Lions genel yönetmeni: Başörtüsü serbest olsun, laikliğe dokunulmasın
Sebük, Akman`ın `Başörtülülerin milletvekilliğine nasıl bakarsınız?` sorusuna ` örtüyü kendileri seçecekse başlarına, o zaman koysunlar, milletvekili de olsunlar. Bana ne. Yeter ki laiklikten sapacak kanunları getirmekte etkin rol oynamasınlar. Siz çocukluktan itibaren buna meyil açarsanız farklı bir yapıya gideriz. Siz de böyle gezemezsiniz. Şeriatla yönetilen bir ülkede yaşamak istemem.` şeklinde cevap veriyor.
Lionslar tarafından birbirlerine "Zaman Gazetesi’nden ama gördüğün gibi başı kapalı değil, ne kadar çağdaş bir kadın" şeklinde takdim edilen Nuriye Akman, Lions Genel Yönetmeni Oya Sebük'le ilginç bir röportaja imza attı. Sebük, Akman'ın "Başörtülülerin milletvekilliğine nasıl bakarsınız?" sorusuna "Kendini öyle rahat hissediyorsa milletvekili de olabilir. Ama çocukluktan itibaren kapanmaya kesin karşıyım. Bırakın çocukları yukarıya doğru kendi kendilerine gelsinler. Eğer o örtüyü kendileri seçecekse başlarına, o zaman koysunlar, milletvekili de olsunlar. Bana ne. Yeter ki laiklikten sapacak kanunları getirmekte etkin rol oynamasınlar. Siz çocukluktan itibaren buna meyil açarsanız farklı bir yapıya gideriz. Siz de böyle gezemezsiniz. Şeriatla yönetilen bir ülkede yaşamak istemem." şeklinde cevap veriyor.
İşte o röportaj:
Oya Sebük epey tecrübeli ve kariyerli bir Lions. Kendisinden Lionslar ile ilgili bir çok yeni şey öğrendim. Seçkinci olduklarını kabul eden Sebük’ün türban, AK Parti ve 28 Şubat ile ilgili söylediklerine çok şaşıracaksınız.
“Türk Lions hareketi, kuruluşunun 50’inci yılını kutluyor” haberini gördüğümde haklarında hiçbir şey bilmediğimi farkedip bu açığımı kapatmak üzere kapılarını çaldım. Kutlama Komitesi Başkanı Timur Erk’le Okmeydanı’ndaki merkez için randevulaşmıştık. Onu beklerken 45 lions klübün genel yönetmeni olan Hamza Kurtay’dan ilk bilgileri aldım. Hedefler ve uygulamalar uluslarası büronun sekretaryasına rapor ediliyordu. 80’li yıllarda 12 bin olan üye sayısı bugün 7 binlere düşmüştü. Türk lionslar yılda bir kez 350 lira’yı kendi klüplerine, 41 doları da Amerika’daki merkeze ödüyorlardı. Ayda bir otellerde yapılan yemeklerin ücreti de kendilerine aitti. Yardım faaliyetleri zengin hayırseverlerden toplanan bağışlarla yürüyor, üyelere liderlik ve benzeri sosyopsikolojik beceri eğitimleri veriliyordu. Kurtay, Lionsların Rotary’lerden tek farkını “Onlar yılda bir programı hedeflerler. Bizde ise yüzlerce hizmet şekli vardır” diye açıklıyor ve “Atatürk ilkelerine sahip olmayan bir insanın aramızda yeri yoktur” sözleriyle sideolojik pozisyonlarının altını çiziyordu. Kurtay aynı zamanda lionslardaki sıkı disiplin ve ritüellerin de korunmasından yanaydı.
Türk Böbrek Vakfı’nın başkanı olan ve kendisini “Kimya sektörünün bir numarasıyım” diye tanımlayan Timur Erk, Lions üye sayısının düşmesini artık sosyal yardım faaliyetlerini belediyelerin üstlenmesine bağladı. STK’lar da çoğalmıştı ve korkunç bir rekabet vardı. Lionslar sağlık hizmetlerini daha çok kurdukları vakıflar eliyle yürütüyordu. Ona göre Lionsların yüzde 10’u masondu. Kendisi devamsızlık sebebiyle 3’üncü derecede kalmıştı. O da Kurtay gibi “Atatürk ilkelerine bağlı kalacağım” diye ant içmem diyenleri üyeliğe almıyoruz” diyordu.
Erk bana Lionsların uluslararası yönetim kuruluna bir Türk kadınının seçildiğini ve biraz sonra bulunduğumuz mekana geleceğini söyleyince, sohbete aynı zamanda Altı Nokta Körler Vakfı’nın da başkanı olan Oya Sebük’le devam etmeye karar verdim. Erk, Oya Hanım’a beni “Zaman Gazetesi’nden ama gördüğün gibi başı kapalı değil, ne kadar çağdaş bir kadın” diyerek tanıştırdı. Ankara Koleji mezunu olan Oya Hanım’la sohbetimiz çok zevkli geçti. Lionsların seçkinci tavrının yumuşatılmasından yanaydı, “Her yere heykellerini dike dike Atatürk’ü putlaştırdık. Oysa hepimiz Atatürk olmalıydık” diyor, başörtülülerin milletvekilliğine karşı çıkmıyordu. Yeter ki Meclise gittiklerinde şeriat yasaları çıkarmasınlardı.
Tebrikler; Lionsların dünya yönetim kuruluna giriyormuşsunuz yakında...
Evet bu beni çok gururlandırıyor. Lionsun bütün dünyada mevcut olduğu yerler yedi bölgeye bölünmüş. Avrupa’nın altı temsilci hakkı var. Bu altı temsilciden biriyim ben. 34 kişilik uluslararası yönetim Kurulu’nda Avrupa’yı ve dolayısıyla Türkiye’yi temsil edeceğim.
Ne zamandır Lionssunuz?
78’de önce lioness olarak başladım. Lioness kadınlar için bir programdı. O zamanlar kadınlar lion’a üye olamaz ve karar mekanizmalarına gelemezdi.
O zamanlar mason da olamıyordu kadın
Hala öyle. Masonların başka bir disiplini var. 111’lerde kadınlar olabiliyor. Hakiki masonlar yine kadın almıyor. Amerikalı kadınlar isyanıyla tüzük değişti ve 87’de kadınlar da Lions’a gerçek üye olabildiler. Lioness bitti. Kadınlar seçme seçilme hakkı kazandıktan sonra, 96’da Türkiye’nin ilk kadın yöneticisiyim 99’da ilk kadın konsey başkanı, Türkiye’nin genel başkanıyım. Ve şimdi Avrupa’da da kadın olarak ilkim. Benim babam Türkiye’de lionsun kurucularından. Annem de lionstu.
Babanız mason muydu?
Evet. Ama ben değilim. Babamın olduğu disiplinde ben mason olamam zaten. 111’lere olabilirdim. Birçok yere dağılmak istemedim. Ben Çağdaş Yaşam’ın da kurucusuyum. Lionsa kendimi konsantre ettiğim için dünya temsilciliğine seçildim. Dört adaydık. Geçen sene Mayıs ayında yapıldı seçim. Bu yıl 4 Temmuz’da Hamburg’da nihai olarak seçileceğiz.
Bu size ne kazanç getirecek?
Çok büyük bir şeref getirecek. Bir kere uluslararası bir kuruluş olarak lions, bana AB mensubu olmayan Türkiye’yi uluslararası boyutta temsil etme şansı verdi. Bundan çok sevinçliyim.
LİONS FONLARINI TÜRKİYE’YE AKITACAĞIM
Bunun Türkiye’ye getirisi ne olacak?
Dünyadaki 204 ülkede benim ülkemin marşı çalınacak ben gittiğim zaman. Ve Türk kadınının akıllı, düşünebilen, fikirleri olabilen, bir şeyleri yapabilen bir kişi olduğunu ispatlayacağım. Oradaki suyun başında, karar mekanizmasında bir Türk olacak. Uluslararası vakfın fonlarının Türkiye lehine kullanılmasında etkin rol oynayacağım.
Lions olabilmek için başka bir lionsun sizi tavsiye etmesi gerekiyor. Adaydan ne talep ediyorsunuz?
Bir kere disiplinli bir şekilde yapılan belirli toplantılara katılmasını, erdemli davranışını talep ediyoruz. İnsanları dolandıran, piyasada kötü şöhretli biriyse lions olamaz, soruştururuz bunları. Mesleğinde ünlü, nispeten sivrilmiş olması lazım. Çünkü bir insan mesleğini iyi yaparsa bu lion üyeliğini de iyi yapar. Ben, yaptığımın en iyisini yapmak gibi bir alışkanlığım olduğu için buraya kadar geldim.
Bayağı elitist bir mekanizma bu.
Çünkü bir yerde ne yaparsanız yapın iş paraya dayanıyor. Maddi durumu iyi olacak. Yoksa kendisini geçindirecek hali olmayan adam gelecek de nasıl başkalarına yardım edecek?
Hizmet ille de parayla mı olur?
Ne yapılabilir? Ama tabii ki olur. Bir kimsesize kitap okumak, bir görmezin koluna girip onu bir yerden bir yere götürmek. Yalnız açıkça söyleyeyim. Bunu ancak birazcık tuzu kuru insanlar yapabilir. Çocuklarını doyurmak için uğraşmak zorunda olan biri başkaları için karşılıksız bir şey yapamaz.
Benim anladığım, siz daha böyle gösterişli, daha sosyetik tipler istiyorsunuz.
Haklısınız. Toplantılara giderken daha düzgün kılık kiyafetle gideriz.
Fahrettin Kerim Gökay; Türk Lion’ların kurucu babası “Halk plajlara akın etti. Vatandaş denize giremiyor” diyecek halka tepeden bakan biriydi. Lions seçkinciliğin kaynağı bu anlayış mı?
Aslına bakarsanız tabii elitist. Çünkü hukukçular, valiler, belediye başkanları, yok Abdi İpekçisi, yani önemli gazetecileri...Hakikaten Cumhuriyet Türkiyesinin seçkinleri tabii ki. Amerika’da normal insanlardır, lions orta sınıfın bir uğraşısıdır, yukarı sınıfın değil.
Davet edilecek kişilerin siyasi görüşlerine de bakıyorsunuz.
Bakıyoruz. O da seçkincilik. Haklısınız. Aynı kimya yapısında olanların daha üretken olabildiğini düşünüyoruz. Düşünceler aşağı yukarı aynı paralelde ise...
Orada çürüme olur!
Söylemek istediğiniz Atatürkçülükse, Atatürk’ün şahsı değil, Türkiye cumhuriyeti için düşündüğü ilkeleridir bizim için tabii ki önemli olan.
Lions Enstitüsü Başkanı Oya Sebük (solda), Hamza Kurtay (ortada) ve Timur Erk (sağda).
ATATÜRKÇÜ DEĞİLSEN LİONS OLAMAZSIN
Atatürkçü olmayan liberaller, milliyetçiler, muhafazakarlar, sosyalistler lions olamaz mı?
Olamaz demek istemiyorum.
Ama birinci şartınız Atatürkçülük.
Evet haklısınız.
Bu biraz tuhafıma gitti benim.
Haklısınız. Bu benim için de geçerli. Türkiye’nin dışında hiçbir yerde lionsa üye olmak için bu kural yok.
Ben de tam size Amerikalılar gülmüyor mı diyecektim.
Bilmiyor ki gülsün.
Bilse sizleri tefe koyarlar mı?
Yani o kadar da değil. Lions 204 ülkede var ama bunların hepsinde demokrasi var. Mesela Ortadoğu’da yok. Arap ülkelerinde yok. Bizim derdimiz, laiklik, demokrasi ve özgürlük.
İyi ama Atatürkçü olmayanı almam derseniz ben sizin demokrat olduğunuza inanamam ki. Çünkü bu memleketin osu da var, busu da. Mecbur da değil Atatürkçü olmaya.
Tabii haklısınız.
Bu açıdan tüzükte bir değişiklik yapılmalı mı?
Belki ileride düşünülebilir. Ama Türkiye’nin şu şartlarında değil. Çünkü Türkiye on senelik Ak Parti iktidarında, daha dine meyilli bir yapıya geldi. Dolayısıyla Atatürkçülük şartının durmasında fayda var. Atatürkçülük barajı koymadığınız takdirde islama yakınlık daha radikalleşebilir.
Radikal Atatürkçülerin de bu ülkeye zarar verdiğini düşünür müsünüz?
Düşünürüm tabii ki. Ben her türlü sertliğin karşısındayımdır. Her zaman verdiğim liderlik derslerinde söylerim. Aynen kuş tüyü bir yatak gibi olun. Yumuşak bir satıhı kimse kıramaz. Yukarıdan kocaman bir şey attıkları zaman o yatak içe çöker. Ama bir müddet sonra kapanır. Oysaki sert bir cisim yukarıdan bir şey atarsan ikiye bölünür. Ben her zaman radikalliğe karşı bir insanım. Fakat burada ifade edilmek istenen özgür düşünebilen, kafası bağnaz düşüncelerle yoğrulmamış insan.
Üyeliğe girişte yemin ettiriyorsunuz. Atatürkçülüğe bağlı kalacağıma.... Bu çağda böyle bir yemin olur mu?
Çok doğrusunuz, haklısınız. Zamanı gelince kaldırılır. Ama şu sıra değil.
Lionslar darbelere karşı nasıl bir sınav verdi?
12 Eylül’de bizim faaliyetlerimizi durdurdular.
Hayır darbeciler herkese dokundu, size dokunmadı.
Biz durduk, 80 ihtilalinden sonra bir sene.
Ama siz kendi inisiyatifinizle hizmete ara vermişsiniz
Kanun değişti. Federasyonları kapatmak zorunda kaldık. Haa! Askerin bize bir şey yaptığından değil.
Asker size ne yapsın, darbeyi Atatürkçüler yaptı.
Atatürkçü kadro yaptı ama en fazla imam hatip lisesi Evren döneminde açıldı.
O dönemde size ekstra şeyler vermediler mi?
Hayır. Hiç öyle bir kayırma olmadı. Yani askerden bir hayır görmedik. Şimdi çok güleceksin ama benim diplomamı asker verdi. 27 Mayıs’ta mezun oldum ben Ankara kolejinden. Askeri cunta vardı o zaman işte. Benim kaç arkadaşımın babası Yassıada’da yattı hapiste. Biz ne ağladık onlarla.
GÜL, ATATÜRKÇÜ DEĞİLSE DEĞİL, ONU ZİYARET ETMELİYİZ
28 Şubat’ta nasıl davrandı lionslar?
Siyasetle ilgili en ufak bir şey olmadı.
Çevik Bir’e, Vural Savaş’a ödüller vermediniz mi?
Tansu Çiller’e de verildi. Demirel’e de verildi. Vural Savaş’a herhalde iyi bir savcı olduğu için ödül verildi diye düşünmek istiyorum. Demirel cumhurbaşkanıydı. İlk genel kadın yönetmen olarak ona gittim. Ben bugün Sayın cumhurbaşkanımızı da ziyarete gitmekten yanayım.
Abdullah Gül’den söz ediyorsunuz.
Tabii ki. Ona da gitmemiz lazım.
Ama sizin istediğiniz gibi bir Atatürkçü değil!
Değilse değil. Benim cumhurbaşkanım. Elma ile armut birbirine karıştırılmaz ki. Ben Emine Erdoğan ile kaç kez birlikte oldum. Kaç kere vakfıma davet ettim.
Geldi mi?
Gelmedi. Ama Ak Parti iktidarının da lionsa hiç kötü davranışını görmedim. Zaten yaklaşımlarımız çok yakın birbirimize. Biz de sosyal demokrasi için çalışıyoruz, Ak Parti de. Muhteşem bir sosyal demokrasi getirdi Türkiye’ye.
Ak Parti?
Aa tabii canım. Ben oy vermem ayrı. Dedem CHP milletvekiliydi. Bizim evde ha bire Cumhuriyet Halk Partisi konuşulurdu. Birilerinin de muhalefet olması lazım zaten.
KARADAYI’YA ÖDÜL VERDİM
Bugün, 28 Şubat’taki dolaylı desteğinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben genel yönetmen olarak Karadayı’ya da ödül verdim. Karadayıların eşyaları aransa bulunur benim ödülüm. Ve o zaman bir genel yönetmen dedi ki “Oya Hanım neden askerlere bu kadar çok önem veriyorsunuz?” Ay dedim Taylan Bey Türkiye’yi onlar savunuyor dedim. Başımızda genelkurmay başkanı adam, en üst seviyede. Ordumuzu yöneten insanı yüceltiyorum dedim. “Olsun Oya Hanım, demokratik ve laik bir ülkede askerler bu kadar ortaya çıkarılmamalı” dedi. Ben yine de verdim o ödülü.
Bugün darbeden yargılanıyor adam.
Sorma!
Peki ne hissediyorsunuz?
Ben inanmıyorum, yapmadılar darbeyi. Düşünmüş olabilirler belki. Bakın o kadar önemli ki çocukluk. Devamlı sen askersin, Türkiye’yi savunacaksın. Atatürk ilkelerini sen koruyacaksın diye bozuk bir plak gibi beyin yıkanırsa... Benim eşim hep söylerdi, (hz) Muhammed dünyanın en büyük insanı. Çünkü beş vakit namazla insanların beynini yıkamanın muhteşem bir metodunu keşfetmiş diye. Beş vakit ezan aynı şeyi söylüyor.
Bu sizi rahatsız ediyor mu?
Ben çok severim ezanı. Hiç rahatsız etmez. Karadayı’ya veya Çevik Bir’e bir zamanlar ödül verilmiş olmasını lionsların Türk ordusuna olan hürmeti olarak düşünün. Bakın lionsun bir sloganı var: “Özgürlük, anlayış ulusumuzun güvenliğidir”. Kavramlara bak. Ordu güvenliği sağlar.
DAHA ÖNCE KARŞIYIZ DİYE İLAN VERDİK AMA BAŞÖRTÜLÜLER ÜNİVERSİTEYE GİREBİLİR
Evet. LİONS’un açılımı, Liberty İntelligence Our Nation’s Safety. Bu yüzden de 2008’de Türk Lionsları Hürriyet’e bir ilan verdiler.
Cumhuriyet bayramı nedeniyle mi?
Hayır. Bir siyasal simge olarak algıladığınız türbanın üniversiteye serbestçe girmesini sağlamaya yönelik çabaları üzüntüyle izlediğinizi bildirmek için.
Bugün aynı noktada değiliz, tabii ki yumuşadık. Türban da siyasal bir simge yalnız. Eğer bıraksaydık, üstesine gitmeseydik bu kadar çok yasaklamasaydık böyle olmazdı zaten. Ama çok fazla arttı. Biraz evvel Timur’un (Erk) ben kapıdan girer girmez bana sizin için “Zaman Gazetesi’nden ama başı açık” ifadesi oldu ya hiç sevmiyorum o ifadeleri. Bu önyargılar çok kötü.
Yani başörtülülere üniversite özgürlüğü verecek kadar anlayışlı mısınız artık?
Onlar da girsinler tabii üniversiteye. Kısıtlamamak lazım. Biz yedi bin lionsuz. Her ağız, her gönül, her beyin aynı gelişmişlikte değil. Kemal Alemdaroğlu benim en yakın sınıf arkadaşımla evli. Benim oğlum ona faşist Kemal diye isim takmıştı. Bana sorsan çok duygulu, şefkatli bir adamdır. İnsanların sosyal hayattaki davranışlarıyla bireysel davranışları çok farklı.
O günlerde darbe hazırlığı yapılıyormuş Ak Parti’yi indirmek için. Siz de değirmene su taşımış oldunuz mu o ilanlarla, ödüllerle?
Biz bunu yaparken sizin dediğiniz kadar ileriyi düşünmemişizdir. Darbeyi yapanı destekleyelim, biz de darbenin parçası olalım diye düşünecek kadar politik bir davranış olarak nitelendiremem bunları. Özgürlük ve laiklik kavramının bozulacağından korkmuşuzdur. Ak Parti gelecek, İran gibi olacağız. Kafamızı kapattıracak. Müthiş bir korkuydu o sıralar. Şimdi artık böyle bir korku ben hissetmiyorum.
Ne kadar cahilmişiz diyor musunuz?
Yanlış düşünmüşüz. Gayet tabii.
Lionslar Cumhuriyet mitinglerine katıldılar mı?
Katıldılar. Ama lionslar olarak bayrak açıp değil de, bireysel olarak. Benim o sırada katılacak durumum yoktu. Eşim ameliyatlıydı. Bakın, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğini kurduk 89’da. İstesem ben de Türkan Saylan kadar yanında yürürdüm.
Niye yürümediniz?
Çünkü ben bu kadar atipik şeylerden hoşlanmıyorum. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Türkiye’nin bir sorununu çözüyor. Bana bu yetmiyor. Ben dünya insanıyla birleşmek ve Türkiye’yi de dünyaya taşımak istiyorum.
Amerika’daki lionsların başı kapalılar üniversitelere girmesin diye ilan verdiğini düşünebilir misiniz?
Hayır. Düşünemem.
O zaman Türk lionsları onlardan geri midir?
Geri değil de, Türkiye’nin icapları Amerika’dan farklı. Türk toplumu geçmişte şeriatla yönetilmiş. Bir çırpıda demokratik kurallara geçebilmesi kolay değil. Dolayısıyla bir şeylerin daha vurgulanması gerekiyor.
İlanın parasını kim verdi?
Federasyondan verilmiştir.
Onlar nereden alıyorlar parayı?
Aidatlardan.
Yıllık ödenen 350 liralardan mı?
Evet, çok fazla bir şey vermiyoruz. Ama yedi bin kişininki birikince ona göre bir bütçesi oluyor tabii.
Üye sayınız 80’li yıllarda 12 binmiş. Şimdi 7 bine inmiş. Seçkinciliğiniz yüzünden mi taraftar kaybettiniz?
Bu seçmecilikten bir, ikincisi de Atatürkçü olacak gibi gözükenlerin içinde de lionsa girmek istemeyenler var. Biz birazcık daha bu hudutları, kuralları gevşetsek belki daha çok üyemiz olur.
Ama istemiyorsunuz. Az olalım, öz olalım diyorsunuz.
E işte birbirimizle olalım, birbirine benzeyenler birlikte olsun diyoruz. Beni korkutan dinle yönetilen bir devlet nizamı. Bakın kıyafeti serbest bıraktılar. Buna şiddetle karşıyım. Yavaş yavaş çocukların örtülü kafalarıyla okula gitmesinden kokruyorum.
BAŞÖRTÜLÜ MİLLETVEKİLİ OLUR, ŞERİAT YASASI ÇIKARMASIN YETER Kİ
Başörtülülerin milletvekilliğine nasıl bakarsınız?
Kendini öyle rahat hissediyorsa milletvekili de olabilir. Ama çocukluktan itibaren kapanmaya kesin karşıyım. Bırakın çocukları yukarıya doğru kendi kendilerine gelsinler. Eğer o örtüyü kendileri seçecekse başlarına, o zaman koysunlar, milletvekili de olsunlar. Bana ne. Yeter ki laiklikten sapacak kanunları getirmekte etkin rol oynamasınlar. Siz çocukluktan itibaren buna meyil açarsanız farklı bir yapıya gideriz. Siz de böyle gezemezsiniz. Şeriatla yönetilen bir ülkede yaşamak istemem.
Lionsluk masonluğa atılan ilk adım mıdır?
Yok. Masonluk daha felsefi bir gelişme. Lions ise ruhsal gelişmesini tamamlamış insanın toplumsal davranışı.
İnsanlar önce masonlukta ruhsal gelişmesini tamamlasın sonra mı lions olsun?
Böyle bir kural yok. Ama daha kolay olur. Çünkü insanın vericiliği geç gelişiyor.
Yeter ki gönüllü hizmet etmeye hazır bir insan olsun.
İlhami Soysal, 86’da verdiği bir röportajda Lions kulüplerin masonluğun bir nevi anaokulu olduğunu söylüyor. Tamamen lionsların masonluk ilkelerine göre çalıştığını, tören, sembol ve renklerini de masonlardan aldıklarını...
Katiyen aynı kanıda değilim. Belki şekilsel bazı simgeler ve ritüeller olabilir. Ama onlar beni çok da fazla ilgilendirmiyorı. Zaman içerisinde iki taraf da birbirinden etkilenmiş belki.
Başta Fahrettin Gökay olmak üzere kurucuların tamamı mason.
Evet o sırada öyle. Demek ki öyle bir rüzgar vardı.
Ayrıca ilk Amerikalı kurucular da mason.
Olabilir. Lionsta aksiyon vardır her zaman. Muhakkak bir hizmet vardır. Öyle lions olmak için lions olunmaz.
Bir site var; masonlar.org diye. Özel olarak lionsları tanıtıyor ve övüyor.Diyor ki, bir lionsun en önemli görevi, çevresinden yararlanmaktır. Çevresine yarar sağlamalı demiyor.
Çevresinden yararlanmayı yanlış ifade etmişler. Çevresinin imkanlarını alıp topluma akıtılması için kanal olmaktır lionsluk. Lionslar şuradaki birikmiş bir şeyi alıp, açıp, deşip, bulup topluma akıtırlar.
Sizler Amerika’daki genel merkeze hesaplarınızı sunmak zorunda mısınız?
Hayır. Böyle bir zorunluluğumuz yok. Proje bazında oradan buraya bağış getirtebiliyoruz. Onun için benim oraya gitmemin faydası olabilir. Bağış türlerine bakarım. Bakın burada lions göz bankasını öyle kurduk. Bayrampaşa Hastanesini öyle kurduk. Katarakt Hastanesini Eskişehir’de öyle kurduk. Daha yeni 75 bin dolar geldi. Bayrampaşa’ya bir alet alındı. Depremde çok büyük yardım yaptılar. 1 milyon dolar anında geldi. (not: Oya Hanım’dan önce konuştuğum Hamza Kurtay 2,5 milyon dolar geldiğini belirtmişti. )
Ne şekilde dağıttınız onu?
Önce büyük çadırkentler kuruldu. Temel ihtiyaçların giderilmesi için. Sonra Adapazarı’nda okul kampüsünde bir talebe yurdu yapıldı. Üsküdar’da bir ilköğretim okulu yapıldı. Avcılarda da bir çocuk yuvası yapıldı.
ATATÜRK’Ü PUT HALİNE GETİRDİK
İsrail Filistin çatışmasına dair Lionsların bir görüşü var mı?
Hayır. Hiçbir şekilde yok. Ama şimdi ben direktör olunca Müslüman olduğum için acaba diyorum Irak’ta bir Lions kulubü kurmak için beni görevlendirirler mi?
Irakta mı? Filistin’de mi?
Irak’ta. Filistin’de özgürlük yok. Somali’de var. Geçen Sudan konsolosu geldi bizim Altı Nokta’ya. Afrika’da çok yayıyorlar Lions kulüplerini.
Farkına varmadan bir şeylere alet oluyor muyuz gibi bir duygunuz oldu mu?
Ben hiç bu hissi duymadım. Çünkü kullanılmayı hiç sevmem. Bilakis Lionsu ben kullandım. Ne yaparak? Projeler yaparak, 5 milyon dolar geldi Türkiye’ye yapılan projelerle. Mesela oralarda çok çalıştım. Sonra Türk kadının gücünü Avrupa’da çok ispatladım. Ben Almanya’ya gittim evlendiğimde. O Türk işçilerinin ne kadar küçümsendiğini gördüm. Benim nasıl Almanca öğrendiğime şaşırdılar. Üç ayda Almanca öğrendim ki onları alt edebileyim. Ben onların nasıl insan ezdiğini gördüm. Onun için şimdi ben Hamburg’da Almanların önünde başım açık en önde yürüyeceğim Türk kadını olarak. Ki görsün o küçümsediği, iteleyip kakaladığı Türk insanını. Ben Türk insanının gücüne,Türkiye’nin zenginliklerine inanıyorum. Ve Lions bana bunları satabilme imkanı veriyor. Lions benim neyimi kullanacak ki, Türkiye’nin nesini kullanacak ki?
Bundan sonraki dönem için nasıl bir açılım gerekir Lionslara?
Biraz ritüellerden vazgeçmeli. Ritüeller çok sıkı. Sıkıyor insanları. Çok kuralcılık olmamalı.
İnsanları sıkıştırmamalı. Bir de daha az seçici olmak ve insanlara fırsatlar vermek lazım. Lionslar elitist görüntülerine rağmen hizmet götürdükleri mahallelerde hiçbir zaman ayrım yapmazlar. Ben uzlaşmadan, insanların birbiri ile kucaklaşmasından yanayım.
Atatürkçülük toplumsal uzlaşmaya yeter mi 2013 Türkiyesinde?
Hayır yetmez. Ama Atatürk’ün getirmiş olduğu laik ve demokratik ilkeler yeter. Ben sosyal demokrasi istiyorum. Atatürk olmasaydı sen böyle başın açık gezemezdin. Ama tabii simgeleştirmemek lazım. Puta tapmak gibi bir şey. Söylüyorum bunu hep.
Yapmayın diyorum. Adamı biz bu hale getirdik, her yere heykel dike dike. Biz kendimiz Atatürk olmalıyız. İçselleştirmek lazım, putlaştırmak değil.