Suriye`de şiddetli patlamalar: 20 ölü
Suriye`nin başkenti Şam`da birden fazla şiddetli patlama meydana geldi, İdlib`de en az 20 ölü olduğu bildiriliyor
Suriye'nin başkenti Şam'da birden fazla şiddetli patlama meydana geldi. Başkentteki patlamaların ardından birçok yerden yoğun silah sesleri yükseldi.Şam'da Merkez Bankası'na roketatarlı (RPG) saldırı düzenlendiği bildirildi. Resmi haber ajansı SANA, Şam'daki bir polis devriyesinin de RPG saldırısının hedefi olduğunu duyurdu. Türkiye sınırındaki İdlib'de de iki bombalı saldırı düzenlendiği bildirildi.Reuters haber ajansı İdlib kentinde meydana gelen patlama en az 20 kişinin öldüğünü duyurdu. Ölenlerin çoğunun güvenlik personeli olduğu belirtildi. Patlamada 52 kişinin de yaralandığı, bazılarının durumunun ağır olduğu belirtildi. Patlamaların ilkinin Hava İstihbarat binası yakınlarında, ikincisinin ise güvenlik güçlerine bağlı askeri bina yakınlarında meydana geldiği iddia edildi.Muhalifler, patlamaların İdlib'de bulunan uluslararası gözlemcilerin kaldığı otellere yakın bölgelerde olduğunu öne sürerek, Suriye hükümetinin gözlemcileri yanıltmaya yönelik girişimleri olabileceğini ifade ediyorlar.Resmi haber ajansı, saldırılardan "silahlı teröristleri" sorumlu tuttu. Muhalifler ise sivilleri hedef alan saldırıların Esad rejiminin bir komplosu olduğunu savunuyor.Öte yandan, Suriye insan hakları izleme örgütü, Suriye'de çeşitli kentlerde yönetim karşıtlarına yönelik operasyonlarda ve gösterilerde güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu ölü sayısının 28'e yükseldiğini bildirdi.Londra merkezli örgüt, Dera kentinde 7, Humus'ta 6, başkent Şam'ın banliyölerinde 5, Hama'da 4, Deyr Ez Zor'da 3, İdlib'te 2, Halep'te 1 olmak üzere 28 kişinin öldüğünü, onlarca kişinin(Kaynak: Dünya Bülteni)
-
HUSEYIN SASMAZ 06-05-2012 22:02
Batı, Sizin Teslimiyetiniz Hususunda Ümitsizliğe Düşmüştür O halde Sizi Beşar'ın Ajan Rejimini Devirmekten Geri Bırakmasın Bilakis Raşidi Hilafet Devleti'ni Kurarak Siz Onu Geride Bırakın Ölüm mermileri bir birini takip ettiği, ayaklanan Suriye şehirleri yıkılmaya devam ettiği, Humus, Hama, İdlib, Rîf, Şam ve Dera'da ölüm ve katliamların yayıldığı ölçüde... bu cürümlerden dolayı ağlamış gibi görünen ve insan haklarına destek verdikleri iddiasında bulunanlar tarafından yapılan konferanslar, toplantılar ve içi boş kararlar da aynı hızla birbirini takip edecektir. Nitekim 19.04.2012 Perşembe günü, Uluslararası Güvenlik Konseyi, Suriye'ye genişletilmiş bir gözlemci misyonu gönderilmesi bağlamında [Ban Ki-mun]'un raporunu ele almak için kapalı bir toplantı yapmıştır. Burada yine Suriye, resmen uluslararası gözlemci çalışma mekanizmasının düzenlediği ilk anlayış protokolünü de imzalamıştır. Aynı şekilde Paris'te, Suriye'deki kana ağlamış gibi görünen 14 devletin katıldığı Suriye'nin Dostları Gurubu'nun liderlerine yönelik bir konferans yapılmıştır. Sonuç bildirisi taslağında geçen, şayet bu gerçekleşmezse "Uluslararası Güvenlik Konseyi ile uluslararası toplumun, diğer seçenekleri göz önünde bulundurması gerekir" şeklindeki tehdit ibarelerine gelince; bu, içi boş bir konuşmadan ve insanların aldatılmasından ibaret olup mücrim Esad rejimi bunu, münafık uluslararası toplumdan hiç birinin hakkında kendisini sorgulamayacağını bildiği cürümlerini sürdürmek için kullanacaktır. Dolayısıyla şöyle denilebilir; bu, ayaklanmayı ortadan kaldırması için verilmiş yeni bir fırsattır. Bu devletlerin anlamadığı bu mesaj, ahlakı geride bırakmış olmasının yanı sıra onunla birlikte geveleyip durulan ve üzerinden beslenilen bütün ilkeleri de düşürmüştür. Zira o, müdahalede bulunulan her yerde savaşlar ve felaketler yaymakta, rejimin sorgulanmasını tolere etmekte, rejimin korkunç cürümlerine göz yummakta, rejimi devirecek tüm çözümleri yavaşlatmakta, krizi uzatacak tüm hileleri getirmekte ve insanlara diz çöktürmek ve ayaklanmayı bastırmak için mühletler vermektedir... Ayrıca Güvenlik Konseyi ile Arap Birliği'nin kararlarının arkasında gizli bir mesajın olduğunu da kesinlikle aklımızdan çıkarmamalıyız. Zira bu kararlar, gerek çözüm gerekse Suriye'nin geleceğinin belirlenmesinde mücrim Suriye rejimini taraf kılmaktadır. Ancak Hizb-ut Tahrir olarak bizler, bu mücrim rejim ile kibirli dünya devletlerinin anlamadığı mesajın, "Allah'tan başkasının önünde eğilmeyeceğine" yemin eden, bu rejimin ortadan kaldırılmasını hayatî bir mesele olarak gören, zalimin elinden tutan ve "Lebbeyk ya Allah [Ey Allah'ım emrine amadeyim]" nidasında bulunan ayaklanan sabırlı mümin halka olduğunu görüyoruz... Ama bu mümin halk, vahşi ailenin rejimine karşı göğsü şifa buluncaya kadar asla sakinleşmeyecek, yeminini tutuncaya ve be rejimin devrilmesi için canlarını feda eden şehitlere verdiği sözünü yerine getirinceye kadar da kesinlikle teslim olmayacaktır... Ayrıca bu halk, işkence gören, gasbedilen, hapsedilen ve öldürülen özgür çocukların, kadınların ve yaşlıların intikamını alıncaya kadar da asla sakinleşmeyecek ve teslim olmayacaktır... Şüphesiz Allah [Subhânehu ve Te'alâ], Rablerine olan ahitlerini yerine getirirler ve sevabını sadece Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'dan umarak sabırla O'na tevekkül ederlerse yakında bu mümin halka nusretini gönderecektir. Ey Suriye'deki Ayaklanan ve Sabreden Müslümanlar! Gerek dünya rejimleri, gerek araçları gerekse de bu rejim sizlere, tek bir yaydan ok atmaktadırlar. Nitekim bu korkak rejimin tek başına karşısında dayanamayacağı azminizin gücünü bildiklerinden dolayı sizinle savaşmak ve ayaklanmanızı başarısız kılmak için bir araya gelmişlerdir. Dolayısıyla sizin için birbirlerini arayıp sizinle görüşmeler yapmaktadırlar ama onların arasında sizin için samimi ve dürüst birisi yoktur. O halde onları önemsemeyiniz ve istisnasız hepinizin birden, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'dan ilan edileceği zamanı yakınlaştırmasını temenni ettiğimiz bir saat içerisinde harekete geçerek ayaklanmanızı tamamlamak için acele ediniz. Dolayısıyla bu rejimi devirmek için Hizb-ut Tahrir olarak bizimle birlikte çalışarak Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'a olan ahdinizi yenileyiniz ki; Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet Devleti'ni kuralım. Zira size karşı komplolar kuran düşmanlarınıza karşı gerçek nusret, Hilafet'in kurulmasıyla olacaktır. Yılanın başını ezmek ve bu mücrim rejimi devirmek amacıyla cesur muhlislerle birlikte çalışmanız için hala önünüzde bir fırsat durmaktadır. Zira Hizb-ut Tahrir olarak bizler, be rejimin ortadan kaldırılmasının şeri bir vacip olduğuna inanıyoruz. O halde bu vacibi eda etmek için acele ediniz ki; siz ve ümmetiniz her iki dârda da izzet bulasınız. Zira bu husustaki her hangi bir ihmalkarlık, bu ülkeyi daha büyük felaketlere sürükleyecektir. O halde kendinizi Allah gazabından, halkınızı aşağılayıcı azaptan ve zelil bir ölümden ve ülkenizi de yıkımdan ve yok olmaktan kurtarınız. Zira sizler bunu yapmaya ehilsiniz. O zaman gecikmeden Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya tevekkül ediniz. Çünkü tüm ümmetin sizinle birlikte olmasının yanı sıra Allah [Subhânehu ve Te'alâ] sizlere nusret verecek, düşmanlarınızı hezimete uğratacak, onları rezil edecek ve mümin kavmin göğsünü de şifa verecektir... O halde niyetinizi ve amellerinizi güzelleştiriniz. Nitekim Allah [Subhânehu ve Te'alâ], şöyle buyurmuştur: وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلِينَ إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنصُورُونَ وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ "Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir: Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır. Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir." [es-Saffât 171-173]