Süleyman GÜLEK
GÜZEL AHLÂK SAHİBİ BİR MÜSLÜMAN NASIL OLMALIDIR?
İslâm ahlâkının kaynağı Kur’an ve onun ışığında oluşan sünnettir. Nitekim Hz. Âişe bir soru münasebetiyle Hz. Peygamber’in ahlâkının Kur’an ahlâkı olduğunu belirtmiştir. (Müslim, Müsâfirîn, 139) Dolayısıyla şuurlu/bilinçli bir Müslümanda bulunması gereken başlıca ahlâkî özellikler şunlardır:
● Güzel ahlâklı bir Müslüman, Allah’ın varlığına birliğine inanır, O’na ortak/şirk koşmaz.
● Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanır.
● Allah ve Rasûlü’nü her şeyden fazla sever. Allah’a ve Rasûlü’ne itaat eder, helal olan şeyleri yapar, haram olan, günah olan şeylerden ise kaçınır.
●Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna inanır, namazı kılar, orucu tutar, zekât verir, (maddi imkânı olduğunda) hacca gider. (Buhari, İman 1) Beş vakit namazı cemaatle kılmaya gayret eder. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s.)’in uyguladığı ve tavsiye ettiği 5 vakit namazın dışında cuma ve cenaze namazı da kılar. Peygamberimizin kıldığı, tavsiye ettiği nafile namazları da kılmaya özen gösterir.
● İnanç, ibadet ve ahlâk başta olmak üzere hayatın her alanında Hz. Peygamber (s.a.s.)’i örnek alır.
● İslâm’ı doğru bir şekilde öğrenir, yaşar ve davet ve tebliğ görevini en iyi bir şekilde usulüne uygun yapmaya gayret eder.
● Annesine-babasına, eşine, çocuklarına, akrabalarına, komşularına ve diğer insanlara iyi davranır ve onlarla iyi geçinmeye çalışır.
● İhlâslı ve samimidir. Yaptığı her işte Allah’ın rızasını gözetir.
● Allah için sever, Allah için kızar. Gücü oranında iyiliği emreder, kötülükten alıkoyar.
● Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenir. Onu yalnız ve yardımsız bırakmaz, sevinç ve üzüntülerini paylaşır.
● Müslüman, kardeşleri ile olan ilişkilerinde dürüst, samimi ve hoşgörülüdür. Fikir ayrılığından dolayı Müslüman kardeşini dışlamaz, onun İslâsmi faaliyetlerini engellemez. Kardeşlik bağının devam etmesine özen gösterir.
● Üzerine aldığı her türlü vazifeyi sorumluluğu en güzel şekilde yapmaya çalışır.
● Kendisi için arzu ettiği iyilik ve hayrı, din kardeşi için de aynen arzu eder ve ona karşı bir haset, çekememezlik duygusu içinde olmaz.Kendisine yapılmasını hoş görmediği şeyleri diğer din kardeşleri için de hoş görmez ve yapmaz.
● Sade temiz kıyafet giyer, gösterişten uzaktır.
●Yardıma çağrıldığında yardım eder, iyilik yapmayı sever.
● Sevmediği insanlara karşı da insaflıdır. Hiçbir insanın başına gelen kötülüğe sevinmez.
● Sabırlı ve ümitvardır, korku ve ümit içersindedir, Allah’ın rahmetinden asla ümidini kesmez.
● Müslüman kardeşleri ile iyi geçinir. Onlar hakkında hüsn-i zan besler, yani iyi düşünür. Sû-i zan’da bulunmaz,yanikötü düşünmez, gıybet yapmaz, kimseye çirkin söz söylemez. Onları üzmemeye özen gösterir.
● Mütevazıdır övünmez, gurura, kibire kapılmaz, insanlara üstünlük taslamaz, kimseyi küçük görmez ve alay etmez.
● Giyimine, beden ve kalp temizliğine önem verir.
● Her nerede olursa olsun, hatta kendi aleyhine bile olsa hak ve adaletten ayrılmaz.
● Davranışlarında dengeli ve ölçülü olur.
● Boş ve faydasız şeylerden yüz çevirir.
● Emanete riayet eder, sözleşmelerine sadakat gösterir.
● Allah'ın haram kıldığı bir cana haksız yere kıymaz.
● Yetim malı yemez, kimseyi kandırmaz, aldatmaz.
● Ölçü ve tartıda adil davranır, haksızlık yapmaz.
● Eliyle, diliyle ve davranışlarıyla mü’min kardeşlerini rahatsız etmez.
● Bilmediği şeyin peşine düşmez, bilmediği konuda fikir beyan etmez.
● Müslüman kardeşlerinde kusur aramaz, onlara kötü davranmaz.
● İnsanların gizli hallerini araştırmaz.
● Bir başkasının gıybetini yaparak arkasından konuşmaz.
● Doğru sözlüdür, yapmayacağı şeyi söylemez.
● Bencil değildir. Bollukta da darlıkta da infak eder sadaka verir.
● Hoşgörülüdür, öfkesine hâkim olur, insanların kusurlarını bağışlar.
● Hatalı tutum ve davranışlarında, günahlarında ısrar etmez, tekrarlamaz ve günahlarına yürekten tevbe ve istiğfar eder.
● Adildir, hakkı ve adaleti savunur.
● Kin beslemez, kötülüklere karşı en güzel bir tarzda mücadele eder, kötülükleri iyilikle savar.
● Akrabalarına, yetimlere, yoksullara, ihtiyacı olanlara zekât ve sadaka verir.
● Hayır işlerinde iyilik ve takva üzere yardımlaşır, düşmanlık, kötülük üzere yarış ve dayanışma içinde olmaz.
● İşlerini istişare üzere yapar.
● Her an, doğru olan ne ise onu yapar.
● Ne eliyle ne diliyle hiçbir kimseyi incitmez.
● Varlık zamanında da, darlık zamanında da başkalarına elinden geldiği kadar yardımda bulunur.
● Kim söylerse söylesin, hakkı kabul eder, ilim ve hüneri, hikmet ve hakikati nerede bulursa alır ve bunda taassup göstermez.
● İnsanlar hakkında önyargılı davranmaz, bilmediği konularda fikir yürütmez, kimseyi suçlamaz.
● İyi bir şey yaptığında sevinir, kötü bir şey yaptığı zaman üzülür ve hatasını telafi etmeye çalışır.
● Her ne suretle olursa olsun, şüpheli şeylerden sakınır.
● Kazancının helâl olmasına çok dikkat eder.
● Sade bir hayat yaşar, israf ve lüksten uzak durur.
● Dünyaya aşırı bağlanmaz, dünyevîleşme hastalığına karşı çok dikkat eder.
● İslâm’a uygun yaşamaya mâni olmaya çalışan İslâm düşmanlarına ve nefis ve şeytana karşı cihad eder. Yani gereken mücadeleyi yapar.
● İtidalli/dengeli olup her türlü aşırılıktan, ifrat ve tefritten kaçınır.
● Ya hayır konuşur ya da susar.
● Her konuda edep ve âdâba uygun davranır.
● Güler yüzlü ve güzel sözlüdür, insnalarla iyi geçinir.
● Samimidir, takva sahibidir. İslâm’a uygun olanı yapar, İslâm’a aykırı bir şey olduğunda ise ondan uzak durur.
● Doğru ve dürüsttür,insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
● Başına üzücü bir olay geldiğinbde imtihan gereğidir der, sabır eder ve gereğini yapar.
● Allah’ın verdiği nimetlerden dolayı devamlı şükreder.
● Ailesine, çevresine, tüm insanlara, tüm canlılara (hayvanlara) şevkatli ve merhametli davranır.
● Hz. Peygamber (s.a.s.), “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır. Görünce selâm vermek, davet edince gitmek, nasihat isterse nasihat etmek, aksırıp elhamdülillah derse yerhamükellah demek, hasta olunca, hatırını sormak, ölünce cenazesinde bulunmak.” (Müslim, Selâm 5) gerekir dediği için, bir Müslüman bu hususları yerine getirmeye gayret eder.
● Allah’a tam bir teslimiyet içindedir. Rabbi’ne çokça tövbe eder; hata, ihmal ve kusurlarından dolayı bağışlanmasını niyaz eder.
● Takva, ihlâs, edep, hayâ, iffet, adalet, sabır, şükür, tevekkül, kanaat ve cömertlik gibi iyi ve faydalı davranışlara sahiptir.
● Yersiz korkulara kapılmaz, aşırı üzüntü ve karamsarlıktan kaçınır. Olumlu düşünür, çünkü olumlu düşünce olumluluğa götürür, olumsuz düşünce ise olumsuzluğa sürükler.
● Ölümü düşünür, günahlardan sakınır, dünya ve ahiret huzuru ve mutluluğu için Allah’a çok duâ eder.
● Tevhidî özümsemiştir; şirkten, küfürden, bid’at ve hurâfelerden, münafık olmaktan, câhilî düşünüş, inanış ve yaşayışından da uzak durur ve güzel davranışlarda bulunur.
● İçki, uyuşturucu, kumar, zinâ, eşcinsellik, ahlâksızlık, haksızlık, hırsızlık, faiz, rüşvet, gurur-kibir, övünme, riya/gösteriş, cimrilik, israf, dünyaya aşırı bağlılık (dünyevîleşme), hırs, haset, kıskançlık, cimrilik, gıybet, dedikodu,bencillik, tekfircilik, tembellik, sabırsızlık, adâletsizlik, dolandırıcılık, acımasızlık, iftira ve yalan gibi kötü huylardan, zararlı alışkanlıklardan, çirkin davranışlardan da sakınır.
● Zinânın fert, aile ve toplum için zararları çoktur. İslâm’da neslin korunması için zina haram olduğu gibi, homoseksüellik, lezbiyenlik de aynı şekilde haram kılınan bir cinsel eylemdir. Bu cinsel eylem de sapkınlıktır ve ahlakî yozlaşmadır. Bir Müslüman bu eylem içerisinde olanları asla onaylamaz ve hoş göremez.
● Müslüman kişi; haramlardan, günahlardan, kötü huylardan ve zararlı alışkanlıklardan kaçınır ve güzel ahlâk sahibidir. Mü’minler takvalıdır, Allah’ın sevdiği ve razı olduğu bir kul olmaya çalışır. Güzel davranışlar kişiyi mutlu, huzurlu eder. Kötü davranışlar da kişinin dünya ve ahirette mutsuz, huzursuz olmasına sebep olur. Dolayısıyla güzel ahlâklı bir Müslüman iman, ibadet ve güzel davranışları sebebiyle dünyada huzur ve mutluluğa kavuşaçak, ahirette de mutluluk yurdu olan cennete girecek ve orada mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayacaktır. Ne mutlu güzel ahlâk sahibi olup İslâmî anlayış ve yaşayış üzere olmaya gayret edenlere!
(Not: Bu makale, Vuslat Dergisi Eylül 2022 sayısında yayınlanmıştır.)