Süleyman GÜLEK
BAYRAM SEVİNCİNİ YAŞAMAK
Bayram bir sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı hislerinin mü'minler arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerdir. Bayramlar; fertlerin birbirlerine sevgi ve saygı ile yaklaşma, yardımlaşma, birbirlerinin gönlünü alma, mutluluğu ve sevgiyi dolu dolu yaşama günleridir. Bayram insanları kaynaştırıp biraraya getiren en güzel vesilelerden biridir.
Maalesef bu Ramazan Bayramında korona salgını sebebiyle sokağa çıkma yasağı olduğundan dolayı bayram ziyaretleri olmayacaktır. Ancak telefonla bayramlaşma olacaktır. Bayramlar, müminler üzerinde çok müspet tesirler meydana getirir, dini duygularını kuvvetlendirir. Toplumsal bağları güçlendirir. Toplumu birlik, beraberlik, kardeşlik ve dayanışma içinde tutan, saygı ve sevgi temelinde insanları birleştiren önemli günlerdir. Ramazan Bayramının mü’minler arasında ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, hergün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder.
Bir ay gibi uzun bir süreyle, özellikle Ramazan'ın sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan mü'minler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan bayramında yaşama imkânına kavuşurlar. Müslümanların iki büyük bayramından biri Ramazan ayında tutulan bir aylık orucun bitiminde Şevval ayının ilk üç günkü bayram günleridir.
Ramazan Bayramına, o gün fıtır sadakası verilmesinden dolayı "Fıtır bayramı" adı da verilmektedir. Ramazan Bayrmında fıtır sadakası önemli bir görev olup, bayram namazından önce verilmesi iyidir. Resulullah (s.a.v.) Medine'ye hicret ettiği zaman Medinelilerin eğlenip neşelendigi iki bayramları vardı. Hz. Peygamber Medinelilere özgü olan, cahiliye izleri taşıyan bu bayramların yerine bütün müslümanların sevinip güzel vakit geçireceği, İslâm'ın iki bayramı hakkında şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ size kutladığınız bu iki bayrama bedel olarak daha hayırlısını, Ramazan Bayramı ile Kurban bayramını lûtuf olarak vermiştir.” (Ebû Dâvud, Salât 239)
Ayrıca Şevval ayında altı gün oruç tutmak da çok sevaptır. Ramazan ayından sonra gelen Şevval ayında tutulan altı gün oruca "Şevval orucu" denir. Bu orucu tutmak müstehaptır. Bu oruç peşpeşe tutulabileceği gibi ara verilerek de tutulabilir. Peygamberimiz (s.a.v.), Ramazan ayından sonra gelen Şevval ayında altı gün oruç tutmuş (Tecrîdi Sarîh Tercümesi, c. 3, s. 157) ve tutulmasını tavsiye etmiştir. Bu orucu tutmanın sebebini Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle açıklamıştır: "Kim Ramazan orucunu tutar, sonra Şevval ayından altı gün oruç tutarsa bütün yıl boyunca oruç tutmuş gibi olur." (Tirmizî, Savm, 53)
"Kim iyi bir amel işlerse, kendisine bunun on katı sevap vardır" (En'âm, 6/160) anlamındaki âyet esas alındığında bir ay oruç tutan müslüman, on ay oruç tutmuş gibi sevap kazanır. Şevval ayından da altı gün oruç tuttuğunda ki bu oruç on katıyla altmış gün, iki ay yapar, böylece bir yıl oruç tutmuş gibi olur.
Bayramlar Allah'a yakınlık ve kulluk zamanlarıdır. Her iki bayramda bayram namazı kılınmadan bayram başlamaz. Bu itibarla bayram namazına gidilir. Bayram namazından sonra Müslümanlar bayramlaşmak suretiyle bu güzel günü idrak ederler. Fakat bu Bayram koronavirüs sebebiyle Bayram namazı cemaatle kılınmayacaktır. İnşallah Kurban Bayramında bayram sevincini akrabalarımızla, tanıdıklarımızla birlikte yaşarız.
Bu duygularla Ramazan Bayramınızı tebrik eder, İslam âlemine ve tüm insanlığa sağlık, huzur, barış, bereket getirmesini ve hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan dilerim.