19-10-2010 20:49

Özgür-Der: Yasakçılarla uzlaşma arayışı abesle iştigal

Özgür-Der: “Bu saatten sonra hiçbir güç ve hiçbir yasa; başörtüsünün hiçbir şart ileri sürülmeksizin her zaman ve zeminde serbest olması gerektiği talebinden Müslümanları geri döndüremez.”

Özgür-Der: Yasakçılarla uzlaşma arayışı abesle iştigal

Başörtüsüne çözüm tartışmaları hakkında bir açıklama yapan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, başörtüsü yasağının kaldırılmasında Meclisteki diğer partilerle konuyu müzakere süreci başlatmaya hazırlanan AK Parti'nin çabalarının beyhude bir uğraş olduğunu belirtti. CHP'nin konuyla ilgili tavrında samimiyet aramanın yanlışlığına dikkat çeken Kaya, CHP gibi MHP'nin de üniversitede başörtüsüne özgürlük karşılığında geniş bir alanda yasak talep ettiklerini ifade etti.

Allah'ın emrini yerine getirdikleri için örtünen hanımlara "üniversitede evet ama ilköğretimde ve lisede hayır" diyenler; ideolojik tarafsızlık bahanesiyle kamu personeline başörtüsüzlüğü dayatanların tutarsızlıklarıyla uğraşmak zorunda olmadığımızı söyleyen Rıdvan Kaya, devletin tanrı olmadığını; vatandaşlarının inançlarını, özgürlüklerini yok sayarak düzenleme yapma hakkına asla sahip olamayacağını belirtti. Bu bağlamda kimsenin birtakım haklar karşılığında kimliğimizden, taleplerimizden ve en temel haklarımızdan feragat etmemizi beklememesi gerektiğini ifade eden Allah'ın emri burada geçerlidir, şurada geçersizdir şeklindeki bir dayatmayı şirk olarak gördüklerinin altını çizdi.

"İlla Yasa Çıkartacaksanız Ceza Yasası Çıkartın!"

Açıklamada Kaya, başörtüsüne serbestlik getirme adına gereksiz ve riskli alanlara girmeme konusunda da Hükümeti uyardı. Başörtüsünü yasaklayan herhangi bir yasanın olmadığını belirten Kaya, illa da kanun çıkarmak gerekiyorsa, "başörtüsünün serbest olduğunu nasıl yazılı hale getirelim" uğraşısı yerine, vatandaşları inançlarından, kimliklerinden ötürü aşağılayan, ayrımcılığa uğratan, keyfi yasaklar ihdas eden kamu görevlilerinin ağır bir cezaya çarptırılmalarını içeren yeni bir ceza yasasının hazırlanmasının daha uygun ve işlevsel olacağını hatırlattı.

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:

BAŞÖRTÜSÜ SORUNUNA YASAKÇI KAFALARLA UZLAŞARAK ÇÖZÜM ARAMAK ABESLE İŞTİGALDİR!

Başörtüsü tartışmaları yasakçı zihniyetin pejmürdeliğini sergiliyor. Yaşanan bunca gelişmeye rağmen bazı üniversitelerde hala işgüzar yöneticiler inatla yasağı sürdürme çabasında. Aynı şekilde medyada kimi arkaik Kemalist inkılap muhafızlarının bu zulmü, saçmalığı çaresizce savunma gayretleri ibretlik manzaralar sunmakta. Şüphesiz bu tür Don Kişotvari tutumların artık sahiplerini rezil etmekten başka hiçbir sonuç doğurmayacağı ortada. Yasak bataklığında çırpındıkça daha bir acınılası hale düşmeleri kaçınılmaz.

Tam bu aşamada başörtüsü yasağına yasal çözüm arayışları giderek daha fazla gündemleşmekte. Bu çerçevede AK Parti hükümeti de kamuoyunda bu yönde oluşan beklentileri karşılamak üzere Meclisteki diğer partilerle konuyu müzakere süreci başlatmaya hazırlanıyor. Biz bu girişimi bütünüyle gereksiz ve beyhude bir uğraş olarak görüyor ve AK Parti'yi bu anlamsız ve de riskli çabalardan uzak durmaya çağırıyoruz. 

Başörtüsü yasağı konusunda CHP'nin hiçbir biçimde tutarlı bir tavır ortaya koyamayacağı ve özgürlükten yana bir düzenlemeye onay vermeyeceği açıktır. Seçim meydanlarında halka şirin gözükmek gayretiyle olumlu bir söylem geliştirme sinyalleri aldatıcı olmamalıdır. Ardı ardına sergilenen çelişkili adımlar, zikzaklar gerçeği net biçimde belirginleştirmiştir: Resmi ideolojinin baskıcı, dayatmacı bir tarzda savunulması ile özdeşleşmiş CHP asla özgürlükten yana tavır geliştiremez!

Yine güya çözüm yanlısı görünen MHP'nin tavrı da Genel Başkan ve yöneticilerinin ağzından net biçimde ifade edilmiştir. MHP üniversitede başörtüsüne özgürlük tanımaya karşılık olarak eğitimden çalışma hayatına kadar geniş bir alanda başörtüsünün yasaklanmasını talep etmektedir.

Sonuç itibariyle bu iki parti, uzlaşarak başörtüsü yasağına çözüm adı altına aslında başörtüsüne yeni yasak duvarları örme çabasındadırlar. Üniversitelerde zaten hukuki bir mesnede dayanmayan, ahlaksız, çirkin dayatmanın sona erdirilmesine rıza gösterme adı altında ilköğretimde, lisede, kamu personeli olarak çalışma hayatında başörtülülerin maruz kaldığı zulmü muhkemleştirmeye çalışmaktadırlar. Oysa herkes şunu net olarak bilmelidir: Bu saatten sonra hiçbir güç ve hiçbir yasa; başörtüsünün hiçbir şart ileri sürülmeksizin her zaman ve zeminde serbest olması gerektiği talebinden Müslümanları geri döndüremez.

Allah'ın emrini yerine getirdikleri için örtünen hanımlara "üniversitede evet ama ilköğretimde ve lisede hayır" diyenler; ideolojik tarafsızlık bahanesiyle kamu personeline başörtüsüzlüğü dayatanların tutarsızlıklarıyla, vehimleriyle uğraşmak zorunda değiliz. Devlet tanrı değildir; vatandaşlarının inançlarını, özgürlüklerini yok sayarak düzenleme yapma hakkına asla sahip olamaz. Müslümanız, hayatımızı bölmüyoruz! Allah'ın emri burada geçerlidir, şurada geçersizdir şeklindeki bir dayatmayı şirk olarak görüyor ve reddediyoruz. Kimse bizlerden lütuf babından birtakım haklar karşılığında kimliğimizden, taleplerimizden ve en temel haklarımızdan feragat etmemizi beklememeli, bu saçmalığı dayatmaya kalkışmamalıdır.

Başörtüsü Müslümanlar için bir inanç ilkesidir. İnanmayanlar da bunu temel bir insan hakkı olarak görmeli ve yasakçılığa, zorbalığa kılıf arama çabalarından uzak durmalıdırlar. Bir arada karşılıklı saygı temelinde yaşamak bunu gerektirir.

Bu kaygılarla başörtüsüne serbestlik getirme adına gereksiz ve riskli alanlara girmeme konusunda Hükümeti uyarıyoruz. Başörtüsünü temel bir hak olarak yasaklayan bir kanun zaten bulunmamaktadır. Dolayısıyla olmayan bir yasağı kaldırmaya çalışmak yerine Hükümet başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere kendisine bağlı tüm kamu yöneticilerine dayatmacılıktan uzak durma ve halkın inancına, tercihine saygı gösterme çağrısı yapmakla yetinmelidir. İnanıyoruz ki, kamu personeli işgüzarlıktan vazgeçtiğinde hiçbir alanda sorun yaşanmayacak, başörtülülerin maruz kaldıkları zulümler son bulacaktır. Bu arada illa da kanun çıkarmak gerekiyorsa da, "başörtüsünün serbest olduğunu nasıl yazılı hale getirelim" uğraşısı yerine, vatandaşları inançlarından, kimliklerinden ötürü aşağılayan, ayrımcılığa uğratan, zorlama yorumlarla keyfi yasaklar ihdas eden kamu görevlilerinin ağır bir cezaya çarptırılmalarını içeren yeni bir ceza yasasının hazırlanmasının daha uygun ve işlevsel olacağını hatırlatıyoruz."

(Kaynak: Haksöz Haber)

YORUMLAR
  • Ş. Hüseyinoğlu   19-10-2010 21:23

    AKP'nin 8 yıldır diline pelesenk ettiği uzlaşma söylemi aslında çözümsüzlüğün dili olmaktan başka bir anlam ifade etmiyor ve etmez. Sorunlar uzlaşma gibi pratikte bir karşılığı olmayan içi boş argümanların arkasına saklanarak değil, irade ortaya konularak çözülür ve AKP'de bu iradenin olmadığı bir kere daha ortaya çıkmış bulunmaktadır.