Sivas olayı aydınlatılamadı, sanıklar hala mağdur
20 yıl önce bugün düzenlenen Sivas Madımak Oteli saldırısı hakkında çeşitli iddialar ortaya atıldı fakat en ilginci ise Özel Harp`in planladığına dair olanı.
Türkiye'de son yıllarda aydınlatılamayan olayların başında 2 Temmuz 1993 günü Sivas Madımak Oteli'nin yakılması sonucu 35 kişinin ölmesi geliyor.
Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas'a giden çok sayıda yazar ve sanatçının kaldığı Madımak Oteli önünde özellikle Aziz Nesin'e yönelik protesto gösterisi düzenlendi. Aziz Nesin, o dönemde Hindistanlı yazar Selman Rüşdi'nin içerisinde Peygamber Efendimiz'in eşlerine hakaretlerin yer aldığı 'Şeytan Ayetleri' kitabını Aydınlık Gazetesi'nde tefrika ettirdiği için tepkileri üzerine çekmişti. Ülkenin her tarafında kendisine yönelik protestolar yapılıyordu. Sivas'a geleceğini duyan şehir halkı otel önünde toplanarak kendisini protesto etmişti.
Protestolar sırasında halkın arasındaki bazı provokatörler tarafında otelin yakıldığı ve içerde 33 kişinin öldüğü ifade ediliyor. Bu sırada dışarıda da iki gösterici hayatını kaybetti.
ÖZEL HARP DAİRESİ TERTİPLEDİ İDDİASI
Olaydan sonra çok çeşitli iddialar ortaya atıldı. En ilginci ise Özgür Gündem Gazetesi tarafından ortaya atılanıydı. Gazete, 2 Temmuz 2011 tarihli nüshasında Özel Harpçi Üsteğmen H. Ç.'nin itiraflarına yer vermişti. Olay tarihinde Erzincan'da görev yaptığını ifade eden H.Ç., Teoman Koman'ın kendilerine Sivas'a gitme emrini verdiğini söylüyor.
H.Ç.'nin konuyla ilgili itirafları şöyle:
"İki gün öncesinde ordaydık madımak otelinin olayları çıktığı dönemde. Bizi oradan iki otobüs aldı. İki grup halinde dağılım yapıldı. İlk etapta biz birinci tim şehir merkezinin dışında bırakıldı.
13 kişiydik herkes ikişerli gruplara ayrıldı. Bir kişi geride bırakıldı. Ve dağılım yapıldı 6 grup halinde dağılımımız yapıldı. Halkın arasında baya bir dolaşıldı Sivas otogarda kontroller yapıldı. Kervan denen bir bölge var otogarın üst tarafında özellikle İslamcıların bulunduğu bölge. Amaç insanları oraya adapte edebilmekti. Madımak otelinin çevresine o dönem Aziz Nesin askeriye hakkında çok yazılar yazmıştı ve bulunan insanlar da askeriye hakkında çok bilgi sahibi olan insanlardı ve ellerinde bulunan bazı belgeler olduğu söylendi. Bize belgelerin imha olması gerektiği söylendi. Üç yazar özel hedefti, başlarında da Aziz Nesin vardı. Duyum Jitem'den geldi.
Bizim bölgede yaptığımız en büyük olay insanların Madımak oteli önünde toplandığı zaman taşı atmamız ve geri çekilmemizdir.
Yanlış hatırlamıyorsam altılı gruba ayrıldığımız timde beşinci gruptaki bir arkadaş ilk başta bir mermi sıktı. Ve arkasından molotof kokteylleri daha sonra Madımak otelinin içerisine girmeye çalışan insanlar oldu.
Askeriye o konuda yetersiz kaldı ve olay beklenenin dışına çıktı.
Bir kişi yakalandı. O dava askeri mahkemeye getirildi. Erzincan ikinci ordu komutanlığına iki gün sonra da nasıl olduysa yangın çıktı dosyalar yandı. Basına sadece orduda yangın eğitimi verildiği yansıdı.
Madımak otellerinin yanmasından önceki sahneleri televizyonda görüyorsunuz silah çeken üç dört kişi var, hepsi farklı tarafa ateş ediyor, hiçbiri otele ateş etmiyor."
SANIK AVUKATI: MAHKEMENİN KARARI YANLIŞ
Sivas olaylarında 33 sanık idam cezasına mahkûm edilirken, 4 sanık 20'şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 27 sanık 7 yıl 6'şar ay, 2 sanık 5'er yıl ağır, 1 sanık ise 2 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Ankara 1 No'lu DGM'nin 26 Aralık 1994'te açıkladığı kararda, 'tahrik'ten 3 ila 20 yıl arasında hapis cezası alan mağdurlar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin bu kararı temyizde bozmasının ardından "Devletin anayasa ve temel nizamını bozma" gerekçesi ile yeniden yargılanmış ve 33 kişi idama, 4 kişi 20 yıl hapse, 1 kişi 15 yıl, 27 kişi 7.5 yıl, 2 kişi 5 yıl, 1 kişi ise 2 yıl hapse mahkûm edilmişti.
Sivas sanıklarının avukatı Cüneyt Toraman, Aziz Nesin ve oteldeki özel şahısların kamu yöneticileri gibi değerlendirildiğini belirterek, "Tek bir çakı bıçağının dahi ele geçirilmediği olayda, sanıklar 'anayasayı ilga' suçundan mahkûm edilmiştir" demişti.
Toraman, "Sanıkların, bu amaçla örgüt kurmaları, örgütün liderinin yöneticilerinin olması, bu örgütün süreklilik arz etmesi, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya elverişli vasıtalara (silahlara, bombalara, vs.) sahip olması, Türkiye'nin değişik yerlerinde yaygın şiddet eylemlerine başvurması, bu suçun kanuni unsurlarıdır. Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçunun ne olduğunu, Ergenekon davalarından, Balyoz davalarından bütün Türkiye öğrendi. Mahkemenin bu maddeden karar vermiş olması, mahkemenin kararının doğru olduğunu göstermez. Bu ülkede yaşayan on binlerce hukukçu, bu kararın doğru olup olmadığını anlayabilir. Eğer mahkeme hata yapmışsa, temyiz sonucunda hatanın ortaya çıkması gerekir. Bu hatanın fitilini temyiz ateşlemişse, bu hatayı, başka hukukçular ortaya çıkarabilir" ifadelerini kullanmıştı.
Devlet Denetleme Kurulu; Sivas ve Başbağlar olaylarını inceleme kararı almıştı.
(Kaynak: Dünya Bülteni)