdi.” (Enam: 43)
Alemlerin rabbi hakkında zannınız nedir?
Dulların ağlamalarının ve zindanlardaki tutsakların inlemelerinin boşa gideceğini mi zannediyorsunuz?
Yıkılan mescidlerin sessizliğinin bir şey yapmayacağını mı zannettiniz?
Yaşlıların ve salihlerin dualarının El-Muntakim ve El-Cebbar olan rabbe ulaşmayacağını zannediyorsunuz?
Şehidlerin kanlarının, ümmetin düşmanlarını, onları destekleyenleri, yardımcı olanları ve onaylayanları bitiren askerlere dönüşemeyeceğini mi zannettiniz?
Arapların ve diğer müslümanların kendi ırklarından olan Şam’daki kardeşlerini yüz üstü bırakmalarının kendilerine veba, zillet ve pişmanlık olarak dönmeyeceğini mi zannediyorsunuz?
Yoksa kimyasal katliam rejimini desteklemek için harcadığınız mallarınızın ve milyarlarınızın, servetlerinizin kayboluşu, ekonomilerinizin çöküşü ve hükümetlerinizin iflasına dönüşmeyeceğini mi zannettiniz?
“Gerçek şu ki, kafir olanlar, (insanları) Allah’ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkâr edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır.” (Enfal: 36)
Peygamberimizin buyurduğu üzere, Allah katında bir müslümanın öldürülmesinin dünyanın yok olmasından daha büyük bir şey olduğunu bilmiyor musunuz?
Ey ağlayanlar, Kabe’nin taşlarının teker teker sökülmesinin Allah katında bir müslümanın hürmetinin çiğnenmesinden daha basit olduğunu bilmiyor musunuz? Buna göre onun katli, sürgün edilmesi, namusunun kirletilmesi ve çocuklarının öldürülmesi nasıl olur?
Yoksa Şam’da bulunan müslümanların kanları su da diğerlerinin ki kan mı?
“Andolsun, biz onları azabla yakalayıverdik, fakat yine de Rablerine boyun eğmediler ve yakarıp yalvarmadılar.” (Müminun: 76)
“Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt vardır.” (Kaf: 37)