Kerry-Netanyahu-Abbas A.Ş.`nin barış tiyatrosu
Bu şartlar altında kurulacak olan devletin sembolik olmaktan öteye gitmeyeceğini aklıselim her Filistinli bilir. Bu gelişmelerden sonra esas merak ettiğim konu: Netanyahu Yahudilere müzakerelerin sonucunda belirli tavizleri vermek zorunda kalacağız ve herkesin buna hazır olması gerekir` sözüdür. Sızan metne baktığımızda Netanyahu İsrail halkından ne tür bir fedakârlık talep ediyor acaba? Doğu Kudüs`ün yönetiminin Filistin Devleti`ne değil de uluslararası bir organizasyona devredilmesini mi? Batı Şeria`da Yahudi yerleşimcilerin işgal ettiği topraklara henüz ilhak edememiş olmasını mı?
Süleyman Gündüz, Filistin'in yağması ve siyonist işgalin meşrulaştıırlması üzerine kurulu barış tiyatrosunu yazdı. Yazıyı iktibas ediyoruz:
Bir Filistin Devleti olacak mı?
Süleyman Gündüz / Yeni Şafak
Yerel seçimler ve siyaset zemininde ortaya çıkan tartışmalar tüm dikkatleri içe yöneltmiş durumda. Dış politikadaysa gündemi ağırlıklı olarak Suriye sorunu oluşturuyor. Orta Afrika Cumhuriyetinde Müslümanlara yönelik linç hareketleri ve Ukrayna krizi sadece haber niteliği taşıyor.
Gözlerden ırak bir biçimde Filistin-İsrail barış görüşmelerinin sonuna doğru yaklaşılıyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin taraflara sunacağı planın taslak metninden bazı bölümleri Pazar günkü yazımda yorumsuz alıntılamıştım.
Arzu etmiştim ki bu konu siyasiler ve entelektüeller tarafından kamuoyu önünde tartışılsın.
Filistinli gruplar bir taraftan birliği kurmaya çalışırken öte yandan barış görüşmelerinde ortaya çıkacak anlaşma metni üzerinde kanaatlerini bildiriyorlar.
Bir not düşmeliyim: 'Hamas liderlerinden Başbakan İsmail Haniye El Fetih'in Gazze'de çalışmasına izin verirken, aynı duyarlılık Batı Şeria'da ki El Fetih yönetiminde ortaya çıkmadı ve Hamas'lı siyasilerin gözaltına alınışları devam ediyor.'
Barış görüşmelerinde ortaya çıkan taslak metne Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın dışında tüm gruplar itiraz ediyor. Filistin adına müzakereye katılanlar dahil.
Bu itirazlar daha çok; Kudüs'ün statüsü, İsrailli yerleşimcilerin akıbeti, mültecilerin geri dönüşü, Filistin Devleti'nin iç ve sınır güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili maddeler üzerinde yoğunlaştı.
Şimdi de ortaya yeni bir sorun çıktı. Kimlik kartlarında din ibaresinin çıkartılması. Filistin Devleti'nde yaşayanların kimliklerinde din ibaresinin yer almaması teklif edildi. Bu konu laiklik kavramından farklı algılanmaktadır.
Konu ile ilgili bir Filistinli yetkiliyle yaptığım görüşmede 'İsrail'i dine dayalı bir anlayış ekseninde Yahudi Devleti olarak tanıyacaksınız ama Filistinlilerin dini tercihlerini yok sayacaksınız. Bu bir çelişkidir. Bunun tek amacı Filistin topraklarında ki Yahudi yerleşimcilerin meşrulaştırılmasıdır. Bundan anladığımız ise Abbas ile İsrail Başbakanı Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria'da kalmaları konusunda bir uzlaşma içinde olduklarıdır' diyor.
İsrailli yerleşimciler Batı Şeria'da kalacaklar ve işgal ettikleri topraklar için kira ödeyecekler. Ama topraklarından sürülmüş mültecilerden sembolik birkaç ailenin dışında kimse geri dönemeyecek. Filistinli mülteciler için bulunan formülse; oluşturulacak fonun yardımıyla Avustralya'ya yerleştirilecekler.
Bunun ipuçlarını iki yıl önce Abbas İsrail'in Kanal 10 televizyonuna verdiği bir mülakatta: 'Doğduğum yer olan el-Celil'deki Safed'i görmek hakkım ancak orada yaşamak değil' demişti.
Bu şartlar altında kurulacak olan devletin sembolik olmaktan öteye gitmeyeceğini aklıselim her Filistinli bilir.
Bu gelişmelerden sonra esas merak ettiğim konu: Netanyahu Yahudilere müzakerelerin sonucunda belirli tavizleri vermek zorunda kalacağız ve herkesin buna hazır olması gerekir' sözüdür.
Sızan metne baktığımızda Netanyahu İsrail halkından ne tür bir fedakârlık talep ediyor acaba?
Doğu Kudüs'ün yönetiminin Filistin Devleti'ne değil de uluslararası bir organizasyona devredilmesini mi?
Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin işgal ettiği topraklara henüz ilhak edememiş olmasını mı?
Bosna Hersek'in kurucu Cumhurbaşkanı merhum Alija İzetbegoviç'in bir sözünü anımsıyorum: 'Bugünkü bu dünya ve bu liderlerle adil bir barış yapmak mümkün değildir' diyordu.
Bosna Hersek'ten sonra İslam coğrafyasında Filistin'in sakatlanmış bir devlet olarak doğmasına vicdan sahibi herkes karşı durmalıdır.
Bu süreçte Filistin barışını gündeme taşımalı ve tartışmalıyız. Değilse çok geç olacak.
Bir Filistin var. Bir Filistin Devleti olacak mı?
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !