“Tesettür denilen bu acayip kıyafetten vazgeçmezseniz...`
5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Personel Şube Müdürü Topçu Binbaşı Mustafa Yıldırım, Yüzbaşı İbrahim Keleş`e gönderdiği 7 Nisan 1999 tarihli `Gizli` ibareli yazıda; İbrahim Keleş`in eşi Gülsen Keleş`in başörtüsüne `Tesettür denilen bu acayip kıyafet` tanımlamasında bulunmuş.
Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Harekat Eğitim Şubesi Eğitim Subay Yardımcısı Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş'in, eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle ihraç edildiği açıkça itiraf ediliyor. 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Personel Şube Müdürü Topçu Binbaşı Mustafa Yıldırım, Yüzbaşı İbrahim Keleş'e gönderdiği 7 Nisan 1999 tarihli "Gizli" ibareli yazıda; İbrahim Keleş'in eşi Gülsen Keleş'in başörtüsüne "Tesettür denilen bu acayip kıyafet" tanımlamasında bulunmuş.
İbrahim Keleş'e eşinin başını açmasına yönelik baskıda bulunmasını isteyen Mustafa Yıldırım, yazısında, "Eşinizi; ülke menfaatlerinin her şeyin üstünde olduğu, bunun da kişisel bazda fedakarlıklar gerektirebileceği konusunda ikna etmeye çalışmanızı, bunda muktedir olmadığınız takdirde her kurum gibi TSK'nın da kendi görüş ve düşünce yapısına, koyduğu kurallara uymayan şahısları içinde barındırmayacağını bilmenizi ve gereğini rica ederim" ifadelerini kullandı.
Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş, söz konusu yazıdan 4 ay sonra 2 Ağustos 1999 tarihinde eşinin başını açmadığı gerekçesiyle Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarıyla TSK'dan ihraç ediliyor.
İŞTE O YAZI:
28 Şubat sürecinde İslamî duyarlılığa sahip askerî personele yönelik baskılar doruğa ulaştı. Askerî lojmanlarda başörtüsü yasağı başladı. Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş de, söz konusu sürecin mağdurlarından...
İbrahim Keleş'in eşi Gülsen Keleş, başörtülü olduğu gerekçesiyle lojmanlara alınmadı! Çocuklarıyla birlikte askerî lojmanlarda kalan İbrahim Keleş, eşiyle birlikte oturmak için evini taşıdı. Personel Şube Müdürü Topçu Binbaşı Mustafa Yıldırım, Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş'in askerî lojmanlardan ayrılmasını yeterli görmedi ve TSK'da görev yapabilmesi için eşi Gülşen Keleş'in başını açmasını istedi.
Mustafa Yıldırım, 7 Nisan 1999 tarihinde İbrahim Keleş'in şahsına gönderdiği "Gizli" ibareli yazıda, aynen şu ifadeleri kullandı:
"1) Disiplin ve çalışkanlığınız ile bugüne kadar birlikte çalıştığınız komutanlarınız tarafından takdir edilmekle birlikte, eşinizin kılık ve kıyafeti nedeniyle, hakkınızda bazı şüphe ve tereddütler oluşmuştur.
2) Bu konuda daha önce amirleriniz tarafından sözlü ve yazılı olarak ikaz edilmenize rağmen, ilgili yazıdan da anlaşılacağı üzere herhangi bir değişiklik ve düzelme söz konusu olmamıştır.
3) 10 Eylül 1998 tarihine kadar lojmanda oturuyordunuz ve oturma süreniz dolmadığı halde, lojman ve sosyal tesislere girişte eşinizin kıyafetleri sorun teşkil ettiği için kendi rızanızla bu hakkınızdan feragat ederek, sivil eve kiraya taşındınız.
4) Tesettür denilen bu acayip kıyafeti taşımakta ısrar ettiği için eşiniz hakkında kendi kurumu tarafından soruşturma açılmıştır. Bu ısrarını sürdürdüğü takdirde bu tutum ve davranışınızın sizin istikbalinizi de etkileyeceği malumunuzdur. Çünkü; TSK, Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyeti korumak, kollamak ve yine onun çizdiği yoldan ilerleyerek çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek görev ve misyonunu üstlenmiştir. TSK bu görevini yerine getirirken hem örnek ve önder olmak, hem de milletin dinamosu olmak durumundadır. Bu nedenle öncelikle kendi içinde tutarlı, sağlam ve yekvücut olma zarureti vardır. Bir siyasi partinin simgesi haline gelmiş ve onun yandaşlarının sözde üniforması haline dönüşmüş bir kıyafetin TSK personelinin eş ve çocukları tarafından giyilmesi ve TSK tesislerinde bu kıyafetle görülmesinin, üstlendiğiniz misyona ve laik, demokratik, çağdaş imajımıza ciddi zararlar vereceği, Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri karşıtlarını da cesaretlendireceği değerlendirilmektedir.
5) Konuyu bu bakış açısıyla yeniden ele alarak tekrar düşünmenizi ve eşinizi; ülke menfaatlerinin her şeyin üstünde olduğu, bunun da kişisel bazda fedakarlıklar gerektirebileceği konusunda ikna etmeye çalışmanızı, bunda muktedir olmadığınız takdirde her kurum gibi TSK'nın da kendi görüş ve düşünce yapısına, koyduğu kurallara uymayan şahısları içinde barındırmayacağını bilmenizi ve gereğini rica ederim."
Öğretmen Yüzbaşı 9 Temmuz 1999 tarihinde takdir belgesi almasına rağmen, 2 Ağustos 1999 tarihinde eşi başını açmadığı gerekçesiyle Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarıyla TSK'dan ihraç edildi.
13 MART 1999: "EŞİNİZİN TEMSİL YETENEĞİ VARDIR"
Piyade Kurmay Kıdemli Yüzbaşı A. Nazmi Aslan, Topçu Kurmay Kıdemli Yüzbaşı Naci Boran ve Tugay Komutanı Tuğgeneral Dursun Bak'ın, 13 Mart 1999 tarihinde Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş hakkında hazırladığı nitelik belgesi raporunda; "Eşinizin Genel Durumu ve Temsil Yeteneği Hakkında Mütalaa: Eşinin temsil yeteneği vardır... (İbrahim Keleş) Verilen her görevi en iyi şekilde planlar, özveri ile çalışır" ifadeleri yer alıyor.
5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Personel Şube Müdürü Topçu Binbaşı Mustafa Yıldırım, Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş'e gönderdiği 7 Nisan 1999 tarihli "Gizli" ibareli yazıda, başörtüsüne hakaret ediliyor, eşinin başını açmadığı takdirde ihraç edileceğini açıklıyor.
ÖNCE TEHDİT YAZISI, SONRA İHRAÇ-
Eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle 1999'da YAŞ kararı ile ordudan ihraç edilen 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Harekat Eğitim Şubesi Eğitim Subay Yardımcısı Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş'in, şube müdürü olan Topçu Binbaşı Mustafa Yıldırım tarafından şahsına gönderilen 'Gizli' ibareli bir yazı ile tehdit edildiği ortaya çıktı. Öğretmen Yüzbaşı İbrahim Keleş, söz konusu yazıdan 4 ay sonra eşinin başını açmadığı gerekçesiyle YAŞ kararlarıyla TSK'dan ihraç edildi.
(Kaynak: Yeni Akit)
-
yasemin Ataman 09-03-2011 10:03
""İbrahim Keleş'in eşi Gülsen Keleş, başörtülü olduğu gerekçesiyle lojmanlara alınmadı!"" Kula kul olmayan, tağutlara baş eğmeyen islam davasında samimi olan kardeşlerimizden Rabbim razı olsun. İçimizde ne ibrahimler gülşenler var davasını dimdik ayakta tutan tağuta göğsünü açıp müslümanım Rabbim Allahtır diyen. Bu kardeşlerimiz lojmana alınmasa ne olacak kı, Rabbim onları cennetine alacak dünyada sefa sürmek için tağutun eteğine yapışmaktansa ahiret hayatını kazanmışlar.Bu tağutlar kendilerini ilahlaştıranlar bir gün hak ettikleri yere varacaklar ne korkunç yerdir o yer!!!! Biz müminlerin parasıyla, bizlerin koltuğuna yayılan,hükümranlığını ilan eden bu kişiler bizim desteğimizle zülüm yapıyorlar.Eğer müminler bir yürek olup tağuta iman gücümüzle karşı çıksak bu münafıkların gıkı çıkamaz. Çünkü bu tağutlar tek başlarına yüreksizdirler onlar arkalarındakı kendilerine kul ettikleri kişilere güvenıyor, bizim paralarımızla alınmış silahlarımıza güveniyorlar, bilmedikleri bir şey var anlayamadıkları ki müminin bakışı duruşu kurşundur münafığa kafire tağuta. Bunlar medeniyeti savunan ,medeniyetten mahrum kalmış çıplaklar.Baskıyla zülümle silah zoruyla adaletsizce baskı kuran yönetim süren özgürlük ve medeniyet kavramını bilemeyen, laikliği diline dolamış fakat laik bile olamayan tağutun kulları. Allah adil ve adaletlidir. Zalim hak ettiği yeri bulacak,davasına sahıp olanlar tağuta baş eğmeyenler için ne güzel gündür o gün.
-
cade 31-12-2010 14:27
bu düpedüz sapık bunlar Ahlakın ve edebin vede İnsanlığın Düşmanları..