Yasin AYDOĞAN

18 Ekim 2007

ASHAB-I SEFİNE'DEN OLMAK

"Tuğyan olan yerde tufan da olur" diyor bir kalem sahibi. Çok doğru gerçekten. Tuğyan varsa tufan kaçınılmazdır. Tuğyan tufanı getirir.
Azgınlık, taşkınlık, isyan, sınırı aşmak, haddi tecavüz etmek anlamlarına geliyor tuğyan. Fu'lan vezni Arapçada içerdiği anlamla ağzına kadar dolu olmak anlamında çokça kullanılan bir vezin. Bu manada Kur'an: Okumanın tüm yönlerini içine alan, her türlü okumayı ifade eden, Subhan: Tesbihin, tenzihin, kutsamanın tüm yönleriyle ifade edildiği, Furkan: fark edilen, farklı olan, ayrılmış, ayrıştırılabilen, farkı belli olan, Sultan: Otoriteyi, iktidarı, gücü tüm yönleriyle anlatan, Kurban: Yakınlığı anlatan, her türlü yakınlaşmayı temin eden, yaklaşmak ve yakınlaşmak için ortaya konan her türlü iş, eylem anlamında farklı kelimeler. Ama hepsi aynı veznden geliyor. Yani, Fu'lan vezninden.
Ashab-ı Sefine, Gemi Ashabı demek. Tufan öncesi tuğyana dalmamış olanların, tuğyandan beri kalmış olanların, tuğyana karşı direnmiş ve kazanmış olanların, tağutlarla iş tutmamış olanların, tağutlara sevgi/sempati beslememiş olanların, tuğyan düzenini reddetmiş ve temiz kalmış olanların, Hz. Nuh (a.s.) ile binerek sahil-i selamete çıkmış olanların gemisi.
Yıllar yılı (gece gündüz Nuh Suresi 5. ayet) anlatarak, canını dişine takarak saadetleri için çırpınan, didinen, çalışan kutlu peygambere karşı, bunca dostane çabaya inatla (parmaklarını kulaklarına tıkayıp, ısrarla, kibirle Nuh Suresi 7.ayet) muhalefet ederek, tuğyan eden ve tufanda boğulan gemiye binmeyenler nelerine güvendiler. Gerçekten anlamak çok zor. Birisi peygamber oğlu ama tuğyan ehlinden, yüksek bir yere çıkarak kurtulacağını zannediyor. Ama nafile.
Pozitivist mantık her devirde aynı işliyor, pozitivist kafa her devirde aynı çalışıyor maalesef. Görüneni ölçü kabul edince, duyuların algıladığını esas alınca, küçüklüğünü idrakten aciz kalınca çuvallıyor, akıbeti de çok fena oluyor. Eşyanın zararından eşyanın sahibine sığınarak, eşyaya hükmedenin hükmüne ram olarak, eşyaya nizamat verenin ilkelerine sarılarak kurtulmayı nedense akletmiyor. Eşyayı aşmak için yine eşyaya sarılıyor. Eşyanın zararını defetmek için eşyayı kullanma yolunu seçiyor.
İman olmadan bunu başarmak imkansız tabii. Önce Allah’tan emin olmak gerekiyor. İman Allah'a (c.c.) itimad etmek, güvenmek, emin olmak anlamına geliyor. Ashab-ı Sefine’ye selam olsun. Elhamdulillah Ashab-ı Sefine’yi sahili selamete çıkaran imamlarıydı (Hz. Nuh), imanlarıydı. Ashab-ı Sefine kıyamete dek Kur'an’ın bize sunduğu bir modeldir. Her devrin Ashab-ı Sefine’si var. Yine her devrin Hizb-i Tuğyan’ı var.
Ashab-ı Sefine yücelerden aldı hükümleri, itaat etti, uydu, uyguladı, temiz kaldı, temiz yaşadı, kanaat etti, şahid oldu, şahid tuttu. Kirlenmiş, karışmış, bulaşmış, bozulmuş inanç, fikir. düşünce ve yaşantı biçiminden teberri etti. Gemiyi hak etti. Diğer tarafta azgınlar, ileri gelen, kibirli, iktidar sahibi, malı mülkü çok olan, zengin azgın, yukardan bakan, aşağılayan, hor gören, şımarık, hava atan, caka satan, insanlığını unutan, "ben" diyen, kendine, hevasına tapan, Hizb-i Tuğyan azdıkça azdı, şirki seçti, Allah'ı dikkate almadı, kirlendi, kirletti, karıştırdı, bozdu, bozuldu. Boğuldu, boğulmayı hak etti.
Ashab-ı Sefine’den olmak için haram olandan uzak kalmak şart. Kar, zarar, kazanç, kayıp, gelecek gibi kavramlara Rabbimizin yüklediği anlamları yüklemek gerekiyor. Zahirde tufan öncesi hayata baktığımızda, tuğyan ehlinin kârda, kazançlı, zengin, geleceği garanti, rahat yaşayan kimseler olduğunu zannedebiliriz. Ama bu çok büyük bir yanılgıdır. Kaldı ki onlar da böyle görüyor, böyle değerlendiriyorlardı. Kaybettiler. Onların bakış açısına göre iman edenler ayak takımıydı, işe yaramazdı, fakir fukaraydı, iş bilmez, başarısız kimselerdi, karada gemi yapmakla iştigal edecek kadar mantıksız adamlardı, tufan gelince anladılar ama geç oldu.
Hz. Adem’le (a.s.) başlayan tevhidi öğretide, her devrin iman ehli o dönemin Ashab-ı Sefine’sidir. İnkar ehli de o dönemin boğulan Hizb-i Tuğyan’ı.
Gemiye binenler, sahile çıkanlar, selamete varanlar, saadete ulaşanlar, kurtulanlar, iki cihanda felah buldular, bulacaklar.
Tuğyanı yaşam biçimi edinenler iki cihanda da kaybettiler, mahvoldular.
Ashab-ı Sefine olmanın yolu belli; vahye kulak vermek, vahye kulak kesilmek. Tuğyanla dolu bir hayatta Ashab-ı Sefine’den olmak isteyenler Kur'an'a kulak versinler. Furkan’a kulak versinler. Subhan’a kulak versinler.
Muhakkak felah bulur, muhakkak kurtulurlar.