İlköğretimde başörtüsü cehaletmiş!
C. Başkanı Abdullah Gül`ün eşi Hayrunnisa Gül, ilköğretim öğrencilerinin başörtüsüyle okula gitmesini doğru bulmadığını ifade ederek, `Bu konuda yaşanan bir cehalet varsa ortadan kaldıracağız. İlkokul öğrencisinin kendi isteğiyle başörtüsü takması sözkonusu olamaz. Bu konuda karar verecek yaşa geldiğinde kararını verir` sözlerini sarfetti.
İslam ve Hayat
C. Başkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrunnisa Gül, ilkokul öğrencilerinin başörtüsüyle okula gitmesini doğru bulmadığını ifade ederek, "Bu konuda yaşanan bir cehalet varsa ortadan kaldıracağız. İlkokul öğrencisinin kendi isteğiyle başörtüsü takması sözkonusu olamaz. Bu konuda karar verecek yaşa geldiğinde kararını verir" sözlerini sarfetti.
Abdullah Gül'ün İngiltere ziyareti kapsamında Londra'da Türkiyeli öğrenilerle buluşan Hayrunnisa Gül, bu talihsiz açıklamayı, başörtülü olarak okula gitmek isteyen ilkokul öğrencileriyle ilgili kendisine yöneltilen bir soru üzerine yaptı.
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah'ın tesettür emri gereğince kız çocuklarının kendi tercihleri yahut ebeveynlerin tercihleriyle örtünmesini "cehalet" olarak niteleyen ve üstelik de jakoben bir yaklaşımla bu "cehaleti" ortadan kaldırma taahhüdünde bulunan bayan Gül'e, herhangi bir kavram kitabından "cehalet" kavramının gerçekte ne anlama geldiğini okuyup öğrenmesini tavsiye ediyoruz.
-
HUSEYIN SASMAZ 12-11-2010 17:33
İster İlköğretimde İster Lisede Olsun Buluğa Ermiş Her Kız Çocuğunun Allah Subhanehu'nun Emri Gereği Şeri Libas Giymesi Farzdır! 08 Kasım 2010 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, Londra'da konuştuğu bir toplantıda "ilkokul"da türban takılmasına karşı olduğunu belirterek "Bu konuda yaşanan bir cehalet varsa ortadan kaldıracağız" demişti. Bu sözleri Cumhurbaşkanı Gül de destekledi. Bilindiği üzere "28 Şubat post modern darbesi" olarak anılan olay sonrası Türkiye'de 8 yıllık zorunlu eğitimle, 5 yıllık ilkokullar ve 3 yıllık ortaokullar birleştirilerek, ilköğretim okulları şeklinde anılmaya başlanmıştı. Bu vesileyle her ne kadar laik eğitim verilse de buluğa ermiş kız çocuklarının başörtü giyebildikleri İmam Hatip Liselerinin orta kısmının iptal edilmesi hedeflenmişti. İslami şiarlara bağlı olan halkımız, doğal olarak bu duruma tepki verdi. Bu tepkilere karşın laik (dinsiz) devlet politikaları devreye sokularak, kızlarını okula göndermeyen aileler, para ve hapis cezalarıyla tehdit edildiler -ki bu tehditler halen sürmektedir- ve buna da "ailelerin ikna edilmesi" adı verildi. Kızlarını okula göndermek istemeyen aileler, yukarıdaki sözlerde olduğu gibi "cahillikle" nitelenerek toplumsal bir baskı oluşturulup, konu gündem dışı tutulmaya çalışıldı. Bu konu Adana ve Konya'da kızlarını örtünerek okula göndermek isteyen ailelerle tekrar gündeme geldiğinde ise konuyu sadece "üniversitelerde başörtüsü serbestliği" ve "yüksek öğrenim hakkı"na indirgediği halde boş umutlar verip aldatarak Müslümanların oylarını alan AKP yetkilileri tarafından aileler "provokatör" ilan edildiler. Hatta Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı sıfatını taşıyan AKP Milletvekili Zafer Üskül'den "gerekirse çocukların ailelerinden alınarak devlet gözetimine verilebileceği" tehdidi de duyuldu. Şimdi ise Cumhurbaşkanı ve eşinden bu garip hezeyanları duymaktayız. إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ Muhakkak ki mümin erkeklere ve mümine kadınlara eziyet edip sonra tövbe de etmeyenlere, cehennem azâbı ve yanma cezası vardır. [Burûc 10] Ey Türkiye'deki Müslümanlar! İster ilköğretim okullarında isterse lisede olsun buluğa ermiş her kız çocuğunun, Allah'ın açık hükümleri gereği şeri libas giymesi farzdır. İktidarıyla ve muhalefetiyle Allah [Subhanehu ve Teala]'nın farz kıldığı "örtünme" yerine "başörtüsü" kavramı üzerinden yürütülen yüzeysiz ve güdük tartışmalar, 2011 genel seçimlerine umutların bağlanmasının hedeflendiği, basit oy hesaplarından başka bir şey değildir. Sizleri bu tartışmalara bir son vermek üzere sadece şeri libas giymesi değil Allah [Subhanehu ve Teala]'nın bütün hükümlerini hayatta geçerli kılarak İslami hayatı yeniden başlatacak ve İslam'ı bir risalet olarak dünyaya taşıyacak farzların tacı olan Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet'i kurmak için Hizb-ut Tahrir'le birlikte çalışmaya davet ediyoruz. وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ Zalimler, nasıl bir inkılâp ile devrileceklerini yakında bileceklerdir. [Şuara 227]
-
HUSEYIN SASMAZ 10-11-2010 14:39
İşgal altındaki beyinlerimiz! Günümüzde insanlık maddi ve fikri işgal edilmiştir. Fikri işgal sadece işgal altında olan, kolonileştirilmiş topraklarda yaşayan halklarla sınırlı değildir. Dünya genelinde tüm halkların beyinleri kapitalizmin işgali altındadır. Kapitalizm beyin işgaline çok büyük önem vermektedir. Çünkü beyinleri işgal edip içerisindeki fikirleri belirlemek, insanı istenilen noktaya getirmek ve kontrol etmek yani kolayca sömürebilmek demektir. Bu işgal ise detaylı kültür faaliyetleri ve medya organları ile güçlendirilmektedir. Planlı, programlı, doğrudan hayat sahasına indirilen çok sinsi hamlelerle gerçekleştirilmektedir. İslam akidesine iman etmiş beyinlerde bu zulümden paylarına düşeni almışlardır. Ve halen dört bir yandan gelen fikri saldırılara maruz kalmaktadırlar. İnsanın hayatına yön veren, hayatını şekillendiren fikirlerin bütünü insanın mefhumlarını oluşturmaktadır. Mefhumları bozmak insanın davranışlarını bozmak demektir. Beyin işgali çerçevesinde Müslümanların davranışlarına yön veren ve onları harekete iten fikirleri yani İslami mefhumları saptırılmaya ve içini boşaltılmaya çalışılmaktadır. Böylelikle Müslümanların kendilerine hayat veren vahiyden uzaklaştırılıp, kapitalizmin boyunduruğu altına alınmaları kolaylaşacaktır. Oysaki İslam ve Ümmet için esaret altına girmek tabiatlarına aykırıdır. Zira hakikatler asla kötülüğün karanlığına mağlup olmazlar. Bazı İslami mefhumlar aslından uzaklaştırılmaya veyahut ta manasından eksiltme yoluyla saptırılmaya çalışılmaktadır. Aynı zamanda birçok İslami mefhumun içi boşaltılmaya çalışılmaktadır. Mesela; Kur'anı Kerim süslenip en gözde köşelere asılmaktadır. Fakat içeriği unutturulmuştur. Hacc sadece ruhani birliğin değil siyasi birliğinde meydana gelmesi gereken bir yerdir. Camiler sadece kapılarına kilit vurulan ibadethaneler değil ilim yuvalarıdır. Medreseler defilelerin yapıldığı otantik yerler değil alimlerin yetiştiği, İslami ilimlerin kaynaklarıdırlar. Sadece kalp temizliği değil davranışlarda da Şeriata uygunluk şarttır. Ezanlar minarelerden yükseldiğinde, sesleri kısmak değil ezanın davetine icabet etmek gerekmektedir. Ebeveynler arkadaş değil, itaat ve razı edilmesi gereken, ailenin sütunlarıdırlar. İslam sisteminin, demokrasi veya başka herhangi bir sistemle uzlaşan hiçbir yanı yoktur. Çünkü İslam sisteminin temeli vahye dayanır. Kulların akıllarına, heva ve heveslerine değil. Fikri saldırıların ve neticesinde meydana gelen beyin işgallerinin önüne geçmenin tek yolu Resul'ün Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in şu sözlerinde yatmaktadır: تَرَكْتُفِيكُمْأَمْرَيْنِلَنْتَضِلُّوامَاتمَسََّكْتُمْبِهِمَا: كِتَابَاللّٰهِوَسُنَّةَنَبِيِّهِ: "Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız: Allah'ın kitabı ve Resulün sünneti." (Muvatta) Atasözünde de geçtiği gibi kapitalizm'in sunduğu, küçük büyük Dini bilgileri, hatta tüm bilgileri ince eleyip sık dokumak gereklidir. Fikirlerimize, hadiste geçen ölçüyü koymalı, ancak oradan çıkacak fikirleri mefhum edinmeliyiz. Başka bir deyişle pazarlanmaya çalışılan bilgilerin, Peygamber Efendimizin Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in gösterdiği ölçüye dayanarak, Şer'i hüküm olup olmadığından emin olmalı, ardından, varılan Şer'i hükmü tekrar Allahu Teala'nın istediği ve gösterdiği şekilde hayatımızda uygulamalıyız. İslami mefhumların asıllarından uzaklaştırılmaları, insanoğlunun fıtratına uygun bir şekilde, kalkınmış bir varlık olarak yaşama imkanından uzaklaşması demektir. İnsanın özüne uygun tek yaşam biçimi vahye dayalı bir yaşam biçimidir. Zira insanoğlu da yaratılmıştır ve Rabb'e ait delillerdendir. Dolayısıyla Rabb'in gösterdiği yoldan gittiği zaman fıtratına uygun yaşamış olur, dünya ve ahirette gerçek saadete ulaşır. Aynı zamanda bir Ümmetin kötü halden iyi hale geçebilmesi, doğrudan nefsindekilerini değiştirmesine, yani bozuk mefhumları atıp yerine doğru mefhumları oturtmasına bağlanmıştır. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّ اللَّهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُوا مَا بِأَنْفُسِهِمْ "Bir toplum bünyesinde olanları değiştirmedikçe Allah o toplumun halini değiştirmez.'' (Rad 11) Bu ayeti kerimenin pratiğini Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in bizzat göstermiştir. Cahilce yaşayan Mekkelileri, "La İlahe İllallah" dedikleri takdirde onlara "bütün insanların arkalarında yürüyecekleri", "boyun eğecekleri", liderler olmayı vaat ediyordu. Akabe'de Peygamber Efendimize Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in biat edilmesinin ardından Abbas b. Ubade, Resul'ü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'i himayelerine almanın, "dünyaya meydan okumak" anlamına geldiğini söylemişti. Verilen vaatler ve söylenen cümleler gerçekleşti... 1400 yıllık Hilafet! İşte, bu nedenle Kapitalizm, Müslümanların beyinlerinin işgal edilmesine ayrı bir önem vermektedir. Tıpkı Kureyş gibi zulmüne karşı koyup, saltanatını sonlandıracak bir devletin kurulmasına götürecek yolların İslam ideolojisinde mevcut olduğunu bilmekte ve bu yolları kapatmak için azami derecede çaba göstermektedir. Bilmektedir ki, Müslümanlar bunu yapmaya muktedirlerdir. Ayeti kerimede de belirtildiği gibi, Müslümanlar yanlış mefhumlarını, doğru mefhumlarla değiştirdikleri takdirde Allah mutlaka onlara yardım edecek ve batıl zayi olacaktır. Esma Sıddık
-
ömer bitlis 09-11-2010 23:00
Cahil kim? Ben sana Cumhurbaşkanı eşi olamazsın demedim ki... Bizim çocuklarımıza çocuklarımız istesin ya da istemesin başörtüsü giydirmemize ne karışıyorsunuz, bu talebin sahiplerine nasıl cahil dersin. Cehalet başörtülülüğü anormal,açıklığı normal görmektedir. Biz kimsenin 3-5-7-10 yaşındaki çocuklarının açmalarına zorla ya da değil karışmıyoruz, kimsede bizim çocuklarımıza zorla ya da değil ne zaman, ne giydireceğimize karışmasın....
-
Şinasi ULUDOĞAN 09-11-2010 14:39
Küfür ve Şirk sistemlerinde vahyin öncelediği esaslar çeşitli manupülasyonlarla cahil halkın gözünde çağdışı kalmış uygulamalar gibi gösterilmekte ve yeryüzünde Allahın eğemenliğini iptal etmeye lkalkarak kendi hevalarından ürettikleri yada başka ülkelerden yine o ülke insanlarınını hevlarından üreyen dünya görüşlerini ve yaşam biçimlerini çağdaşlık ve modernlik adı altında millete yutturmaya çalışmaktadırlar. Sayın cumhurbaşkanının eşleri söylediklerini tam tersten bir düşünse aslında kendi yapmış olduğu cahilliğinde farkına varabilme şansına ulaşabilir. Zira asıl cehalet her hangi bir ailenin her ne gerekçe ile olursa olsun kendi çocuklarını örtünmeye yada açık gezinmeye yönlendirmesi ilk önce o ailelerin bileceği iştir. Baskı olup olmadığı yada cehalet olup olmadığı öncelikle her iki taraf aileler içinde söz konusudur. Zira kız çocukları büyüdüklerinde hangi şartlarda örtünmüş yada açılmışlar ise onları 18 yaşından sonra kaldırabilirler.... veselam