Kayseri`deki aile faciasından kim sorumlu?
Bu korkunç hadise, bireysel bir cinnetin neticesi şekinde kayıtlara geşse de, aslında ortada kolektif bir cinnet, kolektif bir suç olduğu aşikar. Koç`ların, Sabancı`ların, Ülker`lerin, Boydak`ların her yıl servetlerine servet katmasını sağlayan neo-liberal ekonomi politikaları, zengin-fakir uçurumunu derinleştiriyor ve işsizlik, yoksulluk toplum katmanlarında ciddi sorunlar oluşturuyor.
İslam ve Hayat
Hükümet, Türkiye'nin IMF'ye olan borçlarını sıfırlamakla, hatta emperyalizmin bu sömürü kurumuna borç vermekle övünüyor...
Kayseri'nin koltuk-kanepe üreticisi "dindar" işadamları, havaalanına özel uçakları için ambar yaptıracak kadar zenginleşmiş olmanın gururunu yaşıyor...
İşte bu Türkiye'nin bu Kayseri'sinde bir baba, işsizlik sebebiyle cinnet geçirip 4 çocuğunu, eşini ve kendisini katlediyor.
Bu korkunç hadise, bireysel bir cinnetin neticesi şekinde kayıtlara geşse de, aslında ortada kolektif bir cinnet, kolektif bir suç olduğu aşikar.
Koç'ların, Sabancı'ların, Ülker'lerin, Boydak'ların her yıl servetlerine servet katmasını sağlayan neo-liberal ekonomi politikaları, zengin-fakir uçurumunu derinleştiriyor ve işsizlik, yoksulluk toplum katmanlarında ciddi sorunlar oluşturuyor.
Semt pazarlarında tezgahların kaldırılması ardından yerlerde ezik-çürük sebze-meyve arayan yoksulların varlığı, çöplerde satıp ekmek parası kazanabileceği kağıt ve plastik arayanlar, onyıllardır sıradanlaşmış bir Türkiye manzarasını oluşturuyor.
"Anadolu sermayesi", "kalkınmada örnek şehir" gibi tanımlamalarla dile getirilen Kayseri'de yaşanan söz konusu büyük acı, bu semaye ve kalkınmanın tamamıyla kapitalist bir nitelik taşıdığını, toplumla paylaşılmadığını, o servet ve kalkınmada hak sahibi olanlara haklarının verilmediğinin bir göstergesidir.
Bazı okuyucular, tekil bir olay üzerinden genelleme yaptığımızı söyleyerek eleştiride bulunabilir. Oysa yaşanan bu büyük acı tekil bir hadise olarak sıradanlaştırılamayacak büyüklükte bir acı olduğu gibi, işsizlik, yoksulluk maalesef zannedilenden de yaygın bir sorun.
Toplum, TV dizilerinde gösterildiği gibi köşklerde, bir eli yağda bir eli balda yaşamıyor. Koç'ların, Doğan'ların, Ülker'lerin Karun misali servet biriktirdiği bu coğrafyada yukarıda söylediğimiz gibi çöplerden, pazar yeri artıklarından geçim sağlamaya çalışan onbinlerce insan var.
Son söz olarak belirtelim ki, Kayseri'de yaşanan cinnet olayında acı şekilde can veren aile, neo-liberal ekonomi politikalarının ve bu politikalar sayesinde Karunlaşarak zenginlikleri tekelleştiren, insanları yoksulluğa, işsizliğe mahkûm eden sermaye gruplarının kurbanlarıdır.
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !