Roboskîliler devletten özür dilesin!
Yaklaşık bir yıl önce ulus devletin kutsalları listesinin ilk sıralarında yer alan sınırı “tanımayıp” geçerek, katık yoluna düştüler. 38 kişi beraberce bombalandılar, 34’ü yaşamlarını yitirdiler… Bundan sonra gelişen süreç öylesine tersine ki mevzunun başını kaçıranlar, Roboskîlilerin devlete nasıl bir kötülük ettiklerini anlamakta zorlandılar, zorlanıyorlar…
Köye yanlış bir zamanda gelen Kaymakam’ın asla tasvip edilmeyecek olan darp hadisesinden sonra köyde onlarca kişi için gözaltı dedikoduları yayıldı, insanlar köyden çıkamaz oldu. Köyden bazı gençler “kasten adam öldürmeye teşebbüs” suçlaması ile tutuklanıp aylarca hapsedildiler, intiharı düşünen oldu…
Medyaya konuşanlar açık/gizli şekilde tehdit edildiler; Ferhat Encu, Roboskî davasının peşini bırakmadığı için aynı sebeple altı kez gözaltına alındı, bunlardan beşi “yanlışlıkla” oldu. Yetmedi gazetecilerin yanında Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı tarafından “senin de zamanın gelecek” diye açıkça tehdit edildi…
Hükümet tarafından açıklanan “rekor tazminatı” almadıkları için nankör oldular; “tazminatsa tazminat” daha ne istedikleri anlaşılamadı bir türlü…
Bombalamada yaşamını yitirenler; İçişleri Bakanı tarafından “dolap beygiri”, “terör örgütü figüranı” ilan edildiler. Başbakan, doğru olmadığını bile bile “ellerinde mayın haritaları olduğu”nu iddia ederek onları “terörist” olarak simgeledi…
Devletin tepesindeki bu ağrı dağından yüksek kibir, köydeki komutana da sirayet etti ve katliam gününden beri göreve gitmeyen korucular çağrılarak "Diyelim ki ben yaptım, ne olacak? Siz devlete karşı ne yapabilirsiniz ki?” diye azarlandılar…
Roboskî’ye uğramayan adaleti Ankara’da bulacakları ümidiyle iki kere meclise çıktılar. Her iki seferinde de hükümetin grup başkan vekilleri tarafından azarlandılar…
Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin eleştirilmesine sebep oldular…
Bitmedi…
Geçtiğimiz günlerde; travmanın ağırlığını köyde yaşayan çocukların üzerinde biraz da olsa hafifletmek için yürütülen “Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi” projesi kapsamında kiralanan dükkan, Gülyazı Karakol Komutanı’nın dükkan sahibini telefonla arayarak tehdit etmesi üzerine sanatçılardan geri alındı… Komutan, dükkan sahibi için “iyi olmaz” demiş… Çocukluğunda (henüz mayın haritaları icat edilmediğinden olsa gerek) mayına basıp bir ayağını devlete kurban veren dükkan sahibi iki çocuk babası Kadir Encu, mecburen (üç aylığına tutulan) dükkanı vermekten vazgeçti…
Bitmedi…
Yukarıda zikredilen dükkan hadisesinin basına yansımasını sağlayan Veli Encu, yakın bir köyde vekil öğretmen olarak göreve başlamasından iki gün sonra görevden alındı… Kendisine iki ay önceden göreve başlayacağı söylenmiş, o da bir kısım hazırlıklar yapmış, hepsi boşa gitmiş oldu. Okul müdüründen ilçe milli eğitim müdürlüğüne kadar herkes “böyle gerekiyor” diye açıklıyor durumu; doğrusu yeterince açıklayıcı da oluyor…
Veli Encu haklı olarak “28 Aralık 2011 de yaşanan, hayatımızı alt üst eden ve bizleri büyük acı ve üzüntüler içinde bırakan, biri öz kardeşim, 11’i yakın akrabam olmak üzere 34 yakınımızı kaybettiğimiz bu katliamın açığa çıkarılması için verdiğimiz mücadelenin, yeni yerleştirildiğim okuldan uzaklaştırılmam da etkisi var mıdır?” diye soruyor ve ekliyor: “Roboskî katliamına karşı; kaymakamından, karakol ve tugay komutanına kadar sessiz olmamız isteniyor. Katliamın açığa çıkmaması için verilen tazminatı ve rüşvet olarak sunulan aylık bağlama gibi önerileri kabul etseydik, bugün bu yaşadığım durum ile karşı karşıya gelir miydim?”
Biter mi? Sanmam…
Misal; katliamın yıldönümüne yaklaştığımız şu günlerde Roboskî’nin çevre köylerinde yaşayanlara 28 Aralık günü düzenlenecek anmaya katılmamaları “telkin” edildiği iddia ediliyor; doğrusu yukarıda yazılanlara bakılırsa hiç de yabana atılır değil…
Uzatmayayım…
28 Aralık 2011’den, çocuklarının tepesine bomba yağdırıldığı o günden bu yana onlara yapılan muameleye bakılırsa sanki Roboskîliler köydeki karakolu basıp 34 askeri öldürmüşler…
Benim bir önerim var; Roboskîliler rahata ermek istiyorlarsa devletten özür dilesinler, resmî olmasına da gerek yok. Öldürülen 34 Roboskîliden her biri için de devlete 123.000 (yazıyla yüz yirmi üç bin) TL tazminat versinler; belki o zaman devlet Roboskî’nin yakasından düşer, ne dersiniz..?
(Reha Ruhavioğlu / Ufkumuz.com )