İstanbul Barosu`ndan başörtüsü düşmanlığı
Kübra Engin, İstanbul Barosu`ndaki stajyer avukatlık toplantısına başörtülü olduğu için alınmadı.
"Darbeci Baro" namıyla bilinen İstanbul Barosu, başörtüsü düşmanlığına devam ediyor.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden bu yıl mezun olan Kübra Engin, avukatlığa adım atmak için birinci adım olarak görülen avukatlık stajı için İstanbul Barosu'na başvurdu.
Başvuruyla ilgili dün yapılan bir toplantıya giden Kübra Engin, başörtülü olduğu için toplantıya alınmadı.
Kübra Engin, neler yaşadığını Haber Demeti sitesine şöyle anlattı:
"Ben İstanbul Barosu'na bağlı olarak avukatlık stajımı yapıyorum. Ve bu staj kapsamında baroda da zorunlu dersler veriliyor. Bununla alakalı bilgilendirme toplantısı yapılacağına dair telefonuma sms gönderildi. 12 aralık günü (önceki gün) saat 14.00'de Orhan Apaydın konferans salonunda olmam gerektiğine dair bir mesajdı. Ben de bunun üzerine Baro'nun Taksim'deki merkezine gittim ve danışma bana salonun bitişikteki Ada Cafe'nin bodrum katında olduğunu söyledi, ben de -cafenin içinden geçilerek falan gidiliyor, o derece de trajikomik bir durum, neyse- aşağıya indim. Girişteki imza föyüne imzamı attım, ismimi yazdım.
Salondan içeriye giriyordum ki boynunda görevli kartlarından olduğu için yetkili olduğunu düşündüğüm bir bayan yanıma geldi ve "Bu şekilde içeriye -maalesef- alınamayacağımı" söyledi. Ben de "niçin?" diye sorduğumda "Başörtülü olduğum için yasal gerekçelerle böyle bir uygulamanın olduğunu, zaten 2 saatlik bir program olduğunu, başörtümü çıkarırsam içeri girip konuşmayı dinleyebileceğimi, aksi halde zorunlu bir toplantı da olduğu için stajımda sorun oluşabileceğini…" söyledi.
İsmimi de yazdığımı görmüş, "eğer girmeyeceksem ismimi iptal etmeleri gerektiğini" söyledi. Ben de toplantıya katılmayacağımı, istiyorsa ismimi karalayabileceğini söyledim ve çıktım.
Ben gerçekten hiç böyle bir şey beklemiyordum, çünkü herhangi bir resmiyet kesbettiğini düşünmediğim bir salon ve hakeza öyle bir toplantı söz konusu. Ve o yetkili bayan bana bunu söylerken aşikar biçimde telaşlıydı. "Biliyorum ki zor bir durum ama maalesef ki böyle bir uygulama var. Ne yazık ki…" gibi şeyler söyledi.Olay bu şekilde gerçekleşti.. Açıkçası böyle bir şey beklemediğim için çok şaşırdım, tabii ki bu ayrımcılık karşısında gururum zedelendi, kendimi kötü hissettim, orada sınıf arkadaşlarım ve çok sayıda avukat vardı. Bayanın yaklaşımı sert veya eleştirel değildi. Belki o yüzden herhangi bir tartışmaya girmedim. Ancak şimdi pişmanım; bana somut delil sunmasını istemediğim için…"
(Kaynak: Islah Haber)