11-10-2012 15:41

Muhafazakarlar neyi muhafaza edecek?

Siyasal anlamda ister elitist sağ muhafazakarlık, ister toplumla barışık muhafazakar kadrolar olsun her iki muhafazakar renk de ilerlemeci, kalkınmacı, modernleştirici ve seküler karakterlerde buluşurlar. Özellikle sekülerleşme konusunda pratikte uygulama farklılıkları olsa da toplumun modernleştirilmesi ve kalkınmacı siyaset konusunda sol-Kemalist siyasetten çok daha başarılı oldukları kesindir.

Muhafazakarlar neyi muhafaza edecek?

Muhafazakarlar neyi muhafaza edecek?

Akif Emre / Yeni Şafak

Elitist bir baskı aracı olarak sık sık gündeme getirilen bir problemin ifadesi olan 'muhafazakarlaşıyor muyuz?' sorusundaki 'muhafazakarlık' son derece muğlak ve bir o kadar da farklı anlamlar giydirilen bir kavram. Muhafazakarlık ve muhafazakarlaşmaktan ne anlaşılması gerektiğine dair sadece itham edicilerin değil bizzat kendini muhafazakar addedenlerin de bir fikir birliği ve ortak anlayış içerisinde oldukları söylenemez.

Bu durumda peşinen belirtmekte yarar var; Türkiye'de siyasal anlamda muhafazakarlık, elitist ve sağcı bir karaktere sahiptir. Hatta Türk siyasetinin muhafazakar kesimleri ile bunlara oy veren kitlelerin muhafazakarlık anlayışları, buna yükledikleri anlam çerçevesi apayrı dünyaları işaret eder. Muhafazakar kitlelerin muhafaza etmek istedikleri değerlerle muhafazakar siyasetçilerin değerleri bu kadar farklılaşırken muhafazakar partiler, Kemalist sol partilerden sadece ton farkı ile ayrılır. Sağ elitist karakterli muhafazakar siyaset, çoğunlukla kendini muhafazakarlık tanımlamasıyla ifade edebilen kesimlere karşı gerçek anlamda bir siyasal yabancılaşmayı temsil eder.

Sağ muhafazakarlığın popülist kaygılarla halka taviz vermek zorunda kaldığı ne kadar doğru ise sağ siyasetin modernleşme projelerinin de halkı, muhafaza etmeye çalıştıklarının içini boşaltarak Batıcı hayat tarzına yaklaştırdığı da başka bir gerçek. Siyasal muhafazakarlığın elitist karakteri Özal döneminde bile baskındı; Özal'dan itibaren gittikçe tonu koyulaşan bir muhafazakar ağırlık kendini hissettirecektir. Özal sağ elitist merkezi, muhafazakar değerlere olmasa bile kitlelere yaklaştırırken ciddi oranda muhafazakar kitleleri dönüştürecek bir kanalı açacaktır. AKP ile gelinen süreç ise büyük muhafazakar kitlelerin elitist karakteri değişen merkeze yaklaştırıldığı bir özellik sergiler. Merkez, bir bakıma toplumsal kitlelerle barıştırılarak kendini yenilerken, yeni elitlerini oluşturmaya başlayacak; buna karşılık toplumun muhafaza etmeye değer saydığı özellikler de mahiyet değiştirerek önemli ölçüde seküler içerik kazanmaya başlayacaktır.

Siyasal anlamda sağ muhafazakar elitizmin gerçekleştiremediği ya da uzak durduğu merkezle bütünleşme mümkün hale gelecek, yeni bir merkez elit oluşacak; ancak muhafazakarlık da 'konservatizm'e dönüşecektir.

Mahalle baskısının aracı olarak kullanılan muhafazakarlaşma korkusunun öznesi olarak muhafazakarlık neye tekabül ediyor Türkiye'de? Bunun Batı'daki sınıf temelli muhafazakar değer ve reflekslerden ayrışan önemli yanı, bir kere sisteme karşı toplumun hem kendini hem de değerlerini korumaya yönelik bir tanımlama ve tepki olduğudur. Bu toplumun sosyal ve kültürel anlamda korumaya çalıştığı değerlere illa ki bir referans sistemi aranacaksa bu da dini temellidir. Nasıl ki, sistem açıktan dine cephe almak yerine dini değerlere irtica, gericilik gibi tanımlamalar getirerek mücadele etmişse, halk da dini değer ve ölçülerini açıktan savunma riskine karşı muhafazakarlık tanımına sığınmıştır.

Muhafaza edilmek istenen değerler, muhafazakarlık zırhına bürünürken bunun siyasal temsiliyeti her zaman sorunlu olmuş; bu sorunlu ilişki biçimi hem siyasal dönüşümü hem de toplumsal planda gelen modernleşmeyle birlikte muhafazakarlığın içerden dönüşümünü sağlamıştır.

Siyasal anlamda ister elitist sağ muhafazakarlık, ister toplumla barışık muhafazakar kadrolar olsun her iki muhafazakar renk de ilerlemeci, kalkınmacı, modernleştirici ve seküler karakterlerde buluşurlar. Özellikle sekülerleşme konusunda pratikte uygulama farklılıkları olsa da toplumun modernleştirilmesi ve kalkınmacı siyaset konusunda sol-Kemalist siyasetten çok daha başarılı oldukları kesindir.

Siyasal muhafazakarlığın toplumsal muhafazakarlıkla buluştuğu şu tarihsel aşamada görünen o ki toplumun geniş katmanları kalkınmacı-modernist politikalara paralel olarak sisteme dahil edilmiş, merkez bu sayede tahkim edilirken toplumun sisteme karşı adeta direnerek gizli gizli muhafaza etmeye çalıştığı değerleri de değişmiş, içeriği adeta boşaltılan bir görünürlük kazanmıştır.

Merkezin elitist ve de jakoben laikliği seküler çehresiyle daha çok toplumsallaşarak, muhafazakarlığın kılcal damarlarına nüfuz ederken, mütekebbir Batıcı kesimler de görece muhafazakar biçimciliğe yaklaşmıştır. Bir yönüyle toplumsal olarak yeni muhafazakarlık zemininde ortak zemin oluşsa da muhafaza edilecek şeyin en olduğu veya muhafaza etmeye değecek şeylerin ne olduğu sorusuna yeniden cevap aramak gerektiği de aşikar.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !