Hamza KARAHAN
BOSNA'DAN SİZE SELAM GETİRDİM
BOSNA'DAN SİZE SELAM GETİRDİM
Selamların en güzeliyle… Önce Mekke’de duyulan, günümüzde ise ta Bosna’dan makes bularak gönlümüze surur veren o güzel söz, zihinlerimizdeki uzak diyarların prangalarını çözen bir dil, bir name ile "selamün aleyküm" dostlar.
Rabbime binlerce kere hamd olsun ki, bizleri Müslümanlardan kıldı. Etnik kökenimiz ne olursa olsun, ortak değerimiz olan İslam, bizleri, yüreklerimizi birleştirdi. Düşünün, Avrupa’nın ortasında bir ezan sesi; Allahu Ekber! Allahu Ekber!.. Bir anda silkiniyorsunuz, kulaklarınıza inanamıyorsunuz ve bir daha aynı sesi tekrar işitiyorsunuz. İnanın insan hemen kendine gelemiyor ve arkasından şunu söylüyor: Burası yabancı bir ülke değil, burası bizim, yetim bıraktığımız öksüz Bosnamız. Öyle ki buradaki İslam eserlerine bakınca, her birinin kuru kubbeler, minareler olmadığını, birer kale olduklarını hissediyorsunuz.
Osmanlı’nın bir yeri teslim alışının, geçmiş ve günümüz vahşi işgal devletlerinin işgallerine hiç benzemediğine yakından şahit oluyorsunuz. Medeniyet dalları kurumuş bir coğrafyanın nasıl yeşertildiğini, camileri, hanları, hamamları, köprüleriyle bir toplumun ne şekilde yükseltildiğinin örneklerini tek tek müşahade ediyor, nakış nakış imzalarını görüyorsunuz Bosna’da. Ve şunu da düşünüyorsunuz: Osmanlı devletinin bu bölgede yaklaşık 400 yıl hakimiyetini nasıl sorunsuz ayakta tuttuğunu, aslında bu bağın kopmadığını, her ne kadar sınırlarla olmasa da, gönüllerde halen bu bağın yaşatıldığını hissediyorsunuz.
Coğrafi ve tabii güzellikleri hakkında ne yazsak azdır sanırım. Amiyane tabirle ‘yalancı cennet’ diyebiliriz. Saray Bosna , Travnik, Mostar şehirleri ve Blagay Tekkesi gerçekten görülmesi gereken yerlerden bir kaçı. Yine de herkesin bizzat yerinde görmesi, tatması gerektiğine inandığım güzellikler ülkesi Bosna.
Halkın sosyal yaşantısına bakınca bazı olumsuzlukların olmadığını söylersek yanlış olur. Genel olarak Boşnaklar kendilerini İslam’a nisbet ediyorlar. Ancak bunun amellere ve eylemlere pek yansımadığını, İslam’ın sadece isimlerde ve kültürel bir bağ olarak kalması ve özellikle batı(l) yaşam tarzının fazlasıyla taklit edilmesi, komünist rejimin dinsizleştirme operasyonunun bir sonucu olarak görülebilir.
Bu sorunların aşılması da, bizlerin yakın ilgi ve desteğiyle olacaktır inşallah. Onların bizleri sevdiği ve bize güvendiği kadar, inşaallah bizler de onlara desteğimizi götürür, güzel bir İslami yaşantıyla örnek olabilirsek, bu sorunlar yüce Allah’ın inayetiyle aşılacaktır diyebiliriz.
Söz konusu olumsuzlukların yanında, İslami yönden güzel örneklere de şahit olduk hamdolsun. Mesela, Bosna’da medrese eğitimine çok önem veriliyor. Saray Bosna’da Gazi Hüsrev Medresesi’nin etkisini başkentte azda olsa hissedebiliyorsunuz. Ayrıca Travnik’ teki Medreseyi ziyaret etme fırsatını da buldum. Oradaki eğitim, bizdeki İmam-Hatip düzeyinde, fakat eğitimlerinin bizdekinden çok kaliteli olduğu da bir gerçek. Çünkü derslerine giren hocaların akademik ünvanları genellikle Prof. düzeyinde ve alanlarında çok iyi eğitim almış hocalar.
Bosna’da İslami eğitim alanlara gerçekten çok büyük saygı ve sevgi duyuluyor, bir nevi el üstünde tutuluyorlar. Bizlerin de onlardan öğreneceği önemli hasletlerin var olduğu muhakkak.
İnsanların birbirlerine karşı sevgi, saygı ve derin hoş görüsü gerçekten görülmeye değer.
Osmanlı’nın aylarca at sırtında veya yaya olarak ulaştığı ve izler bıraktığı bu topraklara bizler günümüz teknolojiyle iki saatte çok rahat varabiliyoruz. O zaman bizler niçin kendimize ait bir imzanın atılmasına vesile olmayalım ki. Gerçekten bugünün Bosna’sında bu gibi imzalara çok fazla ihtiyaç var. Orada savaş sırasında birçok cami sırf Müslümanların buradaki izleri kaybolsun diye hunharca yok edilmiş, ortadan kaldırılmış, bizler buna yakından şahitler olduk. Buna karşılık, kabrini ziyaret etme imkanı bulduğum şehidimiz Selami Yurdan ve diğer şehidlerimizin de Bosna’nın İslam olan tapusuna canlarıyla, kanlarıyla bir kere daha İslam’ın o aziz mührünü silinmez bir şekilde vurduğunu belirtelim.
Bizler inşaallah hayırlı insanlar olmaya çalışıyoruz. Hayırda yarışmamız gerektiğinin bilincine varıyoruz her geçen gün. Bosna da bu yarış parkurunda en önemli sahnelerden birisidir. Orada yapılmakta olan camilere ve dernek çalışmalarına el atmamız gerekiyor. Bosna’da görmüş olduğum hayırlı çalışmalardan bir tanesini Deniz Feneri Derneği yapıyor. Deniz Feneri’nin çalışmaları halkın indinde çok iyi intibalar bırakmış. Buradan Deniz Feneri Derneği’nde aktif görev üstlenen Rıdvan Sancaklı ağabeyimize çok teşekkür ediyorum. Yüce Allah ondan ve onun gibi gayret ehli Müslümanlardan razı olsun. Onların gayretli çalışmaları inşaallah meyvelerini verecek ve yeni dernek ve vakıfların açılmasına vesile olacaktır.
Önemli çalışmalardan bir tanesi de, Türkiyeli iş adamlarının kurmuş olduğu Uluslararası Sarayova Üniversitesi. Burası halk tarafından kısa zamanda benimsenmiş özel bir üniversite. Cazip imkanlar ile dışarıdan öğrenciler de alınıyor. Ülkemizde yurt dışında okumak isteyen öğrenciler için her yönüyle bulunmaz bir fırsattır, değerlendirilmelidir. Ayrıca Türkiye’deki üniversitelerinde yaşatılmakta olan “çağdaş zulüm” burada yaşanmamaktadır.
Başka alanlara da el atılması gerekiyor. Orada okuyan gerek Bosnalı, gerek Türkiyeli, gerekse diğer İslam coğrafyalarından öğrenciler var. Ekonomik sıkıntılarının var olduğunu gördük, bu öğrencilere hayırseverlerden burs sağlayabilirsek veya yurt dışına yatırım yapacak olan iş adamlarımızı Bosna’ya yönlendirebilirsek ne mutlu bize.
Bosna’nın sanayi ve üretime çok acil olarak ihtiyaç duyduğunu gördük. En kısa zamanda bu konuda adımlar atılması gerekiyor. Bizim Bosna’da boş bıraktığımız alanların İslam dışı çevreler tarafından batıl anlayışlarına göre doldurulduğunu ve Bosna halkının sömürüldüğünü gördük.
Sonuç olarak bu gezinin şahsım adına çok verimli geçtiğini söyleyebilirim. Savaşın o hala sıcak duran izlerini yakından görme fırsatını buldum. Savaştan yeni çıkan Bosna toplumunu yakından tanımaya çalıştım. Bu gezi ile ilgili duygu ve düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim, inşallah iyiliklere vesile olmuştur.
Son olarak sizlere bir Boşnak lisanıyla "Allah’a emanet" olun demek istiyorum.