Siz değişseniz de, tevhidi çizgiyi eğip-bükmeye kalkmayın
Biz biliyor ve tüm Rasullerin (s) mücadele sünnetinde de ortak olarak tanıklık ediyoruz ki, zamana göre davet ve mücadelenin araçları değişse de yöntemi asla değişmez, ilkeleri asla değişmez. Dün tağut dediğine bugün tağut değil diyen bu zihniyetin bu tür söz oyunlarıyla Müslümanları yanıltmaya çalışmalarına karşı duyarlı olmak gerekir.
-
İslam ve Hayat 05-12-2014 20:23
Ve aleykum selam Hamza abi. Burada salt bir konuşmadan çıkarılan anlam söz konusu olsaydı bile, söylenen sözleri sizin gibi hüsnü zanla karşılamamız mümkün olmazdı. Zira bold yaparak vurguladığımız cümlede, son dönemde söz konusu çevre tarafından yoğun şekilde öne sürülen, "siyasi konuların akide gibi ele alınmaması" argümanına dayalı bir yaklaşım söz konusudur. Dolayısıyla da bu alanda ictihadın alanını olabildiğince genişleten, buna karşılık akidenin alanını gittikçe daraltan bir anlayış söz konusu. Her siyasi konuyu doğrudan akidevi bir konu gibi alan ve dolayısıyla ictihadi bir alan bırakmayan anlayışın diğer ucunda da bu anlayış bulunmaktadır. Bu meselenin bir boyutu. Diğer boyutuna gelince, üzerinde tartıştığımız konuşma, konuşmacı ve temsil ettiği kurumun pratiklerinden ayrı ele alınması mümkün olmayan bir temsiliyeti ifade ediyor. Mevcut halde, anayasa gibi egemenlik ilişkilerinin ve hükmetme ameliyesinin tam odağındaki bir konuda bile "cahiliyeden ayrışma" Kur'ani perspektifini kaybetmiş ve bu konuyu bile ictihadi çerçeveyele ifade etmeye çalışan, düne kadar tağut dediği mevcut sistem için bugün, tağut kapsamında değerlendirilemeyeceğini açıkça yazıp söyleyen, sistemin Allah'ın dini üzerindeki vesayetinin aracı durumundaki Diyanet kurumuna sahip çıkıp övgülere konu edecek bir sistem içi bakış açısına kadar evrilmiş bir çevreden söz ediyoruz. Yıllarca "cahiliyeden ayrışma" ilkesini en üst perdeden ifade edip, şimdilerde "merhale fıkhı" gibi bir kavramla cahiliye içi dönüşüm süreçlerini, İslami dönüşüm için doğru yöntem olarak savunan bir çizgi. İşte kastedilen "değişim-dönüşüm" bu arka plana işaret ediyor. Dolayısıyla "vahiyle yasaklanmış gerekçe" şerhi, pratik bir karşılıktan ne yazık ki mahrum bulunuyor. Örnek verdiğimiz yukarıdaki makas değişimleri vahiyce, vahyin, cahiliyeden ilkesel hicreti emreden ölçülerince yasaklanmış kabul edilmedikten sonra, hangi tutum bu çerçevede değerlendirilecektir ki?
-
Hamza Akdeniz 05-12-2014 19:01
S A Değerli İslami hayat sitesi takipçileri kardeşlerim İzmir Özgür Der deki Nurcan Büyük kardeşimizin sunumunda bende vardım öncelikle şunu belirteyim ben kendim şahsen sizin Haberleştirdiğiniz gibi bir anlam ve yorum veremedim veremememin nedenide yine haberin içinde gizli şöyleki Nurcan Büyük, peygamberler örneğinden yola çıkarak Uluhiyet, Ubudiyet ve Ahiret gibi meselelerdeki tek sesliliğe rağmen tebliğin araç ve yöntemlerinin bulunulan zaman, mekan ve siyasi konjoktüre göre farklılık arz edebildiğini söyledi. Tarihsel süreçlerde değişim ve dönüşümün kaçınılmaz olduğunu ancak değişimin hangi niteliksel zeminde gerçekleştiğinin önem arzettiğini, değişimin belli bir usul ve kurallar dairesi içinde gerçekleştirilmesinin gerektiğini, sistemle mücadelede siyasal tavır ve kullanılan araçların vahiyle yasaklanmış bir gerekçesi olmadığı müddetçe İçtihadi bir mesele olduğunu hatırlattı."Yukarıya alıntıladığım tartışmaya konu olan meseleye dikkatlice baktığımızda vahiyle yasaklanmış bir gerekçesi olmadığı müddetçe diyor bu cümle aslında meselenin haberde yorumlandığı gibi anlaşılmadığını anlatmaya yeter bence Diyelimki kardeşimiz yanlış yaptı birbirimizi uyarmak ve hakkı tavsiye etmek böylemi olmalı bu uyarma şeklinden kim etkilenip hay ALLAH Razı olsun diyecek bize hele ali kardeşimizin yorumunda Eşinide işin içine karıştırması ne kadar dürüst ve ahlaki olmuş elinizi Vijdanınıza koyun siz karar verin Abilerim kardeşlerim ablalarım kısacası değerli Müslümanlar lütfen bunu yapmayın birbirimizi uyaralım eleştirelim hakkı hatırlatalım bunları yaparken ALLAH ın rızasını kazanma adına yapalım yoksa her hata yapanı linç etmek hiç bir Müslümana yarar sağlamaz bizlerin yapacağı her uyarı ve hatırlatma bizi hakka daha çok yaklaştırmak için olmalıdır son olarak Müslümanların sahip oldukları her neleri varsa ilim para mevki makam her ne ise bunları ALLAH a yaklaşmak için vesileler kıldığımızda inşallah yolumuz dahada aydınlık olacaktır Rabbim kendi yolunda kardeşliğimizi pekiştirsin inşallah
-
Moustafa Yelka 03-12-2014 07:03
Allah ıslah etsin diyoruz... Geçtiğimiz Temmuz ayında Özgür-Der'in İstanbul Amerikan konsolosluğu önünde yaptığı protesto eylemine bizzat iştirak etmiş atılan sloganlar arasında olan ''İşbirlikçi iktidar istemiyoruz'' sloganına tepkiler olmuş ve bu sloganın tekrar edilmeyişine şahit olmuştum. ABD emperyalizmine de karşı olduklarını dillendirmelerine rağmen Büyük şeytan ABD ile işbirliğine giren iktidara toz kondurmamaları büyük bir çelişki arz ediyor.
-
Vedat 03-12-2014 05:10
İman ettiğiniz hayatı yaşamazsanız birsüre sonra ,yaşadığız hayata iman edersiniz. Bunların durumu,hani körlerin filin neresini tutarsa fil diye tanımlaması gibi,bütünden kopuk bir tanımlama. Birbirleri arasındaki ilişki ise,körler sağırlar birbirini ağırlar. Malesef ayaklar bir kaymaya başladımı nerede duracağı belli olmuyor. Ne diyelim ,Allah _ISLAH- etsin.
-
Ali 01-12-2014 12:14
Bence bu iddialar yaşananlara zamanla inanır hale gelmenin kaçınılmaz sonucu olsa gerek. Bildiğim kadarıyla İzmir Özgürder Başkanının eşi işin başında AKP İzmir yönetiminde idi. AKP ile bunca yakın ilişki ve Özgürder Genel Merkezinin, öncü şahsiyetlerinin demokrasiyi ödünç almalıyızdan tutun, bugün "demokrasiden başka çare mi var?" söylemlerine; akıdevi bir mesele olan şirk anayasısına oy verme çağrısının "içtihadi" olduğundan ve bugünkü yönetimin "tagut" olmaktan çıktığından tutun, demorasiyi haksız yere şura olarak tanımlayıp Peygamber döneminin en demokratik dönem olduğu" haksız yakıştırmalarına kadar geliştirilen sığınmacı yaklaşımlar, söz konusu büyük değişimin adım adım nasıl yaşandığını ortaya koyuyorlardı.