Hamza KARAHAN

14 Şubat 2008

"BİR OK ATTIM, AŞURE OLDU"

Son yıllarda ülkenin gündemi o kadar hızla değişmekte daha doğrusu “değiştirilmektedir” ki gündemi takip edebilmek öyle her yiğidin harcı olmasa gerek. Bazen çok önem arz eden gerçekler, birtakım çevreler tarafından medya gücü kullanılarak suni gündemlere kurban edilmekte, adeta toplumun gündemi gasp edilmektedir. Egemen çevreler bu konuda göstermiş oldukları maharetle sihirbazlara taş çıkartmaktadır. Her ne kadar son dönemlerde bu etkileri zayıflamaya başlamış ve onlar da bunun telaşına kapılmışsa da genelde olan şu: Malum çevreler gündemi belirliyor, biz ise peşinden bir maratoncu gibi koşarak yetişmeye çalışıyoruz, mesafeyi ne kadar kapatabiliriz gayretiyle.
Şu hikaye bu konuda ilginç mesajlar içermekte:
“Padişah hazretlerinin, bir oğlu varmış. Babası, oğluna bir şeyler okutup öğretsin diye avuç dolusu altın döküp, bir "hoca" tutmuş...
Arada sırada "hoca"ya soruyormuş:
"Bizim oğlanın durumu nasıl?"
"İyi efendim iyi, çok şey öğreniyor!"
Padişah bir gün oğlunu sınamak istemiş, "hoca"ya haber yollamış:
"Oğlanla akşam konağa gelsin, eş, dost oğlanı görsün!"
Yemek yenmiş, sohbet başlamış, laf avcılıktan açılmış, herkes bir şey anlatırken, Şehzade damdan düşer gibi ortaya bir laf atmış:
"Bir ok attım kebap oldu!"
Herkes birbirine, Padişah da "hoca"ya bakmış:
"Ne diyor bu?" diye...
Hoca, izah etmiş:
"Efendim mahdumunuz, bir ok attım kebap oldu buyurdular, anlatayım...
Kendisiyle birlikte ava gitmiştik, mahdum beyin önüne bir tavşan çıktı, hemen nişan aldı, attı, ok tavşanı delip geçti, bir kayaya isabet etti, taştan kıvılcım çıktı, otlar, ağaçlar tutuştu, tavşan da kebap oldu... Bunu anlatmak istediler, anlaşılmayacak ne var?"
Herkes “lahavle” çekmiş. Sohbet devam etmiş, derken "Şehzade" bir inci daha saçmış:
“Bir ok attım aşure oldu”
Hoca dayanamamış, eğilmiş:
"Ulan, ben şimdi dağ başında tencereyi, şekeri, buğdayı, arpayı, inciri, nohudu, nereden bulayım da sana aşure pişireyim!"
Şimdi diyeceksiniz ki “ne alaka!” Açıkçası ülkenin gündemini bundan daha güzel açıklayacak bir örnek bulamadım. Ortaya bir gündem atılıyor, sonrası aşure. Artık ayıkla pirincin taşını ayıklayabilirsen.
Geçmiş dönemlerde ülkenin gündemini meşgul eden ve kurmuş oldukları tezgahlarla adeta bir taşla iki kuş avlayanlar, tertipledikleri provokasyonlarla bir taraftan mevcut sistemi ayakta tutmaya çalışmışlar diğer taraftan işledikleri “fail-i malum” cinayetlerin ardından cahillere “Kahrolsun Şeriat” sloganları attırarak sistemin tek alternatifi olan İslam’ı akıllarınca boğmaya çalışmışlardır. Sadece derin örgütlerden biri olan Ergenekon adlı esrarengiz taşeronun kolları iyice bakıldığında çok önemli yerlere ulaştığı görülmektedir.
Son zamanlarda, hükümetin kararlı duruşu mu demeliyiz yoksa hükümetin seçim yatırımı mı demeliyiz bilemiyorum ama sonuçta ortaya iyi şeyler konulmuştur. Halkımızın geleceği üzerine kurulan kirli tezgahların bir bir açığa çıkması, çok önem arz eden faili meçhul cinayetlerdeki sır perdesinin bir nebze aralanması, hatta ülke tarihinde ilk defa birtakım gerçeklerin su yüzüne çıkarılması malum çevreleri rahatsız etmiştir. Tutunacak dal arayan söz konusu karanlık çevreler, bir şekilde gündemi değiştirmeye çalışmaktadırlar.
Bakıyorsunuz, dünün azılı İslam düşmanları gündemi farklı alanlara taşımak için bugünün “İslam fetvacısı” olarak gözükmeğe çalışmakta. Allah’ın mümin kadınlara açık bir emri olan başörtüsünü, açıkça kendi siyasal görüş ve düşünceleri doğrultusunda istismar ettikleri gibi, bir de bu hükmü güya suret-i haktan görünüp zayıflatmaya çalışmaktadırlar. Bunlar İslam’a karşı Muaviye siyasetiyle savaş açmışlardır. Aklı sıra bunlar her şeyi biliyorlar. Öyle ki düşmanı oldukları İslam'ı yorumlamak bile bunlara düştü! Düne kadar sahih İslam’ın karşısına “ılımlı İslam” tezleriyle çıkanlar, şimdi “ulusal İslam” tezleri geliştirmektedirler. Onların uydurduklarına “Laikus İslam” da diyebiliriz. Bunların dedeleri de çok derin alimdiler zaten! Babaları, babaanneleri mollaydılar! O halde onlar neden “laikus alimus" olmasın ki değil mi canım! En meşhurları “Baykıl Hoca” ve meşhur çiçek sulamacı “Gamer Hoca” diyebiliriz. İşin esprisi bir yana, şeytan bile bunlara bakarak şaşırmış ve bir o kadar da üzülmüştür (!), “bunların uydurduklarını ben nasıl düşünemedim” diye...
Müslüman bireyler olarak gündemi takip etme sorumluluğumuz vardır. İslam ve Müslümanlar üzerine kurulan tezgahları en iyi şekilde analiz edebilmeliyiz. Müslüman, baktığını iyi görebilmeli
Şehid Malik Şahbaz’ın (Malcom X) deyimiyle, “Müslüman iyi nişancı olmalı. Kuklayı değil de kuklacıyı vurmalı.”
Evet kardeşler, suni gündemlere dalarak oyalanmamalıyız. Yüce Rabbimizin bizlere vermiş olduğu hayatı ve hayatımızın zemini olan zamanı boşa geçirmmeliyiz. Başkalarının gündemimizi ve hayatımızı biçimlendirmesine izin vermemeliyiz. Hayatımızı, Rabbimizin kelamında belirlemiş olduğu çizgiler düzleminde şekillendirmeliyiz. Rabbani düsturlar ve Nebevi yöntemlwe belirlenen gündemlere sahip olmalıyız
Emanet edilebileceklerin en eminine, alemlerin Rabbi Allah’a emanet olunuz.