Van üşüyor
Van üşüyor, bebekler zatürreden ölüyorsa biz de sıcaktan mayışmış bir vaziyette ölmemeliyiz. Ayakta duran, oturandan; oturan, yatandan mesul olmalıdır; gücü yeten, gücü yetmeyene yardımda bulunmalıdır. Yardımlaşmak Müslümanın özünde vardır. Hatta ‘İSAR’ kardeşini kendine tercih etmektir
Van üşüyor
Ferda Kürün / Nida Dergisi
Evler yıkıldı, yürekler parçalandı; acılar yuva yaptı o yüreklerde. Taze zamanlarında acılar paylaşıldı da; acıların kendisini daha bir hissettirdiği demde unutuldu mu paylaşımlar?
‘Karnı tok, altı pek’ olanlar anlamazmış; karnı aç, altı pek olmayanın halinden. Ateş düştüğü yeri yakarmış. Bir anne için ne acıdır çocuğunun ölümü. Ölüm bir realitedir pek tabi insan için. Ama bir şey yapamadan ölüme seyirci kalmak, suçlu kılar insanı…
Van üşüyor; bebekler zatürreden ölüyor. Bunu düşündükçe, yaşarken ölümü hissediyor insan. Öleni kabre koyarlar, dünya imtihanı biter; geride kalan ise ölür her gün yaşarken…
Elbette ki yaşayan için zorluk mukadderdir. Asıl sıkıntı ise mukadder olmayan sıkıntılara, birilerinin umarsızlığından dolayı maruz kalmaktır. “Üşüdüm! Üstümü örtsene anne!” diyen evladını ısıtamayan annenin yerine koysak kendimizi, nasılda harekete geçeceğiz. Öksüren ve nefes alamayan bir çocuğun hırıltısında eriyen annenin çaresizliğidir yürek depremlerini oluşturan. Sağlam yapılar içinde, sıcak odalarda, konforun rehavetiyle haberleri izleyen biri kımıldayamıyorsa yerinden, kıpırdamıyorsa yüreğinde bir şeyler; o da yedi nokta iki şiddetinde yürek depremi yaşıyor demektir. Acilen o kişiye, hissiyatını harekete geçirecek yardım konvoyları gönderilmelidir. Rehavetin yokedici baskısından kişiyi kurtaracak acil eylem planları yapılmalıdır. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” ikazının yapıldığı bir dinin müntesipleriyiz zira.
Van üşüyor, bebekler zatürreden ölüyorsa biz de sıcaktan mayışmış bir vaziyette ölmemeliyiz. Ayakta duran, oturandan; oturan, yatandan mesul olmalıdır; gücü yeten, gücü yetmeyene yardımda bulunmalıdır. Yardımlaşmak Müslümanın özünde vardır. Hatta ‘İSAR’ kardeşini kendine tercih etmektir:
“Onlardan önce bu yöreyi yurt edinmiş ve (gönüllerine) imanı yerleştirmiş olanlar (arasındaki yoksullara da ganimetin bir kısmı verilecektir), bir sığınak arayışı içinde kendilerine gelenlerin hepsini seven ve başkasına verilmiş olanlara karşı kalplerinde hiçbir haset olmayan, aksine kendileri yoksulluk içinde bulunsalar bile diğerlerini kendilerine tercih edenler: işte böyleleri, açgözlülükten korunanlardır, onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar!” (Haşr 9)
Açlık, susuzluk ve üşümek… Zor, çok zor olsa gerek. Şu anda Rabbimiz bizimde elimizden suyumuzu alsa ne yapabiliriz. Mülk Suresi 30. Ayet’te: "Ne sanıyorsunuz? Âniden bütün suyunuz toprağın altında yok olup gitseydi (Allah'tan başka) kim size temiz kaynaklardan (yeni) su verebilirdi?" uyarısını dikkate almalıyız.
Van üşüyorsa bizim de yüreklerimiz üşümeli ki ısıtabilsin Van’ı nefeslerimiz. Başkaları ağlarken gülenler; kendileri ağladıklarında yalnız kalmazlar mı? Gün olur devran döner bizim de bedenlerimiz üşür de onu, yürekleriyle ısıtacak bir nefes ararız. Gelmeden o günler, sarmadan o soğuklar, zatürreden ölmeden bebekler ne yapacaksak yapalım. Erteleyenler, ne de başarısız, ne de sevimsiz oluyorlar. Evet, yapacaksak hemen şimdi! Ne lazımsa… Yarın geç olabilir. “Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez“ dedirtmeyelim muhtaçlara. Muhtaçların ihtiyaçları üzerinden, biz de sevap ihtiyacımızı karşıladığımızı düşünerek gayrete gelelim. Yakalım ateşleri, ısıtalım yürekleri, paylaşalım yemekleri. Kimin sofrasında üç beş çeşit varsa birini paylaşabilsin, kimin evi sıcaktan terletiyorsa derecesini Van’ı da ısıtacak şekilde ayarlasın. Van’da göl donarsa etkisi bize de ulaşır. Donmadan göl, dondurmayalım yürekleri ve paylaşalım nimetleri.
-
suskun yolcu 19-11-2011 22:47
üşüyen yüregimizdir, kardeşiliğimizdir, bilinçimizdir. umutlarımızdır, hassasiyetlerimizdir, insanlıgımızdır.