Bir hikaye üzrinden hayatın anlamı
Dünya hayatında iniş ve çıkışlarımız olacak. Önemli olan her durumda, hem inerken hem de çıkarken, Rabbimizle beraber miyiz? Rabbimizi sadece iniş zamanlarında, yani zor zamanlarda mı hatırlıyoruz? Çıkış günlerinde, rahatımızın gıcır, işimizin tıkır olduğu zamanlarda unutuyor muyuz? Yoksa bir mümine yakışır şekilde, her inişte tövbe, her çıkışta hamd mı ediyoruz? Bizim için asıl ve sormamız gereken mesele bu.
Hamile bir ceylanın doğum sancısı başlar ve rahat doğum yapmak için, ormanın uzak bir köşesine gider. Nehrin kenarında, doğum yapacağı esnada, bir anda gök gürler, şimşek çakar ve ormana yıldırımın düşmesiyle ormanda büyük bir yangın çıkar.
Ceylan, yangından uzaklaşmak için sağına döner, bir bakar ki, ona ok atmak için bekleyen bir avcı var. Bu sefer soluna döner, ancak o tarafta da aç bir aslanın kendisini yemek için pusuda beklediğini görür.
Ceylan bir kıskacın içinde kalmıştır. Ya avcının okuna teslim olacak, ya aç olan aslana yem olacak, ya da yanan ormanda kül olup gidecektir. Dört bir yanı tehlikeyle doludur ceylanın.
Tehlikenin ortasında, hiç bir yere kaçışı ve yapacak bir şeyi olmayan ceylan, hem hamile hem de zayıf olmasına rağmen, Rabbine sığınır ve gücünün yettiğini yapmaya yani doğumunu gerçekleştirmeye karar verir.
Ceylan gözlerini kapatmış doğumunun gerçekleşmesini beklerken, okunu atmaya hazırlanan avcının yakınlarına bir anda yıldırım düşer. Düşen yıldırımdan etkilenen avcının yayından çıkan ok, yön değiştirerek aslana isabet eder. Aslan oracıkta ölür. Yağan yağmur ise kısa sürede yanan ormanı söndürür.
Ve ceylan sağ salim doğumunu yaparak kurtulur.
*********