Yiyemeyene ne olsun peki?
Reklamlardaki yiyeceklerden isteyen çocuğunun ağlamalarını bastıramadığı için sesini kor dünyaya/kör dünyaya beyhude duyurmaya çalışan bir anne feryadı ile karşılaşmamız mı gerekiyor yiyecek-içecek konusunda duyarlı reklam filmleri için.
"Yapana da yiyene de helal olsun!"
Fatma Barbarosoğlu / Yeni Şafak
Bir sucuk reklamı var ekranlarda, radyolarda. Ne zaman duysam tüylerim diken diken oluyor. Hele sloganı bir felaket: "Yapana da yiyene de helal olsun."
Yiyemeyene haram olsun denmiş olmuyor mu?
Haram oluyor zaten.
O reklam filmlerinde iştah kabartıcı efekt olmayı göze alanlar; rüyasında sucuk gören çocukların, rüyasında sucuk gördüğünü söyleyen çocuğunu demir bir sükut ile dinleyen ebeveynlerin ne hissettiğini bir anlığına düşünmüş müdür acaba!
Reklamlardaki yiyeceklerden isteyen çocuğunun ağlamalarını bastıramadığı için sesini kor dünyaya/kör dünyaya beyhude duyurmaya çalışan bir anne feryadı ile karşılaşmamız mı gerekiyor yiyecek-içecek konusunda duyarlı reklam filmleri için.
Sanmıyorum, hiçbir şekilde kılımız kıpırdamaz bizim.
Gizem'in ve ablası İrem'in ölümü üzerine yazılıp çizilenlere bakın.
Türkiye'yi güldürmüştü şimdi ağlattı diye atıldı manşetler.
GÜLDÜRMÜŞ MÜYDÜ?
Evet çoğunuz gülmüştünüz. Ben isyan niyetine yazılar yazmıştım.
O küçücük çocuğun içinde biriken öfke, o öfkeden kendisi için eğlencelik tadımlık lezzetler kotaran medyamız ile fakirler daha fakir.
İki evladını üç gün ara ile kaybeden kederli anne "Gizem benden penye istemişti" dedi. "300 TL'lik değil. Beş TL. Alamadım. Pazartesi günü alıp mezarına götüreceğim" dedi.
"Derya'ya ailesi bot almış ne güzel" diyordu arkadaşlarına sitem ederken Gizem. "Ailem bana alamadı. Ayaklarım ıslandı".
İnşaat işçisi babasının kendilerini okutmak için ne acılara katlandığını anlatıyordu. On TL'ye merdiven silen annesini, kapısının önünün temizliğinden mutluluk duyup da paralarını ödemeyen kadınları anlatıyordu yüreği kabara kabara. Ne ki acısı ve ıstırabı kimsenin umurunda değildi. Kameralar ısrarla ucu yırtık pembe botlarını gösterdi. Oysa program vesilesiyle Gizem'e güzel bir çizme hediye edebilirdi saniyede milyonlar kazanan, sadece bizim kanala çıktı diye gururlanan kanal tarafından. Herkesi kendine güldüren Gizem bu çizmeleri onca seyredilme rekoru ile hak etmiş olacaktı zaten.
Ama sorun çözmeye değil, her sorundan pornografik bir unsur kotarmaya çalışan medyamız, Gizem'in acılarını kanırtıp kanırtıp güldü/güldürdü.
Masum değiliz hiçbirimiz! İnternet ortamına düşen videosundan kendimize seyirlik malzeme çıkardık vazife çıkaracağımız yerde.
Ne zaman fark edeceğiz!!! Fakirlikten ölen, yanarak ölen, donarak ölen çocuklarla birlikte bizim de insanlığımız ölüyor. Anneliğimiz ölüyor. Babalığımız ölüyor. Kendi çocuğumuza milyarlar harcayarak ona istikbal, taht, baht kuramadığımızı/kuramayacağımızı ne zaman anlayacağız!
-
ilayas metin 07-12-2011 21:53
Vicdanın sesi