08-01-2021 17:44

Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar

`Oğlum sırtıma çıkınca acele etmekten çekindim.` Efendimizin bu sözlerinde, oyunun çocuklar için ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Yine burada; çocuğun oynadığı oyunu tamamlamasının, oyundan doyum sağlaması adına önemli olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili olarak, şunu da belirtelim: Çocuğun oyunu sonlandırmasını istediğimizde, buna çocuğu hazırlamalıyız. Oyun süresinin bitmesine en az beş dakika kala onu durumdan haberdar edelim ki onun oyununu bitirmesine fırsat vermiş olalım.

Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar

Asuman Düzgün / Dünya Bizim

Çocukluk yıllarımıza doğru zihinsel bir seyahate çıktığımızda ilk hatırımıza gelen, o dönemde oynadığımız oyunlar ve oyun arkadaşlarımız olur. Ve yine çocukluğunu doyasıya yaşayanlar dediğimizde ise hayatının o yıllarında  gönlünce oyun oynayan ve bu konuda engellenmeyen çocuklar gelir hayalimize. Çünkü elinden oyunu alınmış bir çocuk, gelişimi yarım kalmış bir çocuktur.

Çocuk için oyunun anlamı çok zengindir. Oyun; çocuğu eğiten, eğlendiren hayatî bir unsur, aynı zamanda onun gelişiminin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ya da Montaine'nin dediği gibi oyun, "Çocukların en gerçek uğraşları" da diyebiliriz. Bir ayağı hayal, bir ayağı gerçek dünyada olan oyuna; hayatın bir simülasyonu gözüyle de bakabiliriz. Çünkü çocukluk neşesinin katığı olan oyun, çocuğu en yalın haliyle içine çekip onu orada değiştirip dönüştürerek hayata hazırlar.

Biz yetişkinler için oyun, vakit geçirmek ve eğlenme amacı taşısa da çocuk için oyun temel bir gereksinimdir. Garry Landreth; "Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar." diyerek oyunun çocuk gelişimi için fıtrî bir ihtiyaç olduğunu ifade eder. İmam-ı Gazâlî ise çocuğun eğitiminde oyunun önemli bir yeri olduğunu söyler. Ona göre oyun, çocuğu dinlendirir, belleğini yeniler ve öğrenme gücünü arttırır.

Çocuk hayata karşı merak duygusunu oyun  üzerinden doyurmaya çalışır. Merak duygusuysa çocuğu geliştiren bir durum. Yine oyun sayesinde çocuk, hayatı prova ederek kendisine göre yeni çıkarımlar oluşturur. Böylece hiç kimsenin ona öğretemeyeceği şeyleri, oyun içerisinde deneyimleyerek öğrenir ve yaratıcılık yönünü geliştirir. Birikmiş enerjisini, herkesçe kabul gören bir yolla boşaltma imkanı bulur. Ayrıca, çocuğun içinde var olan saldırganlık dürtüsünün boşalmasına da yardımcı olur.

Oyun çocuğun bedensel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimlerine de katkı sağlar. Çocuğun koşması, atlaması, zıplaması,  el-kol ve bacak kaslarının çalışması onun bedensel gelişimini destekler ve ona çeviklik kazandırır. Yine çocuk oyunla, araştırma ve plan yaparak birtakım hipotezleri ve taktikleri dener. Böylece oyun, çocuğun öğrenimini kamçılayan zihinsel bir süreç olur. Bu konuda oyuna çocuğun zihinsel antrenmanı da diyebiliriz. Oyun aynı zamanda, çocukların birbirleriyle tanışıp kaynaşmalarını sağlayan ortak bir iletişim dilidir. Çocuk oyun kanalı ile işbirliği yapma, kurallara uyma, paylaşma, başkalarının hakkına saygı gösterme ve yardımlaşma gibi sosyal becerileri öğrenir.

Oyunun aynı zamanda terapötik ve iyileştirici bir yönü de vardır. Çocuklar yaşadıkları ruhsal sıkıntıları genelde davranış dili ile ifade ederler. Çocuklar davranış problemleriyle bizlere hâl diliyle 'Dikkat benim bir sorunum var' mesajı verirler. Burada alanında uzman kişiler, oyun terapisi tekniği ile kelimelerin yerini tutan oyuncak ve sembolleri kullanarak çocuğun dünyasına girerler. Yine çocuk oyun vasıtasıyla kaybetme ve kazanma duygularını öğrenip  duygusal olarak gelişir.

Oyun oynarken açlığını ve susuzluğunu unutan çocuğu annesi çağırdığında çocuk, "Şu işim bitsin de öyle geleyim." der. Çünkü çocuk için oyun, tamamlanması gereken ciddi bir iştir. Bununla ilgili Peygamber Efendimizin oyun oynayan çocuklara yaklaşımını anlatan ve kaynaklarda geçen bir olayı aktarmak istiyorum: Bir defasında Peygamber Efendimiz secde halindeyken torunları Hz. Hasan  geldi ve o mübarek sırtına çıktılar. O, ininceye kadar Peygamberimiz secdeyi uzattı.

Oradakiler meraklanıp sordu:

"Yâ Resulullah, secdeyi uzatmış olmadınız mı?"

Peygamber Efendimiz buyurdular ki:

"Oğlum sırtıma çıkınca acele etmekten çekindim." Efendimizin bu sözlerinde, oyunun çocuklar için ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Yine burada; çocuğun oynadığı oyunu tamamlamasının, oyundan doyum sağlaması adına önemli olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili olarak, şunu da belirtelim: Çocuğun oyunu sonlandırmasını istediğimizde, buna çocuğu hazırlamalıyız. Oyun süresinin bitmesine en az beş dakika kala onu durumdan haberdar edelim ki onun oyununu bitirmesine fırsat vermiş olalım.

Çocukların oynadığı oyunlar çocuğun yaşına ve gelişimine göre farklılık gösterir.  Bebeklikte “Ce-cee” ile başlayan oyunlar, insan hayatının her döneminde değişik şekillerde kendini gösterir. Çocuklar 0-1 yaş döneminde ses, şekil, renklere karşı duyarlıdırlar. Bu dönemde çocuk, eline geçirdiği her şeyi ağzına götürerek tanımaya çalışır. Kendi eli, kolu, annesinin yüzü onun için birer oyun ve oyuncaktır. Çocuklar 0-2 yaş döneminde ise genelde tek başlarına oynamayı tercih ederler. Evde gördükleri herşeyi oyunlaştırarak(yemek ve ütü yapmak gibi) taklit etmeye başlarlar. 2-3 yaş döneminde ise 'paralel oyun dönemi' denilen bir döneme girerler. Bu dönemde diğer çocuklarla aynı ortamda fakat birbirinden bağımsız olarak oyun oynarlar. 3-4 yaş döneminde ise işbirliğine dayalı oyunlar oynamaya başlarlar. 5 yaş ve üzerinde ise kurallı oyun oynamaya geçerler.

Oyun; çocukların dili, oyuncaklar ise onların kelimeleridir. Bu konuyla ilgili olarak çocukların gelişim düzeylerine uygun oyuncakların seçilmesine özen gösterilmelidir. Bir oyuncağın çocuğun ihtiyaçlarını karşılayarak onun gelişim dönem özelliklerine hizmet etmesi, o oyuncağın  yararlılığını gösterir. Burada çok pahalı oyuncaklardan ziyade, çocuğun gelişim alanlarına hizmet eden ve onun sağlığına zarar vermeyen oyuncakların tercih edilmesi önemli duruyor. Yerine göre çocuk için her araç gereç bir oyun malzemesi olabilir. Bu konuda çocuğun hayal dünyasını işin içine dahil ederek onun oyuncak yapmasına fırsat verilmesi ise oyunu ve oyuncağı daha değerli kılacaktır. Yine çok oyuncaktan ziyade belirli kategorilerde çocuğun gelişimine yardımcı olacak oyuncaklar seçilebilir.

Oyun konusunu işlerken günümüz çocuklarının en gözdesi olan bilgisayar oyunlarına değinmeden olmaz. Zira gelişen teknolojinin getirdiği bilgisayar oyunları bu zaman diliminin bir gerçeği. Küçük çocuklara büyük oyunların oynandığı ve içerikleri ile şiddet ve cinselliğin empoze edildiği, yine suçun meşru gösterildiği oyunlara karşı uyanık olmalıyız. Çok masum gibi görünen kıyafet giydirme oyunları ile çocukların mahremiyet algıları zarar görebiliyor.  Yine bu tarz oyunlarla fiziksel görünüm ön plana çıkarılarak  bilinçaltına 'Hep mükemmel görünmelisin' mesajı verilebiliyor. Çocuk zihni, gördüğü ile hayal ettiği arasındaki farkı çok kestiremez. Bizim kültürümüzle ve değerlerimizle ilgisi-alakası olmayan şeylerin çocuklar için normalleşmesi ve sıradanlaşması onların ahlakî gelişimlerine zarar verebilecektir.  Bilgisayar oyunlarını tamamen yasaklamaktan ziyade zararları konusunda farkında olup çocuklarımıza bu konuda rehberlik yapabilmeliyiz. Çocuğumuzun oynadığı oyunla ilgili bir miktar bilgi sahibi olmamamız onları yönlendirirken işimize yarayacaktır. Çocuğumuzun bilgisayar oyunu oynaması için evimizin ortak kullanım alanında, teknik önlemleri(güvenli internet, çocuk arama motoru vs.) alarak ve mutlaka  zaman sınırlandırması yaparak  onayladığımız bilgisayar oyununu oynamasına müsade edebiliriz.

Çocukla kaliteli zaman geçirmenin en etkili yolu, onunla oyun oynamaktır. Çocuğumuzla vakit geçirirken onunla oyun oynamamız, onu daha yakından tanımamızı sağlayacaktır. Çocuklar oyun esnasında, her türlü duygu ve düşüncelerini çok rahat bir şekilde ifade edebilirler. Burada Efendimizin, "Çocukla çocuklaşın." buyruklarını da hatırlayarak çocuklarımızla oyun vasıtasıyla bağ kurabiliriz. Çocukla oyun oynarken ona müdahale etmeden, ders vermeden oyunun yönetimini tamamen ona verebilmeliyiz. Oyun esnasında onun bizi yönlendirmesi için kendimizi, onlara bırakabiliriz. Çünkü oyunun uzmanı çocuklar ve onlara işlerini öğretmemeliyiz. Ve oynanan oyun mantıklı olmak zorunda da değildir. Yani balıklar konuşabilir, arabalar uçabilir. Çocuğun hayalini sınırlandırmadan, o nasıl istiyorsa öyle olmasına müsade edebilmeliyiz. Ve oyunun akışı içinde kendimizi ortama bırakarak biz de o andan keyif alabilmeliyiz. Çocuk zoraki yanında duran anne babayı hemen farkeder ve bundan huzursuz olur. Onlara ayırdığımız zaman diliminde, başka ilgi dağıtıcıları devre dışı bırakarak sadece onlara yönelebilmeliyiz. Unutmayalım ki dünyadaki hiçbir oyuncak, anne babanın ilgi ve sevgisinin yerini tutmaz.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !