02 Şubat 2011

TUNUS VE MISIR'DAKİ İSYANLAR VE BİZ

Zalimlerin yıkılması Yüce Allah’ın vaadidir:

“…Zulmetmekte olanlar nasıl bir inkılapla devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” Bu Allah’ın bir vaadidir. Allah’tan başka vaadine daha sadık kim olabilir…

Bu ilahi bir yasadır…

Kim yeryüzünde bozgunculuk çıkarırsa,

Kim halkını sömüren, ezen bir idarecilik yaparsa,

Kim halkın dertlerini, değerlerini hiçe sayarsa, yok sayarsa,

Kim Allah’ın dininin düşmanlarını dost edinirse,

Kim tek adam anlayışıyla yeryüzü nimetlerini tekelde toplamaya, mal yığmaya kalkışırsa,

Kim indirilen hakikatleri inkar ederse,

Ve kim Allah’ın indirdikleri ile hükmetmezse,

İşte onlar yıkılmaya mahkûmdur…

Tarih bu yasanın nasıl işlediğine birçok kere şahid olmuştur.

Ne Nemrutlar, Firavunlar, Tiranlar kalmıştır ortada…

Şimdi de bu çağın diktaları ve diktatörleri bir bir devrilmektedir. Çağın Firavunları korku ile kaçacak yer aramaktadır. Onlara bu dünyada korku vardır, Ama onları asıl Ahiret korkusu beklemektedir ve o ebedi olandır…

Halklar İsyan Ettiler:

Tunus’ta, Mısır’da halklar yılların birikimiyle isyan ettiler… Bin Ali ve Hüsnü’de Zalimlerin ortak akıbeti ile karşı karşıyalar…

Onlar da halklarını yok saydılar, Mal yığdılar, sömürdüler, Siyonistlerle, ABD ile iş tuttular. Onlarda zindanlarda insanların ömürlerini heba ettiler ve Onlarda Allah’tan gelene sırt çevirdiler ve Allah’ın indirdikleri ile hükmetmediler…

“Biz onda, onların üzerine yazdık: Can’a can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir keffarettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalim olanlardır.” (5/Maide45)

Biz Müslümanlar Bunu Nihai Zafer Olarak Göremeyiz:

Biz Müslümanlar bu yaşananları doğru okumalı doğru mesajlar çıkarmalıyız. Daha düne kadar bu zalimlerle iş tutan emperyalist güçler, Mısır halkının nefes almasından, haklarından söz etmeye başladılar…

Kendilerinin desteğiyle öldürülen binlerce insanı, sömürülen halkları, yok sayılan değerleri unutup şirinlik taslamaktadırlar. Beslemelerini ülkelerine bile kabul etmemektedirler.

Unutmayalım ki bu emperyalistler İslami hayat tarzını düşman bildiler ve onun yeşermesinin önümde bu diktatörlerle iş tuttular.

Bu zalimlerin gitmesi baskı ve zorbalığın toplumdan bir nebze uzaklaşması, halkların nefes alması önemlidir. İnsanların örgütlenebilme, fikrini açıkça paylaşabilme özgürlüğüne ulaşabilmesi önemlidir.

Ama bu bizleri Zafer sarhoşluğuna itecek bir gelişme değildir.

Açların isyanı, “Aç öküz fırın yıkar” özdeyişinde ifade ettikleri gibi sadece fırınların tarumar edilmesine neden olur. Eğer isyanlara iman, akıl, ahlak ve irade yön veremezse, bu hareketler sert diktatörlerden, yumuşak olanlarına geçişten başka bir anlam ifade etmeyecektir. Emperyalist ülkeler bu isyanları renkli devrimlere dönüştürüp ABD yanlısı rejimlere-demokrasilere dönüştürebilme konusunda oldukça maharetlidirler…

Esas Şimdi Bizlere Çok Ama Çok İş Düşmektedir:

Allah’ın toplumsal yasalarından söz ettik, bu yasalardan biri de Allah’ın nurunu tamamlayacak olmasıdır. Ama bu zaferin, İnsanların özündeki dönüştürebilme, değiştirebilme konusundaki çabalarla orantılı olduğu da Allah’ın bir yasasıdır.

Bu sebeple diktatör sistemlerin alternatifinin, liberal sistemler olmadığını, insanların tek umudunun, beklediğinin, aç olduğu hakikatin İslam olduğunu unutmamalı, bu davanın erleri olarak toplumu ıslah edebilme sorumluluğumuza şimdi daha fazla sahip çıkmalıyız.

İslam coğrafyasındaki Müslüman hareketlerle iletişim halinde olmalı, karşılıklı tecrübeleri paylaşmalı, bu rahat ve serbest ortamı lehimize çevirecek projeler geliştirmeliyiz. Yoksa selin önüne katıp savurduğu çer çöp gibi, Demokratik, liberal akıntının birer parçası olup, bir 30 yıl daha kaybedebiliriz.

Yaşadığımız Coğrafyayı İhmal Etmeyelim:

Bu başkaldırı, haksızlığa karşı susmama isyan etme hali bu topraklarda yaşayan Müslümanlar olarak bizlere de mesajlar vermelidir.

80 yıllık tek adamlık, despot rejimin İslam’a olan tahammülsüzlüğünün bittiği rüyasından uyanmalı, Kuzey Afrika'daki diktatörleri lânetlemekle kalmamalı, protesto etme kararlılığımızı bu topraklardaki uygulamalar için de devam ettirmeliyiz.

Daha dün bir gazetenin yazarları ve yazar Mehmed Göktaş gözaltına alınmış, bu insanların evlerine sabah namazı vakti çizmelerle girilmiş, mahremiyetlerine saygı gösterilmemiştir.

Halen 10-12 aydır zindanlarda mahkeme görmemiş tutuklu Müslümanlar bulunmaktadır. Bu kardeşlerimizin hakları için gösterdiğimiz duyarlılık ölçüsü, Mısır, Tunus zalimlerine karşı tepkimizin samimiyetini ortaya koyacaktır.

Unutmayalım İslami hareket bir açlık, kölelik hareketi değildir. İslami mücadele, İnsanların Allah’a kulluk edebildiği bir ortamın inşa edilebilmesinin, hükmün yalnızca Allah’a ait olduğu bir toplumun oluşturulabilmesinin mücadelesidir.

Toplumun ezilmişlik ve mağduriyet halini İslami taleplerle birleştirebilmeli, İslam nizamını kurabilmek için gayret sarf etmeliyiz. Unutmayalım ki gerçek özgürlüğe sadece Allah’a kulluk ile kavuşulacaktır.