Üniversiteli Müslümanlar Halep için Beyazıt’ta toplandı!
Halep’i kuşatma altında tutan Rusya ve İran destekli Esed güçlerini protesto etmek için Beyazıt Meydanı’nda toplanan Üniversiteli Müslümanlar, dünyanın söz konusu zulüm karşısındaki suskunluğuna dikkat çekti.
Kuşatma altında tutulan ve kesintisiz bir şekilde bombardımana maruz bırakılan Suriye’nin Halep kentinde yaşanan zulümleri protesto etmek için Üniversiteli Müslümanlar’ın çağrısıyla Beyazıt Meydanı’nda toplandı.
Eylem, İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin okul içerisinden sloganlar ve tekbirler eşliğinde yapılan yürüyüşle Beyazıt Meydanı’nda toplanan öğrencilere dâhil olmasıyla başladı.
Üniversite güvenliğinin işgüzarlığı sonucu okul içerisinden Beyazıt Meydanı’na yürüyen Müslüman öğrenciler, sert müdahalelere maruz kaldı.
Eylemin sunumunu yapan Erkam Beyazyüz, “2007’de yaklaşık olarak 5 milyon nüfusu olan Halep’te bugün 300 bin mazlum bombardıman altında açlıkla pençeleşiyor. Bizler burada bu tablonun failleri; zalim bir diktatörlüğün devamı için 6 yıldır adeta seferberlik içinde olan emperyalist Rusya, ABD ve mezhepçi yayılma politikası güden İran’ı lanetlemek, mazlum kardeşlerimizin sesi olmak için toplandık. Bir burada bir kez daha ifade ediyoruz ki Halep halkının kendini savunma hakkı engellenmemeli ve bir an önce gerekli teçhizatın verilmesi sağlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Beyazyüz, daha sonra sözü Üniversiteli Müslümanlar adına basın açıklamasını okumak üzere İbrahim Bitim’e verdi.
Okunan basın açıklamasının ardından Beyazyüz, ikiyüzlü Batı’nın ve dünya kamuoyunun suskunluğunun şaşırtıcı olmayıp Müslümanların suskunluğunun kahredici olduğunu vurguladı. Bazı Müslümanların sığındığı ‘yapabileceğimiz hiçbir şey yok’ söyleminin gerçekçi olmadığını, en azından dualarımızla kardeşlerimizin yanında olabileceğimizi söyleyerek sözü dua etmesi için Emin Tülüğ’e verdi.
Emin Tülüğ’ün dua okumasının ardından eylem, tekbirler ve sloganlarla sona erdi.
“Emperyalist Rusya, Suriye’den Defol!”, “Sessizliğin Halep’i Boğmasın! Halep’e Ses Ver!” pankartlarının ve “Bombalanan Halep Değil, İnsanlığımızdır!”, “Kuşatılan Halep Değil, Kardeşliğimizdir!”, “Katledilen Halep Değil, Onurumuzdur!” dövizlerinin taşındığı eylemde, “Suriye Cihadı Onurumuzdur!”, “Katil İran, Suriye’den Defol!”, “Emperyalist Rusya, Suriye’den Defol!”, “Beyazıt’tan Halep’e, Direnişe Bin Selâm!”, “Ey Halep, Seninle Ölüme Varırız!”, “İslami Hareket Engellenemez!”, “Katil Esed, Suriye’den Defol!”, “Müslüman Uyuma, Kardeşine Sahip Çık!”, “Ahrar’a Nusra’ya, Direnişe Bin Selâm!” sloganları atıldı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
Halep’i Boğan Sessizliğimiz Olmasın!
Suriyeli kardeşlerimiz tam altı yıldır dünyanın gözü önünde sistematik katliamlara, kıyımlara maruz kalmakta. Her gün içimizi parçalayan onlarca, yüzlerce görüntüyle karşılaşmaktayız. Bizim üç beş saniyeden fazla bakamadığımız fotoğraf karelerini, Halepli kadınlar, çocuklar, yaşlılar olarak topyekûn bir halk bizatihi yaşamakta. Bombalanmayan tek bir hastanenin dahi kalmadığı Halep’te ise yaralanmak ölmekten daha trajik bir hale gelmiş bulunmakta. Gıda yardımının ulaştırılamadığı Halep’in yavruları “cennette yemek yiyebileceğiz” diye ölüme kucak açıyor.
Bugün Halep’te, tarihin görebileceği en acımasız ve vahşi katliamlardan biri yaşanıyor. Zalim Baas Rejimi, Emperyalist Rusya ve İran hiçbir hukuk gözetilmeden işlenen bu cürümlerin failleridir. BM, AB ve ABD ise yaşananlar karşısında kamuoyu önünde üç maymunu oynayan arka planda ise çıkarları için müslüman kıyımından içten içe hoşnutluk duyan Haçlı artıkları olarak katliamın ortaklarıdır. Kukla PYD/PKK ise emperyal güçlerin kiralık katilleridir. Bu şer ittifakı, ancak Halep’i insansızlaştırarak zafer elde edebileceklerinin farkına varmışçasına bir soykırım gerçekleştiriyor. Halep’te 15 Kasım’dan bu yana rejim ve müttefikleri tarafından iki binden fazla hava saldırısı, yedi binden fazla top atışı yapıldı. Zalimler bilinçli bir şekilde fırınları, hastaneleri, okulları, camileri ve halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için çıktığı toplu mekanları vuruyor. Halep’e deprem etkisi yaratan sığınak delici bombalar atılıyor ve enkazların altından her gün onlarca kadın ve çocuk cesedi çıkarılıyor.
Bu ağır saldırılar altında kalan 300 bin sivil insan en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak hale gelmiş durumda ve ölümle, açlıkla pençeleşmektedir. Yaşananlar karşısında kulakları sağır eden bir sessizlikle karşı karşıyayız. Halepli kardeşlerimizi ağır bombardımanlar, sistematik katliamlar kadar insanların sessizliği de yaralıyor. Batının ve işbirlikçilerinin insafsız ama bilinçli sessizliğini anlamlandırabiliyoruz. Onlar kimliklerinin ve düşmanlıklarının gereğini yapıyorlar.
Ne yazık ki İslam alemi de bu sessizliğin bir parçası olmuş durumda. Bir vücudun azaları gibi olması emredilen müminlerin, kardeşleri ateş altındayken sessiz kalmasını ise idrak etmekte zorlanıyoruz. Dört koldan kuşatılmış, nefessizliğe mahkûm edilmiş Halep’te, öz be öz kardeşlerimiz katlediliyor. Zulüm karşısında susmanın suça iştirak olduğunu haykıran bir Peygamberin ümmeti olarak kardeşlerimizin katledilmesine sessiz kalmayı vicdanımız ve inancımız nasıl kabul edebilir? Ahlak ve inanç bütün siyasi dengelerden önce gelir. Halep’teki soykırım karşısında siyasi dengeler bahanesi kabul edilemez bir vicdani çürümedir. Dengeler, Halep yok olduktan sonra ne ifade edecektir, merak ediyoruz? Pervasızca Halep üzerine bomba yağdıran, ölüm kusan güçler İslam dünyasının ve insanlığın sessizliğinden güç alarak arsızca barbarlıklarını “terörizmle mücadele” diye pazarlıyorlar. Zalim, olanca gücüyle katliamını sürdürürken, hatta arttırırken, mazlumun yanında durmak haysiyetimizin gereğidir.
Halep direnişin öncüsü kardeşlerimiz imtihanlarını olanca güzelliğiyle verdiler ve Rablerine gittiler. Geride kalanlara destek olmak ise bizim imtihanımız olarak önümüzde duruyor. Halep Ölüyor iken duyarsızca yaşamak günden güne büyüyen bir vebale dönüşüyor. Artık buna dur demeliyiz. Ayağa kalkmalı ve şerefimizi haykırmalıyız. Halep’in çığlığına ses vermek, ihtiyaçlarını karşılamak en asli vazifemizdir.
Halep için en iyi insani yardım ise kendilerini ölüm makinelerinden koruyacak teçhizat ve donanımların verilmesi ve açlıkla cebelleşen halk için insani yardım koridorunun açılmasıdır.
Ayrıca Arakan’da yaşanan insanlık dışı katliamlar karşısında da İslam dünyasını harekete geçmeye çağırıyoruz.
Zalimleri lanetlerken, Rabbimizden onuru ve şerefi için direnen kardeşlerimize yakın bir zafer diliyoruz.
Halep’i boğan bizim sessizliğimiz ve eylemsizliğimiz olmasın.
Üniversiteli Müslümanlar
Haksöz haber