Mehmet PAMAK

24 Mayıs 2011

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MESAJLAR

O günkü halim

O gün; laik, devletçi, Türkçü, tarikatçıydım
Ve hep itibar gördüm, sistemin baş tacıydım

Ulusçulukla yer aldık yanında, “kutsal devlet”in
Bölücülük yaparak vebaline girdik “millet”in

Türkçülüğü  hak görüp, hep saldırdık “öteki”ne
Bir oyunla hizmet ettik, düzenin pis taktiğine

Türkçü  çizgide teşvik gördüm, hep alkışlandım
Parlamenterdim, MHP’de genel başkandım

“Muhafazakâr Parti”ydi, MHP’nin ilk adı
Kurucu başkan olmamsa, “Başbuğ”un bir muradı

Cehaletle terk etmiştik, Allah’ın tevhid dinini
İcat edip de, batıl fikir “Türk-İslam sentezini”

Ümmetçiliği terk edip de, Türkçülük yaptık
Hak’la bâtılı karıştırıp, hevaya taptık

Aynı  cehaletle, tarikatlarda geçti yıllarım
Tabi hüsrana sebep oldu, bu karanlık yollarım

Kaybolan bu yıllarımı, hep hüzünle hatırlarım
Ancak gözyaşım açıklar, aciz kalır satırlarım

Ya ölseydim o yıllarda, tevhide ulaşmadan
Tağutu reddetmeden, fıtrat-vahiy buluşmadan

Beş  vakit namazlı ve ağzı  tespihli insandım
Ama tevhide uzakta, halk tipi “Müslüman”dım

Anlatan, uyaran olmadı, kendimi mü’min sandım
Namaz ve tespih yeter zannedip, cahilce aldandım

Şekli namaz, “tesbihat”la, kurtulunmaz azaptan
Tevhid yoksa amel boştur, korkmak gerek hesaptan

“Yoldaki işaretler”le yöneldim istikamete
“Kur’an’ı hakkıyla oku”yup, ulaştım hidayete

“Rucz’dan hicret” edip, şirkten arınmayı öğrendim
Geçmişte Hak adına bulunduğum halden iğrendim

Yanlış din algısı, ne hale getirmişti özümü
Arınıp izzet kazanmanın, Kur’an’dadır çözümü

Öğüt alıp, yaşamak için yönelelim Kur’an’a
Vahye şahidlik, kulluk için sarılalım Furkana 

Kitabı  hakkıyla okuyup, yaşayalım dünyada
Takvayı  kuşanıp, koşalım Kur’an ile cihada

Zalime, Hakk’ı haykırmak için çıkalım meydanlara
Mesajı  taşımak, öğüt vermek için tüm insanlara

1981-1983 Darbe (Danışma) Meclisinde Durum

Mecliste, ulusçuluk yaptığımda, hep alkışlandım
İslam’dan her bahsettiğimde, yuh çekilip dışlandım

Ancak meclis dışında, özgür hissederdim kendimi
Kemalist meclis bir kâbustu, arttırırdı derdimi

İslam’ı terennüm ettikçe, bu yolda yalnız kaldım
İkbal makamında sıkıldım, baskılardan bunaldım

Darbeciye karşı, mecliste savundum tesettürü
Sıralara vurup “yuh”çekti, zalimlerden bir “sürü”

“Türkçüler” de horladı, tesettür konusunda beni
Rahatsız olup sorguladım, “Türk-İslam sentezi”ni

Sentezin ilk tarafı, memnun ediyordu her nefsi
İslam, bir slogan da olsa, rahatsız etti herkesi

Allah’ın ayetlerini okuyunca, laik mecliste
Kimse yanıma yanaşmıyordu, meclisteki kuliste

Bağnaz bir tepkiyle dışlandım, susturulmak istendim
İtirazım duyulmasın diye, boğulmak istendim

Hak, özgürlük taleplerim, faşistlere ters düşmüştü
Zalim “beyaz Türk”ler sürüsü, başıma üşüşmüştü

İnsan hak ve özgürlüğü, tehdit diye algılandı
Darbeci anayasa, bu önyargıyla kurgulandı

Hakk’a aykırı  her şey, kolay kondu anayasaya
İslam’ı isteyince, hemen çağrıldım istifaya

Resmi ideoloji dayattı, despot anayasa
Farklılıkları  yok etti, darbeci faşist yasa

Bu anayasaya “red” oyu verdim, aynı mecliste
Böyle oluştu, adımı  yazdıkları kara liste

Hakk’ı kısmen haykırınca, sistemce karalandım
İstifa baskısıyla, generallerce sorgulandım

Evren, adeta çıldırmıştı, aykırı düştüm diye
Hemen sokulmak istendim, askere uygun çizgiye

İtiraz ettim, uymadım, dayatılan düşünceye
Büromun kapısı  kırılıp, zarar verildi her şeye

Korkutmak istediler, hatta tehdit ettiler ölümle
Evimin kapısını  zorlayıp, saldırdılar zulümle

Teslim olmadım korkuya, tavrımı sürdürdüm yine
Evren konuştu, “seçtiğimize pişman olduk”  diye

Ondan sonra, sistem hedef yaptı, düşmanca davrandı
Hak, özgürlük yanlı çabam, hep dışlanarak kınandı

Birçok vetolar geldi, şu “kara liste”nin peşinden
Parti kurdum, aday oldum “veto” geldi Evren’den

Talep edince, hakkım olan bürokratik kadroyu
Bir de bu sebeple yedim, Kenan Evren’den vetoyu

Bakan Cantürk demişti, “yazık ettin istikbaline
Başörtüsünü  savunmakla, zarar verdin kendine”

Cantürk devamla, “iflah olmaz askere ters düşen
Bu ülkede siyaset yapamaz, farklı  yol seçen”

Sistem çok rahatsız olmuş, iyice dışlamıştı
Kemalizm’e uyumsuz olunca, linç uygulamıştı

1983 Yılında Partiler Kurulurken

Partiler kurulurken, Demirel, Özal peşimdeydi
Kuruculukta itibar gören, şöhretli kimseydi

Her biri ısrar ediyordu, partimize gir diye
Erbakan ve Kutan da, o halime talipti, niye?

Erbakan ve Kutan’la buluştuk, evinde Doğan’ın
Birleşmesini istediler, muhafazakâr sağın

Erbakan, övdü meclisteki şirke bulaşmış halimi
“Kurtardın” deyip yüceltti, ahiretteki istikbalimi

Dedi ki: “Birinci ahiret garantiledin” mecliste
İkincisini kazan, birlik sağlayıp da sağ kesimde

“Başbuğ”a selam gönderip, birleşmeyi önerdi
Türkeş, teklifi kabul edip, tereddüdü giderdi 

Muhafazakâr Parti, işte böyle kurulmuştu
Genel Başkanlığı  ise, zatıma sunulmuştu

Umurlarında değildi, bizim akıdevi halimiz
Yeter ki gerçekleşsin, iktidar ve ikbal hayalimiz

Zaten onlarda da, imana zulüm bulaşmıştı
Hakla batıl uzlaşması, zirveye ulaşmıştı

Her parti razıydı  benden, hepsi oy umuyordu
Bu amaçla her biri, bir menfaat sunuyordu 

Hepsinde de belirleyici, yalnız iktidar hırsı
İlkesizlik, çıkarcılık kuşattı, siyasi harsı

Hevayı ilah yapan sistemde, aldattılar halkı
Demokrasiyle uzlaşıp, batılla örttüler Hakkı

Müslüman’ım diyenle demeyenin, kalmadı farkı
Yeter ki, rahat işlesin sistemin sömürü çarkı

Çoğunluk yanaşmıyordu, şirk koşmadan imana
Dünyevileşme belası, uzak tutuyordu İslam’a

Hakka uzak durmak düşürdü, bu cahili illete
Makam-mevki, çıkar hesabı, yol açtı bu zillete

Rabb’imizin Hidayetiyle Şereflenip Müslüman Oldum

Bunaldım bütün bu zilletten, şirkten, fesattan
Hak arayışım kaynaklandı, temiz fıtrattan

Sorguladım ahvalimi ve aradım hidayeti
Yaşadım, şirkten tevhide manevi bir hicreti
 
Bu samimi yönelişle, ulaştım ben hidayete
Rabb’imizin de lütfuyla, ondan gelen rahmete

Kur’an’la teçhiz olup, kaçındım şirkten, tağuttan
Böylece kurtuldum, imanıma zulüm katmaktan

Heva ilahından kaçıp, Allah’a hicret ettim
Şirkten uzaklaşınca, tevhid ile şereflendim

“La ilahe illallah” deyip, Müslüman oldum
Tehlikeli sayıldım, düşman yerine kondum

Merhametle çağırınca, tüm insanları  tevhide
Yargılandım hep DGM’de, maruz kaldım tehdide

Türkçülüğü  terkle Mü’min oldum, “dönek” dediler
Hemen vurup, bu nasıl “dönek”lik, söyletmediler

Evet Rabb’imin lütfuyla döndüm, şirkten İslam’a
Bu “dönek”lik şeref getirdi, yönelince Kur’an’a

Yazardım, sağcı  Tercüman’da ve ulusçu Hergün’de
Düşüncem zan alanında, İslami kimlik sürgünde

O zaman baş  tacı etti sistem ve ulusçu kesim
Pek çok imkân tanındı, gür çıksın diye bâtıl sesim

İslamî kimlik döndüğünde, hayat dışı sürgünden
Tevhidi bakış oldu artık, yazılarımda gündem

Hakkı  haykırınca her yanda ve haftalık Selam’da
Artık DGM savcıları, takipteydi arkamda

Siyasi mahkemelerde, yok edildi hürriyetim
Hedef alınıp yargılandı,  İslami şahsiyetim

Partilerin Durumu ve Teklifleri

Uğraştılar, sistemin içine tekrar geri çekmeye
Bazı  partiler başladı, yeni teklifler getirmeye

Defalarca teklifler geldi, Erbakan ve Kutan’dan
Tek delil gösteremediler, rehberimiz Kur’an’dan

Yolları  gayri İslami’ydi, delili yoktu İslam’dan
O halde nasıl tabi olurum, ayrılıp da davamdan?

Dediler ki: “Seni parlamenter, ya da başkan yapalım”
“Yahut partimizin ön safında, iyi bir yer açalım”

İmanım izin verseydi, belki dönerdim geriye
Parlamenter, bakan olurdum, katılıp bir partiye

Belki bunları  elde etmek, hoş gelirdi nefsime
Aldatıcı  sebepler de bulurdum, her hal kendime

Ancak, akıdem izin vermez; laikçe hükmetmeye
Zillete, ilkesizliğe ve Kur’an’ı ketmetmeye

Razı  olanlar bu sapmaya, makam ihtirasıyla
Dünyevileşip ilkesini yer, zan ve hevasıyla

“Laik, demokrat, Atatürkçüyüm”der, ikrah olmadan
“Bu sözü ikrah’sız söylemek”, çıkarırken imandan

“Hüküm ancak Allah’ın”, nihai olarak İslam’da
Laik yasa yapar, hevayla hükmedilen makamda

Allah’ın hükmünü  reddeder, laik meclis, hükümet
Vahiyle gelen emirse; “Allah’ın hükmüyle hükmet”

Şirkle hükmetmeye yaklaşmaz, tevhidi iman
Bak,“Vahiyle hükmetmeyen”e, kâfir der Kur’an

Kim ki dini almaz ise, ancak Kur’an ile sünnetten
Kültür, zan ve hevayı din sayar, çıkamaz hiç zilletten

Bir yanda parlamenter makamı, zillet içinde
Diğer yandaysa, zindan ve hicret, izzet içinde

Şirki terkle, “Allah taraftarı” olup, buldum izzeti
Şeref getirdi zindan ve hicret, terk edince zilleti

“Aptal” dedi bazısı, reddedince “ikbal” teklifini
Dediler; “tevhidi tercihle, kararttın istikbalini”

Dediler ki:“  Vekil, bakan olurdun, istikbalin parlaktı.”
Bu sözler, tevhidi yok edecek, bilinçsiz bir tuzaktı

Rabbimin lütfuyla muhafaza oldum, korundum
Gayri İslami yolları reddederek, arındım

Arkadaşımdı, birçok yüksek bürokrat ve bakan
Tüm yollar açıktı, ikbale, zenginliğe çıkan

Rabb’in izniyle reddettim, çıkar eksenli hayatı
Tevhid yolunda riske attım, dünyadaki rahatı

Sarıldım, Kur’an ve sünnetten gelen yönteme
Allah için hep uzak durdum, batıl sisteme

Hak yolda direndim, reddederek geri dönmeyi
Hatırladıkça iğrendim, şirke dair her şeyi

Bulaşmaktan kaçındım, aynı pisliğe ve şirke
Diğer insanları  da çağırdım, tağutu terke

İman ettim tevhide, teslim oldum Allah’a
Bağlandım  Kur’an’a ve örnek Resulullah’a

Allah’a ve Resul’üne, layık olmak istedim
“Birinci öncelikli tehdit”, düşman ilan edildim

Rabbimiz korusun ve ayağımızı sabit kılsın
Tevhid yolunda şâkir, âbid ve vahye şâhit kılsın