Beyân ve Arz-ı Hâl
Elhamdülillah bizler müslümanız.
İnancımız “Evrensel” olduğu için asla coğrafya ve sınır tanımaz.
Yeryüzündeki iman ailesinin bütün fertleri bizim din kardeşlerimizdir.
Hiçbir zaman Sünnici veya Şiacı olmadık. Kısır tartışmalara girmedik.
Duruma göre bir tarafımız veya aidiyetimiz olsa da tarafgirliğimiz asla olmadı.
Allah(cc) ve Peygamber(sav)’in hatırını herkesten, her şeyden üstün bilir ve üstün tutarız. Dünya üzerimize gelse de, tek başımıza kalsak da inandığımız doğrulardan vazgeçmeyiz.
Şuculuk veya buculukla bizim işimiz olmaz.
Çünkü şahıs perestlikten uzak olmayı bu dinden öğrenmişiz.
Amerikancı, Uzlaşmacı, Diyalogcu, Hoşgörü’cü, İrancı, Turancı, Türkçü, Kürtçü asla olmadık.
Türk, Kürt, Arap, Acem, Romen, siyah, beyaz, Asyalı, Afrikalı, Avrupalı türünden ırk, renk ve dile dair bir takıntı ve ön yargıya sahip olmadık. İnançta, coğrafyada ve insanlıktaki kardeşlerimizi birbiriyle karıştırmadık.
Herhangi bir kişiyi, konuyu, ülkeyi, şehir, bölge veya coğrafyayı bir şekilde konuşup gündemimize almış veya reddetmişsek bu sadece ihtiyaçtan dolayıdır. Hiçbir kişi, kurum, coğrafya bizim olmazsa olmazımız, vazgeçilmezimiz değildir. Akide’den başka milliyetçilik ve aidiyet tanımayız.
Hakk’ın yanında, Batılın karşısında olmayı, mazluma dost, zalime düşman olmayı, müstaz’afları savunup müstekbirlere karşı mücadele etmeyi Kur’an ve Peygamber (sav)’den öğrendik.
Vakıf, Dernek, STK, Sendika, Siyasi Parti, konularında holiganlığı yanlış bildiğimiz gibi, düşmanlığı da yanlış biliriz.
Resmî kurum, yapı ve kişilere ilişki ve yaklaşımda çoğu zaman fayda, menfaat, çıkar, zaman/dönem eksenli değil ilke ve inanç temelli olmaya gayret ettik. Nötr kaldığımız durumlar da oldu.
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !