Mursi’nin idamı, Ümmet’in strateji yoksunluğundandır
Darbeci Sisi’yi ordunun başına atayan Mursi idi. Mursi, görebildiği “en uygun kişi”yi atamıştı. Çünkü başka adam yoktu. İhvan’ın ordu içinde yükselmiş hiçbir mensubu bulunmuyordu. İşte o “en uygun” kişi, Mursi’ye darbe yapıp idama mahkûm ettirdi.
Mısır’ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Mısır’ın yeni firavunu Abdulfettah el-Sisi’nin sözde mahkemesi tarafından idam cezasına çarptırıldı.
Cuntacı Sisi’yi kimlerin desteklediğini biliyorsunuz. Dünyaya “demokrasi nizamı” verme iddiasındaki “büyük emperyal güç” ABD ve etrafında toplanan diğer Avrupa emperyalleri...
İslam coğrafyasının tam ortasına hançer gibi saplanmış “Siyonist/Yahudi terör üssü” İsrail...
Kendini “İslami devlet” olarak tanımlayan Suudi Arabistan krallığı ve körfez krallıkları...
Dikkat ederseniz, Mısır’da İhvan-ı Müslimin iktidarına karşı kurulan ittifakın içinde herkes var. “Siyonist” var.
“Demokrat” var.
Sözde “İslamcı” var.
Bu üç güruh, tüm İslam coğrafyasında “İslamcı siyasetin rolmodeli” olmuş“İhvan-ı Müslimin” iktidarını boğmak için el ele verip, darbe yaptırdılar.
Şimdi Sisi, “iktidar koltuğu” karşılığında, “ağababalarının verdiği görev”i ifa ediyor.
Sisi’ye verilen görev; Mısır’da “İslami hareket”i yok etmek.
Bunun ana ekseninde, hemen hemen tüm İslami hareketlere “örneklik”etmiş, “esin kaynağı” olmuş olan İhvan-ı Müslimin var. “Tarihten ders alma basireti”nden yoksun başka İslami gruplar da buna yardım ediyorlar. İşte, İhvan-ı Müslimin yasadışı ilan edildi, hemen hemen tüm yöneticileri ve etkin kadrosu hapiste. Tümüyle yok edilmeye çalışılıyor.
Binlerce uzun süreli hapis cezaları, yüzlerce idam var.
Mursi’nin idam cezası alması, aslında Ümmet-i Muhammed’in “strateji yoksunu” olduğunu, “Ümmete önderlik edenler”in bu konumlarını haketmediklerini, hatta zarar verdiklerini göstermesi bakımından tarihi, ama “acı bir ders.”
Bu yüzden “Mursi’nin idamı, Ümmet’in strateji yoksunluğundandır” diyorum.
Net olarak söyleyeyim: Biz müslümanlar, iktidara hiç hazır değildik, hiçbir zaman hazırlanmadık, hâlâ hazır değiliz ve yine de hazırlanmıyoruz!
Bunu hem “İslami iktidar” bağlamında, hem “geçiş iktidarı” bağlamında, hem de mevcut sistem içinde “iktidar makamlarını kullanma” bağlamında söylüyorum.
Hazır değildik, hazırlanmadık, hazır değiliz ve hâlâ da hazırlanmıyoruz. Akışına bırakmış gidiyoruz.
İhvan-ı Müslimin’in kurucusu Şehid Hasan el-Benna, şahsen hayranlık duyduğum bir şahsiyet.
“Ortadoğu’da İslamcı Siyasetin Rolmodeli: İhvan-ı Müslimin” adlı kitabı hazırlarken onu daha iyi tanıdım.
Ancak şu da bir gerçek: Şehid Hasan el-Benna’nın belki de tek hatası, İhvan-ı Müslimin mensuplarının devlet makamlarında yer almalarına karşı çıkmasıydı.O günün şartları içinde buna neden gerek duyduğunu bilemem; ama“kontrollü, plânlı ve sistematik biçimde, kadrolaşmak kapsamında Mısır bürokrasisine girilmesi de hareketin stratejilerinden olmalı”ydı.
Çünkü gerektiğinde, hareketin ana çatısı için “koruyucu kalkanlar”ın hazırlanması lazımdı.
Darbeci Sisi’yi ordunun başına atayan Mursi idi. Mursi, görebildiği “en uygun kişi”yi atamıştı. Çünkü başka adam yoktu. İhvan’ın ordu içinde yükselmiş hiçbir mensubu bulunmuyordu. İşte o “en uygun” kişi, Mursi’ye darbe yapıp idama mahkûm ettirdi.
Ümmet-i Muhammed iktidar olmak için gereğince hazırlanmıyor. Mesela, iktidar olduğumuzda işleyişi sürdürecek kadrodan yoksunuz; kadro yetiştirmiyoruz. “İslami bir devlet” kurulsa, bunu hangi mevzuatla, hangi yetişmiş kadroyla yürüteceğiz? İslami manada yetişmiş kadro da, İslami mevzuat da yok elimizde.
Mücadele ettiğimiz rejime/sisteme karşı savunmasızız. Taarruzlara karşı rejim/sistem içinde harekete kalkanlık edecek adamlarımız olmalı, değil mi?
Mısır’da yaşanan dram, İhvan’ın, sistem içinde adamlarının olmayışından.Halkın oyuyla iktidara geldiler, ama iktidarı sürdürmek ve işleyişi yürütmek için, karşı çıktıkları rejimin, devirdikleri iktidarın kadrosuna teslim oldular.
Nasıl ki Hudeybiye, Bedir’in izzetini düşüren bir strateji değildiyse; ana yapıyı korumak ve tümden silinmemek için, “stratejik geri adımlar” atmak da zillet değildir. Güce karşı “güç dengesi”ni sağlamak için “stratejik hamleler”yapılmalıydı.
Faruk Köse/Yeni Akit
-
FARUK AKDAĞ 26-05-2015 17:51
Faruk köse ye diyeceğim şu.... Konuyla ilgili hak, Adalet ve nebevi metot ekseninde Üstat Mehmet Pamak 'ın yazısını tefekkür ede ede okumasıdır...Rabbimiz basiretsizlere basiret,fehm etmeyenlere idrak, anlayamayanlara da Kur'an'ı hakkıyla anlamayı nasip etsin...
-
servet 25-05-2015 12:30
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Yeni Akit yazarının kendince yaptığı analizine bütün Müslümanları da katarak bir sonuç çıkarma telaşındadır. Arkasından da bir suçlama, ve rahatlama psikolojisini ortaya koymaktadır. Eğer meselelere Allahın çizdi hudutları tahrip ederek bir sonuç almak istiyorsan alırsın, alınanlarda olanlarda bundan farklı değildir. Şunu bir kere bilmemiz gerekmektedir ki İslam bir ideoloji değildir. İdeolojiler insan ürünü olup her zaman değişkenliği olan, düşünce, sistem vs.dir. Beşeri sistemler tepeden inme, kandırmaca, adam satın almadır. İşte bu tiniyetle, İslami düşüncede olan insanları da kendi argümanları içerisinde değerlendirerek sonuca varmak ister, ağırlıklı olarak ta bunu başarmıştır. Hiç unutmadıkları, her zaman kontrol altında tutukları Müslümanların, karşılarında kuvvetli bir güç olarak görmek istemediklerinden, onları dünyevi birtakım avutmalarla bir süreliğine de olsa tutabilmişlerdir. Şunu iyi bilelim ki eğer söyleminiz eğer islam’sa onun gelme usulün de Rab belirlemiştir. Öyle sizin kafadan attığınız yorumlarla değil. Eğer bir toplum İslam’i düşünce ve olgunluğa erişmişse, Allah’ın takdiri neticesinde o, millet devlete kavuşturulur. Veya da devlet’i bahşetmez. Sünettullah ne ise o olur. Siz İslami bir Sistemi getirmek için, Allah’ın takdirini almışsanız onun önünde kimse duramaz. İslam, parçacı bir sistem ki, küfrün vermiş olduğu fırsatlar yamama görevi yapsın. Onların argümanlarıyla hareket edeceksiniz, onun üzerinde İslami motifleri serperek, islam’ı getireceğiz derseniz, hem kendinizi, hem insanların akılını vahy dışı düşünmeye sevk edersiniz. Müslümanların vahyi dışı denemeleri daha ders vermedim ! Cezair, Afaganistan Sudan, Tunus Suriye ve Mısır, vs. Netiçe ortada Peygamberin uygulamaları model olması gerekirken, emperyalistlerin, müsaade ettiği modern hurafelere (demokrasi vs ) neticemi alacaksınız! onların vermiş olduğu müsaade islam’ getirmez, onların ki sinsi bir oyundan başka bir şey değildir. Artık Müslümanlar Rabani bir yol izlemeli, Tağutlar kendi bindiği dalları kestirmezler. Eğer onların müsaade ettiklerişekilde, iktidara gelinirse alacaklarını geciktirmeden alırlar. Verdikleri zarar oı kişilerle kalmadığı gibi, bütün ümmete de zarar verirler. Birikmiş olan enerjiyi de tükettirirler. Hasan El Benna ne de güzel yapmış, Seyyid kutup nede güzel yapmış, peşinden gidenler daha da geliştirerek. Tağutların karşısında aşılamayacak bir güç oluşturmalı. Sünnetullah’ta işte o zaman devreye girer, hayrlı oluşumlar meydana gelir. Mazulm olan Mursi ve ekibi bu badireden kurtulur, peşinden büyük muhasebe yapılır. İçerde ve dışarıda kardeşleşecek, cemaat olunur.Ondan sonra devlete giden yollar açılır. O zamanda kimse mani olamaz o kıyama. Mısırın içinde bir kardeşlik tesis edilmeden asla bu iş olmaz. Siz A, partisine, diğer insanlar b , ve c partilerinde yer alır. Sorarım size Bu ümmet’te, nasıl vahdet’i sağlayacaksınız. İşte küfrün Müslümanları bölmesi, oyunları hep böyledir. Müslümanlar yaptıklarını yeniden gözden geçirmeli, Rasulun metodunu öncelemelidirler. İslam’ı Allah’ın emrettiği yönde anlayan ve amel edenlere ne mutlu. POLAT