Yakup DÖĞER
DÜNYA YURDUNUN SONU KİMİNDİR
"Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı; fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah'a aittir. Her bir nefsin ne kazandığını O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” (Ra'd Suresi, 42)
Bir Müslüman için yaşadığı dünya ebedi hayatı kazanmada vasıtadır, dünyada yaşadığı ömrünü Allah rızasına uygun davranarak tamamlamalı ve ebedi saadet yurdunu hak etmelidir. Dünya yurdunun sonu insanlar için çok önem arz etmekte ama özellikle Müslüman için daha bir öneme sahip olmaktadır. Çünkü bu dünyanın bütün süsü ve ziyneti insanlara çekici gösterilmiştir ama asıl varılacak yer ise ahiret yurdudur.(3/14) Yeryüzüne yaratıcısı olan Allah’a kulluk için gelen insanoğlu, ömrünü tamamlama safhasında yaşadığı hayatı Allah’ın rızasına uygun yaşamalı mutlu sona ulaşmasını bilmelidir. Rabbimiz hayatı ve ölümü hangimizin daha güzel işler yapacağını belirlemek için yaratmış(67/2) bizleri de bu doğrultuda hareket etmemiz için dünyaya göndermiştir. Emrettiği gibi yaşayanlar ebedi saadet yurdunu kazanan seçilmiş zümreden olacak, aykırı hareket edenler ise kaybedenlerden olacak, bu iki sonuçtan başkası insan için yoktur.
Dünya yurdunun sonu, Allah’tan başka ilah tanımayanların ve sadece Allah’tan korkanlarındır.(16/51) Allah’ın dininden başka dinlere sapmayanların, bütün izm ve ideolojileri ret edenlerin, karşı tavır alanlarındır. Ne maslahata ne ehvene tevessül etmeyip ilahi olana boyun eğen ve egemenlik hakkını sadece Allah’a verenlerindir. Seçilmişliğinin farkına varan ve hakkı ile mücadele edenlerindir.(22/78) Bütün dünyalık tekliflere, makam ve mevkilere, şana ve şöhrete inat sadece Allah’ın hudutlarını ve yasalarını hayatına hakim kılanlara, Allah’ın dini için mücadele edenler bu dünya yurdunun mutlu sonunu kazanacaklardır.
Allah’tan başka ilah tanımak insanı şirke dolayısı ile de küfre götüreceğinden dolayı, bir Müslüman asla Allah’tan başka hayatına yön veren ve düzenleyen her hangi bir egemene itaat edemez kabullenemez, gayesi Allah’ın egemenliğini yeryüzüne hakim kılmak olan (8/39) Müslüman Allah’ı hayatının merkezine koyan ve O’nun ilkeleri ile yaşayandır. Müslüman sadece Müslümandır, Müslüman adının önüne ya da arkasına başka takı getiremez, hem Müslüman hem de başka bir sıfat sahibi olamaz, sadece ve sadece Müslüman olmak tek tercihidir çünkü bu ismi kendisine Allah(cc) vermiştir.(3/102)
Dünya hayatı geçici ve aldatıcıdır, Rabbimiz kendisinden korkanlara bu dünyadan daha hayırlısını vaat ederek takva sahibi olmamızı, ebedi hayatın nimetlerini tavsiye etmektedir.(3/15) Dünya hayatının geçiciliğini Müslümanlar çok iyi bilir ve ahiret yurdunun daha hayırlı ve devamlı olduğunu da en iyi bilen Müslümanlardır. Her gün musalla taşından kalkan sayısız insan bu dünya hayatının faniliğini gösteren en büyük delildir, ölümün varlığını bilerek dünyaya meyletmek aklı olanın hele ki bir Müslümanın yapacağı bir tercih asla olamaz.
Eğer biz sıradan insanlar gibi yaşar ve hayatımıza Allah’ın hakim olmasına rıza göstermez isek yaptıklarımız boşa gidecek(3/22), hüsrana uğrayanlardan olacağız ve bu dünya yurdunun sonu hüsran olacaktır. Bu hüsrandan kurtulmak için sürekli dua ederek Rabbimizden yardım istemeli bizi hidayet üzere tutması için gece gündüz dua etmeliyiz(3/8), bu davranışımız sonucunda da dünya ve ahiret güzelliğine sahip olmalıyız(3/148) Çünkü bu dünya yurdu aldatıcı metadan başka bir şey değildir, sonuçta bütün canlılar ölecektir(3/185) Bütün canlılar ölecek ve mecburen Allah’a dönecektir, ölünce mecburen dönülen bir Rabbe, önemli olan ölmeden dönebilmek O’nun rızasına uygun yaşayabilmektir. Bu dünyada dikey olarak Allah’a gelmeyenlerin bir gün yatay olarak mutlaka geldiğini bilmekteyiz.
Bizler bu dünya yurdunun mutlu sonuna talibiz ve dünya yurdunun sonu Müslüman olarak yaşayanlarındır. Dünya hayatına karşı ahireti satın almalı ve büyük bir ecir kazanmak için Allah yolunda savaşmalıyız(4/74) Çünkü Allah’ın(cc) bizleri seçmekteki sebebi kendi yolunda gereği gibi cihat etmemizdir, cihat etmek ve kendi yolunda mücadele etmemiz için bizleri milyarlarca insan arasından seçmiş ve lütfuna mazhar kılmıştır. Bu lütfu çok iyi değerlendirmeli gereğince amelde bulunma çabası içerisinde olmalıyız. Eğer biz bu lütfun değerini bilmez isek Rabbimiz bizden verdiği lütfu alıp dilediğine vermeye kaadirdir.(5/54)
Her nefis kendi isteği doğrultusunda karşılık görecektir(4/134) ve her nefis kendi kazancına rehindir(74/38), bizler sürekli ahiret yurdunu gözeterek bir hayat yaşamayı tercih etmeli ebedi kazanca yönelmeliyiz. Kur’an, “Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? Demektedir(6/32). Bu bir gerçektir hem de aramızda konuştuklarımız kadar gerçek (51/23). Birbirimizle ettiğimiz sohbet kadar gerçek, ticaretimiz kadar gerçek, yememiz içmemiz gündelik davranışlarımız kadar hakikat ve gerçektir. Allah(cc) bir metafizikten ya da hayalden bahsetmiyor, birçok olayı anlattıktan birçok vaadi zikrettikten sonra gayb olan bu gerçeklerin kendi aranızdaki konuşmalarınız kadar gerçekliğine dikkat çekiyor. Dünya yurdunun mutlu sonu gayb olarak bildirilen bütün haberleri her an yaşadığı gerçekler gibi telakki edip bu anlayış üzere hayatını düzenleyenlerindir.
Dünya yurdunun mutlu sonu bu dünyaya meyletmeyen ve ahireti gözetenlerindir. Çünkü bizlere Allah’ın ayetlerini anlatan bir kitap geldi ve buna şahit olduk (6/130), buna şahit iken dünyaya aldanmamalı samimice yaşamalıyız. Bir mazeretimiz de yok artık, çünkü bizler, "Rabbimiz, biz: "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür." (3/ 193) diyenlerdeniz. Bu şahitlikten ve sözden sonra sözümüzden dönersek, hangimiz Allah’ın azabının hemen gelmeyeceğinden eminiz?(7/98)
Bu dünya yurdunun mutlu sonu, Allah’a cennet karşılığı malını ve canını satanlarındır. Rabbimiz bunu bütün kitaplarından zikrettiği gibi Kur’an’da da böylece zikretmiştir(9/111) Allah vaad etmiştir, Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?(4/122) Allah’ın(cc) doğru sözlü olduğunu kabul edip, amelen tersini yapmak, ahireti ziyan etmektir.
Allah’a ve Rasulüne iman edenler mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler ve kurtuluşa ererler(9/88) Allah’ın dininin hakim olması için, Allah’ın şeraitinin yeryüzünde hükümran olması için, bütün taguti sistemlerin yok olup gitmesi ve ilahi nizamın geçerli olasın için cihad ederler. “Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (9/ 89) Dünya yurdunun mutlu sonu bu anlayış ve amel üzere yaşayanlarındır.
Hiçbir zalime meyletmeyen, (11/113), hiçbir suçluya arka çıkmayan ve destek olmayan(28/17) bütün zalimlerle, cahiliye ile mücadele edenlerindir bu yurdun sonu. Malıyla savaşanların, canıyla savaşanların, ilmiyle savaşanların, elinde var olan her şeyle Allah için mücadele edenlerindir. Kendisini sadece Allah’ın isimlendirdiği isimle ananların, uydurulmuş değil, indirilmiş kavramları gündemleştiren ve bayraklaştıranlarındır bu yurdun mutlu sonu. Onlar hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar(5/54), birileri ne der değil, Allah ne der endişesi ile bir hayat kurarak bütün cahili anlayış ve düşüncelerden beri bir hayat yaşayarak, ebedi esenlik yurduna kavuşurlar. Akraba bağı, politik bağlar, konu-komşu, eş-dost belirleyici değil, Kur’an ve Resul(as) belirleyicidir hayatlarında.
“Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?
Allah'a ve O'nun Resulü’ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda mücadele edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.
O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur.
Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah'tan 'yardım ve zafer (nusret)' ve yakın bir fetih. Mü'minleri müjdele. (Saff Suresi, 10,11,12,13)
“Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.” (9/38) Dünya yurdunun sonu olan ahiret daha hayırlıdır, bunu biliyor böyle iman ediyoruz. Bizler dünya hayatına razı değiliz, bütün kandırmacalara, aldatmacalara, dünyalık tekliflere hayır diyoruz ve dünya yurdunun mutlu sonunu istiyoruz. Bizleri kafirlerin malları ve dünyalığı aldatmamalı, çünkü Allah onların azabını artırmak için bol bol vermektedir.(9/55)
Bu dünya hayatının geçici olduğunu bilenleriz, asla dünya yurdunun güzelliğini ahirete tercih etmeyeceğiz.