90’lı yıllarda ilmimiz, bilgimiz bu günlere göre belki de çok kıttı, fakat samimiyetimiz bugünkünden  çok daha fazla idi…..

Bugün çok basite alınan, göz ardı edilen konuları öğrenmek,anlamak için çok geceleri sabahlardık….

Bosna’ya saldırıldığında, Ağustos 1992'de şehid edilen Selami Yurdan, dava bilincine kanıyla, canıyla imza atan model oldu Müslümanlara. Hiç unutamam evde daralıp, nefesi daralan kendisini dışarı atan, gözyaşıyla sokanlarda dolaşan kardeşlerimiz vardı.

O günkü anlayışlarını, duruşlarını muhafaza edemeyenler, kendinde sorumluluk aramayanlar, nefislerini müdafaa etmek için “sloganik” diyecekler, o günkü sokağa dökülmelere, yapılan eylemlere…Nereden bilecektik?

96’lı yıllardı Allah (cc), şahitlerini Çeçenya Direnişinde Kafkas Dağlarında topladı. Sözünü bozmadan sırasını bekleyen yiğitlerini…Nereden bilecektik O güzel insanlar üzerinden “Şehadet Geceleri” tertipleyen, dernek, vakıf ve cemaat mensuplarının, bugün direnişin yanlış olduğunu söyleyeceklerini? İbn-i Arabi’yi, Celaleddin Rumi’yi bile savunma adına takla atacaklarını?

Nereden bilirdik, “Bilâl öldü derlerse sakın inanma, bil ki ben şehid oldum ŞEHİTLER ÖLMEZ ANNE” dizelerini yazdıran Şehîd Bilâl YAZDIZCI’nın, Şehîd Metin YÜKSEL’in izinden gittiklerini iddiâ edenlerin demokrasi düşkünü olacaklarını?

Nereden bilebilirdik ki, önceden çok kısa zaman için bile olsa görüşebilmek için binlerce kilometre yol katettiğimiz kardeşlerimizle, yıllar sonra karşılaşınca bu kadar uzak kalacağımızı?

O zamanki dîni söylemleri ile Müslümanların askere gitmesinin, çocuklarının okullara gitmesinin câiz olmadığını söyleyenlerin, bugün parti meclislerine gireceğini, savunucuları olabileceklerini nereden bilecektik?

Nereden bilecektik, Kurban bayramları deri toplama telaşında  koşturanların, infâk etmek için daha çok çalışmamız, daha çok kazanmamız kaygısını taşıyanların,bugün kapitalizmin esiri olacaklarını?

Allâh için, Vahdet nîdaları atanların, sırf egolarını tatmin etmek için,oluşmuş vahdetleri bozup darma turman edeceklerini nereden bilebilirdik?

Kim olursa olsun şayet, ticarethanesi üst üste zarar ediyorsa bakar, sebeplerini araştırır önlemler alır.Bu da işe yaramazsa zarar etmeyi tercih etmez indirir kepenkleri kapatır dükkanı.

Kardeşim zarar eden senin babanın dükkanı değil!...

Zarar gören, İslâmi hareket…

Helâk olan ümmet...

Ateşe yarışırcasına koşan, tüm insanlık!...

Kabul edelim biz başaramadık….

Bâri adam gibi çekilmesini bilelim. Ne mi olacak? Bırakın gençleri içlerinden çıkarsınlar önderlerini, çizsinler yollarını …

Eskilerin uyguladığı metodlarla, eskilerin ulaştığı yerden öte   varılmaz!....

“BENCİLLİK ZİHNİYETİ” bize ğayb olan birçok konuya şahit olan, şeytanı bile yoldan çıkarmış iken, “BENCİLLİK ZİHNİYETİ” bizlere neler yapmaz?

 Ben şahsım adına, herherkesten özür, Allah’tan (cc) afv ve mağfiret  diliyorum. Meydana çıkacak olan yiğitlerin eri, hizmetkârı olmaya, onlara destek vermeye hazırım.