Umut davası mağdurlarından basın açıklaması
İstanbul’da bir araya gelen Umut Davası’nın mağdurları, Mehmet Şahin, Mehmet Ali Tekin ve Abdulhamit Çelik, brifingli yargı kararlarını eleştirerek, ‘adalet’ çağrısında bulundu.
Masum insanları idam cezası başta olmak üzere ağır cezalara maruz bırakan Umut Davası’nın mağdur sanıkları, İstanbul’da bir araya gelerek “adalet” çağrısında bulundu. “28 Şubat Zalim Yargı Serisi” kapsamında Mazlumder İstanbul Şubesi’nde açıklamalar yapan mağdur sanıklar, haklarındaki suçlamaları asılsız olduğunu anlattı. Mağdurlar adına ortak açıklamayı okuyan Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar; Umut Davası, Sivas Davası, Hizbu-t Tahrir Davası, Mirzabeyoğlu Davası gibi davaların hepsinin 28 Şubat sürecinde komutalı yargının oluşturduğu mağduriyetler olduğunu belirterek bu davaların tüm mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi ve devletin kendilerinden özür dilemesi gerektiğini belirtti. Sarıyaşar, “8 Şubat Yargı Kararları İptal Edilsin’ talebiyle HSYK’yı, Adalet Bakanı’nı ve TBMM’yi acilen göreve çağırıyoruz” dedi.
Toraman: Mağdurlara Tazminat Ödenmeli
Umut Davası avukatlarından Cüneyt Toraman, “Biz bu davadaki iddiaların tamamını çürüttük. Bu dava normal bir dava değil. Dava mağdurlarının mensubu oldukları iddia edilen örgütleri bu insanlar kurmadı, bu örgütler emniyette, İsrail’de, Amerika’da kuruldu. İslami kurumlar, cemaatlerin sindirilmesi için bu operasyonlar düzenlendi. Umut operasyonu da bunlardan biriydi. Ben bu ve benzeri davaların mağdurları için yargıdan bir adalet geleceğine inanmıyorum, çözümü gerekli yasal düzenlemelerle siyasilerden bekliyorum. Bu insanlara iftira atıldı, onurları zedelendi, kendilerine tazminat verilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Şahin: Bu Karanlık Süreç Aydınlatılmalı
Sanıklardan Mehmet Şahin, ‘’Umut Davası’’nın, karanlık bir sürecin aydınlanması, bu sürecin bir daha yaşanmaması için mutlaka açığa çıkartılması ve hukuken deşifre edilmesi gereken bir dava olduğunu söyledi. Şahin, “28 Şubat sürecinin mağdurları olan bizler, art arda ağır cezalara çarptırılıyoruz. Yaşadığımız bu süreç içerisinde İslami camiaların statükoya entegre edilmeye çalışıldığı bir döneme denk geldiğini ve bunun karşısında muhalif bir duruş sergileyen, bu entegrasyona itiraz eden Müslümanların cezalandırıldığını düşünüyorum” dedi.
Çelik: Sahte Bir Örgüt İhdas Edip Bizi Suçladılar
Davanın bir başka mağduru olan Abdulhamit Çelik de resmi bir kuruluşun bir örgüt haline dönüştürüldüğünü ifade ederek, “Tevhid bizim dergimizin, Selam bizim gazetemizin ismiydi, Kudüs ismini de ekleyerek sahte bir örgüt ortaya attılar, bizi de onun üyeleri yaptılar. Bugün herkes sabah kalktığında terörist olmakla suçlanabilir. Demokrasiden bahsedilen bu ülkede başbakanın koruması Umut Davası’nın işkencecisidir. Sadece biz işkencelere tabi tutulmadık, çoluk-çocuğumuz da birçok sıkıntı yaşadı” dedi.
Tekin: ‘Ya İmzalarsınız Ya Ölünüz Çıkar’ Diye Tehdit Ettiler
Dava mağdurlarından Mehmet Ali Tekin ise umut davasının, hukuken iflas eden bir dava olduğunu söyledi. Kendilerine imzalatılan metinlerde uydurulan örgüt isminin sık sık değiştirildiğine dikkat çeken Tekin, “En sonunda bizi savcılığa çıkarmadan önce Selam Tevhid Kudüs Ordusu örgütü olarak yazmışlar bizi. Bize işkencelerde şunu söylüyorlardı ‘Boşuna direnmeyin, biz bu işi sizin yapmadığınızı biliyoruz ama iş size ihale edilmiş. Ya bizim dediğimizi imzalayacaksınız ya da buradan ölünüz çıkacak’. Hukuki olarak sanığa isnat edilen suçla ilgili herhangi bir şüphe varsa sanık lehine karar verilir, aleyhine değil. Ama bu kurala da uyulmadı” diye konuştu.
Özgür-Der Yöneticilerinden Hamza Türkmen, AKV’dan Cevat Özkaya, AKDAV’dan Davut Güler, Anadolu Platformu’ndan Mehmet Alpcan, Köklü Değişim Dergisi’nden Mahmut Kar da mağdurlara destek vermek için toplantıya katıldı.
(Kaynak: Haksöz Haber)