Atilla AKSU

12 Şubat 2012

"DİNDARLIK" MI, DARALTILMIŞ DİN Mİ?

 

Türklerin modernleşmesi! Osmalının 1800'lerden itibaren başlayan batılılaşma hareketleriyle başlamıştır. Osmanlı kısmen uyguladığı İslami değerlerden, batılı değerlere geçmiş. Batının ilmi anlamda ilerlemesinden öte kültürel anlamda sapkınlıklarını ithal etmiş, kurulan yeni devlette  ise bunu sistematik bir dinsizleştirme operasyonuna dönüştürmüştür.
 
Kemalist ideallerle kurulan yeni devlet, müslüman halk üzerinde olağanca baskı kurmuş, yapılan inkilaplar ve kurulan mahkemelerle sindirilen halk sistemin  koyduğu hedefle on yılda 15 milyon yeni nesil yaratmayı başarmıştır. Ancak İç anadolu, Karadeniz ve Doğu bölgelerinde istediklerine tam anlamıyla ulaşamamışlar vehalk müslüman kalmaya devam etmiştir.
 
Sistem halkın tamamının kemalistleşme ihtimalinin olmadığını anlamış olacak ki, dine olağanca kin besleyenler aynı zamanda kurdukları kurumlarla dine yön vermek istemişler. Bunda ise büyük anlamda başarılı olmuşlardır. Diyanet işleri teşkilatı tarafından yönlendirilen memur  kadrosunun! toplumdan gördüğü saygı ve güven bunun en büyük öğreğidir.
 
R.Tayyip Erdoğan geçen hafta yaptığı bir konuşmada CHP'ye yüklenerek, "dindar nesil yetiştirmek  istediklerini" söyledi ve bu dindar neslin hangi kalıpta olduğunu ekledi. "muhafazakar ve demokrat".
 
Türkiye halkı 1950'lerde çok partili döneme geçişten ve DP ile başlayan süreçle beraber zaten bu kimliği taşıyan bir millet olmuştur. Bundan dolayı Erdoğan'ın şapkadan tavşan çıkarıyormuşçasına böyle bir çıkış yapması yersiz bir yaklaşımdır.
 
Yapılan ihtilal ve postmodern darbeleri saymazsak, bu ülkede 60 yıldır iktidar hep muhafazakar  ve demokratların elinde olmuştur. 70'li yıllarda ortaya çıkan Tevhidi düşünce akımına kadar iktidar sahiplerinin besmele çekmeleri, namaz kılmaları ve sistemle barışık hoca efendilerin destekleri onları iktidara taşımıştır. Ve hala taşımaya devam etmektedir.
 
Hal böyleyken Erdoğan niçin böyle bir söylemde bulunmuştur,  Erdoğanın önderliğinde 3 dönemdir  iktidarda bulunan AKP ile Türkiye'de dindar insanların öncelikle ne hale getirildiklerine bakalım.
 
Akparti iktidara gelene kadar Türkiye'de mevcut birçok Tevhidi ilkelere sahip yapılanmalar varken süreç içerisinde bu yapılar dönüşmüş, iktidarda ki islamcı! partinin uygun gördüğü muhafazakar-demokrat zemine gelmiştir. Dün Allah'tan başka Rab tanımayan, Kuran'ı hayat kitabı kabul eden ve İslamın yaşandığı bir devlet idealleriyle yaşayanlar, bugün özgürlükçü beşeri bir anayasayı benimsemiş, islami bir devletin olmadığını, devletin dinini adalet olduğuna inanmış, bu uğurda da koyvermeyeceklerini söylemektedir.
 
Bugün herzamankinden daha fazla tesettürün içi boşaltılmış, kadını hertürlü fitneden koruyan tesettür bir karış beze indirgenmiştir. İslamcı kapitalistler milyarliralık servetlere ulaşmış, kredi/faiz almak sıradanlaşmış, hertürlü ahlaksızlık başına islami takısı alarak yapılmaya başlanmıştır.
 
Ak Parti sadece tevhidi müslünanları dönüştürmemiştir. Toplumda yaşayan demokrat-muhafazakar kesimi de dönüştürmüştür. AKP iktidara gelene kadar bir elin parmağı kadar olan milli kumarlara onlarcası eklenmiş, Devlet kanallarında her gece ayrı bir coçkuşla yaşanmaya başlanmıştır. 1 liraya 10 yaşında çocuklar kumara teşvik edilmiştir.
 
Zina suç olmaktan çıkarılarak, toplum zinaya teşvik edilmiş, Domuz kasaplık hayvan kapsamına alınmış, bankaların sınırsızca verdiği kredi kartlarına dur demiyerek halk faizci yapılmış, RTÜK etkisiz hale getirilmiş, TV ve internetten halka sunulan pisliklere dur denmemiş. Liberal yaşamın getirisi, kimseye hesap verdeden özgürce yaşayan nesiller yaratılmış, içki ve uyuşturucu tüketimi zirve yapmış. Ensets ve eşcinsel ilişkiler bu dönemde normalleşmeye başlamıştır. Toplumda yaşanan ahlaksızlıklara dur denmemiş, Devlet olarak yaşanan bunca gayri ahlaki ve insani duruma herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır.
 
Dahasıda yapılmış, TCK'da yapılan düzenlemeler yapılarak bireysel ibadetleri engellemek suç olmaktan çıkarılmış (bkn:TCK 175. madde), inançlara yapılan hakaretlere zemin hazırlanmıştır.
 
Geçmiş iktidarların aksine islam beldelerine karşı tavır değişikliğine gidilmiş. Başta Afganistan ve Çeçenistan olmak üzere birçok bölgede işgalcilerle ortaklıklar arttırılmış. Mücahitlere olan destek ortada kaldırılmış, mücahitlerin terorist oldukları topluma empoze edilmiştir.
 
Ve bundan daha fazlası...
 
Hal böyleyken "biz tinerci değil dindar nesil yetiştirmek istiyoruz" diyen Erdoğan neyi  amaçlamış olabilir.
 
İnançlı insanlar yetiştirmek istediklerini söyleyenlerin, söylemlerinin aksine kendi iktidarları süresinde, toplumu olağanca hızlı bir şekilde yozlaştırıp dini ve ahlaki anlamda bir erezyona tabi tuttukları aşikardır.
 
Bu ahlaki erezyonun sebebi Büyük Ortadoğu Projesi ve medeniyetler ittifakı eş başkanı Erdoğan'ın ılımlı bir nesil yetiştirme projesimidir! Bir binayı restore etmek, o binayı yıkıp tekrar yapmaktan daha zordur. 
 
Kemalizm muradına eremedi, kökten dinsiz bir toplum inşa edilemedi. Demokratik-muhafazakar nesil içerisinden  zamanla Tevhidi değerlere sahip yeni bir zümre ortaya çıktı. Evet bugün verilen mücadelede bunun mücadelesidir. Toplum içerisinde Tevhidi değerlere sahip Allah'ı Rab  olarak görenleri dönüştürmek. Bu tehlikeyi ortadan kaldırmak ılımlı sistemle barışık müslüman tipi yetiştirmek istiyorlar.
 
Dindar, din kurallarına bağlı kimse anlamına geliyor. İslamın dindarına ise müslüman dense gerek. Müslüman Allah'tan başka bir ilah'ın yaratıcılığını kabul etmeyen ve hayatını Allah'ın terbiye etmesiyle yönlendiren kişidir. 
 
Demokrasiyi benimseyene ise demokrat denir. Kısaca Demokrasi başta devletler olmak üzere bir topluluğu şekillendirmekte herkezin eşit haklara sahip olması. Devleti halkının kendi kural ve kaidelerine göre yönetmesine denmektedir. Demokrat ise bu sistemde yerini alan her bir bireydir. Muhafazakar ise var olduğu durumu koruyan anlamına gelmektedir. Aslında katı kemalist bir kişi aynı zamanda muhafazakardır.
 
Demokratlar ise yaşadıkları toplumlarda farklı anlamları taşırlar. Uygulama olarak bakıldığında liberal, kominist, sosyalist, muhafazakar, anarşist demokrasilerin yaşandığını görmekteyiz. Hergün bir darbenin yapıldığı Kongo bile demokrasiyle! yönetiliyor.
 
Erdoğanın bahsettiği dindar nesil, daraltılmış bir din anlayışıyla toplumu yeniden diyazn etme projesidir. Ahlaklı, birbirine karşı saygılı, bireysel ibadetlerine devam eden, seküler müslümanları yetiştirmek istiyorlar. Ancak Erdoğanın bastettiği dindarlık, İslam kural ve kaideleriyle çelişmektedir. Demokratik-muhafazakar bir dindara Müslüman denemez!
 
Müslüman hayatını Rabbinin ona belirlediği ölçülerde ikame eden kişidir. O onu yaratanın, yaşatanın, yedirenin ve yöneten Alemlerin Rabbi olan Allah olduğunu bilir. Rabbinin kitabında ki bütün hükümleri kabul eder ve ona uyarak yaşar. Bu ortama sahip edilse ortamı islamlaştırmak için mücadel eder.
 
Kendilerine verilen görevleri yerine getirmekte çıraklık ve kalfalık dönemlerini tamamlayanlar ustalık  dönemlerinde üzerlerine düşen görevleri yerine getireceklerdir.
 
Bugün dindarlık tartışmalarının öbür ucunda CHP'yi görüp, Erdoğan ortaya attığı dindarlık anlayışını  sahiplenen müslümanlar, kanaat önderleri dikkat etmelidirler. Hükmün yaşanmadığı, dinin vicdanlarda yaşandığı seküler bir inancın destekçileri olarak, yarın verdiğiniz destek sizi yakmasın.