İlkav Cuma Konferansında Gazze konuşuldu
Bu Cuma normal planlamasında olmamasına rağmen Türkiye’yi ziyaret eden Gazze İslam Cemiyeti Başkanı Abdurrahim ŞİHAB Ankara ve İlkav`ı ziyareti vesilesi ile Cuma Konferansında Gazze’den güncel haberler konu edildi.
Tercümanlığını İlkav yönetiminden Yıldırım AK’ın yaptığı konferans İlkav Konferans salonunda gerçekleştirildi.
Konferansın özetini sizlerle paylaşıyoruz.
Öncelikle Abdurrahim ŞİHAB kardeşimizin Gazze’de bulunan tüm islami cemiyetlerin tamamının oluşturduğu Gazze İslam Cemiyetleri başkanı olmasının vurgulanmasının ardından kardeşimizin Şehid Ahmet Yasin’in altı yaşından şehadetine kadar öğrenciliğini yaptığını, kendisinin şu an 38 yaşında olduğu ve aynı zamanda Şehid Abdulaziz Rantisi, Halid Meş’al ve İsmail Heniye (şuan ki başbakan) ile uzun süren dersler yaptığı belirtildi. Bir yandan Malezya’da Mimarlık konusunda doktora yaptığı ve zamanının büyük bölümünü başkanlığını yaptığı cemiyetler birliği ilişkilerini sürdürmek ve Gazze’yi Gazze dışında temsil etme ve içinde bulunulan durumu diğer insanlara anlatma görevine ayırdığı belirtildi.
Gazze konusuna geçilmeden önce Suriye, Irak, Mısır, Yemen, Afganistan, Çeçenistan ve diğer İslam beldelerinde yaşanan sıkıntıların Gazze’yi bir nebze de olsa geri plana ittiği vurgulandı. Söyleşiyi gerçekleştiren Yıldırım AK, ilk olarak Gazze’de günlük hayatın nasıl sürdürüldüğünü sordu:
Abdurrahim ŞİHAB, Allah’a hamd ve senadan, Peygamber (a.s)’a salat ve selamdan sonra soruyu şöyle cevapladı: Karadan, denizden ve havadan muhasara altında bulunan adeta açık bir ceza evinde tüm nüfusunun tutsak olduğu sadece İslami şiarları korumak adına ve ümmetin farz-ı kifaye olan cihad emrini hiçbir sıkıntıya uğramaktan korkmadan ikame eden Gazze halkının mücahitlerinden, mümin ve müminelerinden selam getirdiğini, bu kardeşlerimizin Türkiye Müslümanlarına Rabbimizden hayırlar dilediklerini, kendilerine olan sıcak ve samimi kardeşlik bağlarımızı hep yanlarında hissettiklerini belirttikten sonra şöyle devam etti:
2000 yılından bu yana, yani ikinci intifadadan bugüne kadar sıkıntılarının ve işgalci İsrail’in tecavüzlerinin devam ettiğini, malum üç büyük saldırının hiçbir ahlak ve şeref olmaksızın İsrail tarafından yapıldığını, savaş uçakları ile 360 Km2 alanda yaşayan 1.800.000 insanın üzerine fosfor, vakum ve hastalık yapan mikroplu bombalar ile saldırdığını, savaş jetleri ile sürekli evlerin üzerinden alçak uçarak korku salmaya çalıştığını, acil hastalar dahil kapı çıkışlarını bazen haftalar boyu kimseye açmadığını, yiyecek, ilaç ve yıkılan evlerinin inşası için malzemelerin geçişine izin vermediğini belirtti.
AK: Refah kapısından ihtiyaç duyulan gıda, ilaç ve hasta sevklerinin nasıl yapıldığını sordu:
Cevaben; M. Mursi’nin başkanlığında Gazze’nin Mısır’a olan kapısının tamamen ve süresiz olarak açık bırakıldığı, dileyenin girip, çıktığı ve Gazze’de rahat bir yaşamın başladığı ancak Sisi’nin darbe yapmasından bu yana hayatlarının tamamen sürdürülemez ve dayanılamaz bir hal aldığını, sanki Mısır’ın sınır kapısı İsrail’in yönetimine geçmişçesine despotça uygulamalar görülmeye başlandığını belirtti. Ayrıca, Mısır tarafından Gazze’nin can damarlarını oluşturan tünellerin %90’ı tahrip edildi. Bu tünellere gaz verilmesi, denizden hat çekilerek tünellerin su ile doldurulması ve top yekun Gazze halkının terörist ilan edildi. İsrail, yeter derecede hastaya geçiş izni vermeyip haftalarca kapılarda bekletti. İhtiyacın % 1 veya 2’si kadar yiyecek ve ilaç izni verildi. Tüm bu olumsuzlukların hayatı tamamen durma noktasına getirdiğini ve insanların elektrik, su ve yakıt sıkıntısının her geçen gün şiddetlenmeye başladığını söyledi.
AK: Ramazan ve Kurban bayramları başta olmak üzere toplanan yardımlar ve kesilen kurbanların dağıtımı ile ihtiyaca cevap verebilme durumu nedir?
ŞİHAB: Etrafı denizden, havadan, karadan kuşatılmış, okullarının %90 kullanılamaz hale getirilmiş, temel ihtiyaç malzemeleri, ilaç, gıda ve elektrik % 1 veya 2 oranında izin verilen, balıkçılığın, çiftçiliğin, hayvancılığın engellendiği bir ülke düşünün. İşte O ülke Gazze’dir. Evlerinın %50’si füzelerle vurulmuş ve kullanılamaz halde, 8,10 kişilik ailenin bir veya iki odalı evlerde kaldığı, kapısını çaldığınız her evde mutlaka ya bir şehid ya bir yaralı ya bir tutsak ya bir cephede mücahidi olan ya da mutlaka bir hafızı olan bir ev bulacağınız şehirdir Gazze. Bizler böyle bir halktan oluşan bir şehirde Allah’ın mübarek kıldığı Mescidi Aksa ve çevresini müntesibi oldukları İslam Ümmeti’nin onur ve şerefi adına tüm imkansızlıklara rağmen dünyanın süper güçleri arasında sayılan işgalci Siyonist İsrail’e karşı hiç çekinmeden sahip olduğu tüm varlığı ile -ki canı da buna dahildir- hiç esirgemeden savunma yapmakta ve direnmektedirler. Şu da bir gerçektir ki; karşı koyuş ve direnme Allah’ın yardımı ile başarıya ulaşmış ve tüm halk bu başarının yalnızca Allah’tan olduğunda hiç şüphe etmemektedir. İşte böyle bir şehirde en adil şekilde bir taksimat yapılması en önemli önceliktir. Bu paylaşım ve dağıtımda 41 kadar yetim, 100 bin kadar dul, beş bin kadar yaralı, yaşlı, 7 ve 8 çocuklu olanlar öncelikli kabul edilirler. Alınan yardımlar öncelikle (Türkiye’deki kardeşlerimiz bu konuda çok hassastırlar) video kayıt, resim ve imzalı evraklar ile belgelendirilir. Bunların yanında on binlerce ihtiyaç sahibi aile sadece kurban bayramlarında sizlerin yaptığı kurban bağışları ile et yiyebilmektedirler. Fakat yapılan yardımlar gerçekten ihtiyacın ancak %5 gibi bir kısmını karşılamaktadır. Gazze halkını ayakta tutan yegane unsur ve sermayeleri, ancak ve ancak eğitim ve Ümmetin emaneti olan bu kutsal beldeyi ümmet adına savunmak. Bu uğurda verilen çabalar hiçbir sözle anlatılamaz. Mescidi Aksa’nın boş bırakılmaması için tüm kadınların günün büyük bölümünü Mescid’de geçirmesi, çocukların ödevlerinin Mescid’de yapılması, bayanların dayanışma ve buluşmalarını Mescid endeksli ayarlamaları ve tüm halkın Mescid’i adeta bir ana kucağı gibi algılayıp burada tüm dertlerini unutmaları ve Mescid’e gelene kadar bin bir zorluk ve aşağılama ile üstlerinin aranması, saatlerce kontrol noktalarında bekletilmelerinin acısı Mescid’in bahçesine girince son bulur ve Allah tarafından kendilerine bir sekinet lutfedilerek kafirlerin tüm güçleri ve tehditkar saldırıları sadece acı ve ızdırap vermek olur. Öğrencilerin hedefi; ilkokuldan başlamak üzere ortaokul ve lise öğrencileri okula gidebilmek için her sabah 4-5 km yürütmek ve akşam da aynı yolu tekrar yaya olarak gelmek zorunda olsalar da biliyorlar ki tek çıkış yolları ve üstün gelme yolları azim ile çalışmak, eğitimi kesinlikle aksatmamak.
AK: Son olarak eklemek isteğiniz ve Türkiye halkından beklentileriniz nedir?
ŞİHAB: Gazze halkı, Mısır örneğinde olduğu gibi Amerika ve Avrupa’nın baskısı ile Hamas özelinde demokratik seçimlere zorlandı. Ve bunların isteği yapıldığında sadece Müslüman olmalarından dolayı demokratik yollardan da Müslümanlar başa gelince birden demokrat olanlar ve bu yöntemi şiddetle tavsiye edenler seçimlerden başarı ile çıkanları cezalandırmaya başladılar ve anlaşıldı ki bunların demokrasi dedikleri halkların istediği değil onların halklar için istediği ve dayattığı sistemdi. Nihayetinde demokrasi diyenler demokrasi ile istedikleri olmayınca darbe yapmayı ve alenen darbeyi sahiplenmeyi kabul ettiler. Bu durumlar göstermiştir ki; Gazze halkının Allah için olan, ümmetin şerefi için olan can ve özgürlük fedasında bu güne kadar yanlarında olan ve yine daha büyük yardımlar ve sıralamada en baş tarafa yerleştirerek tamamının tutsak muamelesi gördügü bu şehrin Müslüman ve mücahitlerine, yetimlerine, dullarına, yaralılarına kardeşlik hukukunun gerektirdiği bir gayretle yardıma koşacaktır Türkiye halkı. Ve bizler Rabbimizden bizi yalnız bırakmayan yetimlerimizin, dullarımızın, mücahitlerimizin, yaralılarımızın, yaşlılarımızın ve çocuklarımızın hamiliğini gerek kurbanları, gerek nakit ve diğer şekillerde ki yardımları ile üslenen bu halkın her nefsin kendi derdine düştüğü günde Rabbimizin onları şereflendirmesini ve cennetine koymasını niyaz ediyoruz. Esselamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu.
AK, Abdurrahim ŞİHAB’a vakfımıza gelerek bize Gazze hakkında ilk elden bilgiler vermesinden dolayı teşekkür ederek söyleşiyi sonlandırdı.