Siz ölmeye durun geliyoruz biz
Kardeşim sizler rahat olun bizler bütün bu olanları duyuyoruz. Hem bakın sizin için internet sitelerinde paylaşımlarda da bulunuyoruz; terkedilen şehirler, Hama’nın yıkılan camileri, Halid Bin Velidin harabeye dönmüş kabri, bombaların düştüğü yerden yükselen dumanlar, çöpteki ekmeği yiyen çocuk, sınırdan geçip viran olan vatanına mahzun bir şekilde bakan kadın, vücudunun yarısı kopmuş küçük çocuk… Belki küçük çocuk olmayabilir çünkü çok kanlı… Neyse biz bunların hepsini paylaşıyoruz gözünüz arkada kalmasın kardeşim.
Bismillahirrahmanirrahim.
Elhamdulillah, Es Selatü ve’s Selamu ala Rasulillah… Kardeşim şimdi gözlerinin dokunduğu bu satırlara ver kendini ve bombalar altında olsan dahi güsârı ol gâm’ımın. Evet, kurşunların çaldığı ıslıklar senin kulaklarında, evet misketlerin yaktığı canların gölgesi senin gözlerinde ama gâm bizde kardeşim… Hem gâm bizde, hem şairin de dediği gibi “Leşten daha hissiz daha kokmuş can” bizde…
Sahi toprağın üstündeki direnişinizin sebebi, yarınların yiğitleri bebekler bugün toprağın altında değil mi? Çehrelerinde yılların izleri ile, en az gölgesinde oturduğu ulu çınar kadar aziz olan ak sakallılarınız da parçalanıyormuş varil bombalarının altında doğru mu? He bir de Allah Rasulünün (s.a.v.) emaneti olan Ümmetimizin iffetli bacılarının namusu, Cisr’de ki şeker fabrikasının deposunda zalimin subaylarına sunulmuş diyorlar…
Kardeşim sizler merak etmeyin. Bizler bütün bunları duyuyoruz süslü bir mankenin sunduğu ana haber bültenlerinde. Ve öfkeleniyoruz sıcacık çaylarımızı içerken. Hatta o kadar öfkeleniyoruz ki küfürler ediyoruz oturduğumuz kuş tüyü minderler üzerinde. Çok kızıyoruz kardeşim çok… Tansiyonlarımız fırlıyor, sonra sakinleşebilmek için bir yudum daha alıyoruz billur bardaktaki çaylarımızdan. Sinirden ne yapacağımızı şaşırıp önümüzdeki meyve tabağında kalan son dilimi de yedikten sonra paramparça ediyoruz tabağı…
Kardeşim sizler rahat olun bizler bütün bu olanları duyuyoruz. Hem bakın sizin için internet sitelerinde paylaşımlarda da bulunuyoruz; terkedilen şehirler, Hama’nın yıkılan camileri, Halid Bin Velidin harabeye dönmüş kabri, bombaların düştüğü yerden yükselen dumanlar, çöpteki ekmeği yiyen çocuk, sınırdan geçip viran olan vatanına mahzun bir şekilde bakan kadın, vücudunun yarısı kopmuş küçük çocuk… Belki küçük çocuk olmayabilir çünkü çok kanlı… Neyse biz bunların hepsini paylaşıyoruz gözünüz arkada kalmasın kardeşim.
Kardeşim rahat olun yetişeceğiz imdadınıza. Tabi önce şu diğer vakfın yaptığı hataları duyurmalıyım herkese. Bir de falanca cemaatteki insanları uyarmam lazım. Bizim hocamız varken gidip kendilerine başka hoca bulmuşlar, hâlbuki bizim hocamız daha mübarek… Biraz sabredin az ölmeye çalışın, tecavüzlere kurban edilen namuslarınıza biz gelene kadar mukayyet olmaya çalışın. Şu falanca vakfı da tekfir edip hemen geleceğiz. Baksana şu yaptıklarına kız erkek aynı konferansa katılmışlar. Bir de fotoğraf çekmişler… Biraz sabredin, ihtilaf ve fitne tohumlarını atıp geleceğiz. Sizler ölen çocuklarınızın namazını kılana kadar, tecavüze uğrayan kızlarınız karınlarındaki zalimin piçlerini doğurana kadar, memleketiniz tamamen harabeye dönene kadar, kuşatma altındaki mıntıkalarda açlıktan son kedi yenilene kadar ve kimyasalların atıldığı Guta’da ölmeye çalışan çocuklar son kez can havliyle çırpınana kadar yetişiriz biz merak etmeyin siz…
Kardeşim… Gâm’ıma güsar ol. Ölüm senin ülkende, mazlum sensin, açlık sende ama gâm bende… Bütün emperyalistlerin bir olup üzerine yürüdüğü vatan sende, aynı kıbleye yönelip birbirine saplanan nifak hançerleri bizzat benim ülkemde. İmkânsızlıklar sende, her imkâna rağmen paramparça olan kalp bende. Ve kardeşim İzzet sende, kuruyasıca vicdanlarımızın, kahrolasıca kibrimizin düşürdüğü zillet bizde…
Dediğim gibi kardeşim… Siz ölmeye durun geliyoruz biz…
Muhammet Emin Deniz / on5yirmi5.com