Yasin AYDOĞAN

27 Nisan 2009

BİZ MÜSLÜMANIZ

Biz müslümanız, elhamdulillah. Bize bu ismi şanı yüce Rabbimiz verdi, bu isimden hoşnut olmalı ve bu ismi hiçbir başka isimle değişmemeliyiz. Bu ismin yanına hiçbir ilaveye bile rıza göstermemeliyiz.

Biz müslümanız, bizim Kur’an’ımız var, bizim imanımız var, bizim efendimiz-önderimiz var.

Biz müslümanız, kitabsız, imansız, öndersiz-başsız-rehbersiz hareket edemeyiz.

Biz müslümanız, bizi biz eden mükemmel değerlerin güçlü savunucuları olmalıyız.

Biz müslümanız, hayatın hızlı akışı içerisinde kendimizi koyvererek kaybolamayız.

Biz müslümanız, buharlaşıp havaya karışamayız..

Biz müslümanız, kimliğimizi zedeleyecek, yaralayacak davranışlar içerisine giremeyiz.

Biz müslümanız. Modern hayatın aldatıcı, renkli, alımlı, çalımlı, çekici, havalı, fiyakalı, cakalı ama baştan sona yalan olan tarzına tav olamayız.

Biz müslümanız, ruhu, manayı, ğaybı, içi, anlamı, hiçe sayan hiççi (nihilist) akışa teslim olamayız.

Biz müslümanız, çer çöp değiliz, rüzgarın esintisine kendimizi bırakamayız..

Biz müslümanız, kökü derinlerde olan bir ağaç gibi köklerimizi sağlamlaştırmalı ve dik-dimdik-sağlam durmalıyız.

Biz müslümanız, şahsiyyetimiz var. Müşahhas olmalı, silik-sönük zavallı bir duruşa mahkum olmamalıyız.

Biz müslümanız, konfordan şiddetle kaçınarak, tencerede pişirip kapağında yiyebilecek bir sadeliği-kanaati-dirayeti ortaya koymalıyız.

Biz müslümanız, ideal sahibi olmalı ve inancımızı hayata hakim kılmak için diri bir kimlikle varolma mücadelesi verebilmeliyiz.

Biz müslümanız, bizim önderlerimiz-peygamberlerimiz hikmetle-ferasetle-basiretle-irfanla-ilimle geldiler ve bize nurlu-aydınlık bir yol bıraktılar. Yollarını  yol bilmeli ve o yolda teslimi ruh eylemek için çabalamalıyız.

Biz müslümanız, bizim örnek alacaklarımız bellidir. Korunmuş olanlar (Peygamberler), Rabbimizin masum kıldığı her yönüyle örnek kılınmış olanlardır ki onların yolundan (Tevhid) asla ayrılmamalıyız.

Biz müslümanız, adı ne olursa olsun, şirke ait, puta ait, putçulara ait, put düzenlerine ait her türlü kavrama, yaklaşıma, tarza karşı temkinli olmalı ve beri durmalıyız.

Biz müslümanız, beraetun minel muşrikin demeli ve şirkten, müşriklerden korunmalı, teyakkuz halinde olmalıyız.

Biz müslümanız, bizim köklü değerlerimiz var. Asli değerlerimiz var. Hakiki değerlerimiz var. Köklü-asli-hakiki değerlerimize bağlılıktan asla ayrılmamalıyız.

Biz müslümanız, biz iki dünyalıyız, bu dünyayı yaşayan ve öte dünyaya da iman edenleriz. Her işimizi öte alemde verilecek hesaba uyarlamalıyız. Tek dünyalılar gibi yaşayamaz onlar gibi hareket edemeyiz.

Biz müslümanız, malın, mülkün, paranın, servetin esiri-kölesi-mahkumu olamayız. Aksine malın-mülkün-paranın-servetin efendisi olmalı, mukayyed zamanlığına sahib olduklarımızı el malikul mulk olan rabbimizin bize emanet olarak teslim ettiği emanet değerler olarak görmeli ve emanete sadakat-riayet bilinciyle hareket etmeliyiz.

Biz müslümanız, halimizi, mevcud pratiğe bakarak veya bizden daha kötü olanlara bakarak değil, olması gereken saadet asrı kriterlerine bakarak tahlil etmeli o esaslara göre konum belirlemeliyiz.

Biz müslümanız, kendimizi, kendi inandığımız kavramlarla ifade etmeli, modern sapkın çağın aldatıcı tahakkümüne bakarak komplekse girmemeli onlara ait kavramlarla ifade etme yanlışına düşmemeliyiz.

Biz müslümanız, tebliği daveti meslek bilmeli asıl işimiz olarak görmeli ve vazifemizi bi hakkın ifa etmenin derdine düşmeliyiz.

Biz müslümanız, kalıcı olanla (ahiret) geçici olanı (dünya) takas etmemeliyiz.

Biz müslümanız, kan bağı da, akrabalık bağı da bulunsa, en yakınlarımız da olsa imana karşı küfrü tercih edenleri sırdaş-veli edinemeyiz.

Biz müslümanız, her yerde, ortamda, zamanda güzel bir üslupla kimliğimizi açığa vurabilme cesareti ortaya koymalı ve bundan gocunmamalı, Müslüman kimliğimizin konjonktüre kurban gitmesine fırsat vermemeliyiz.

Biz müslümanız, yaşadığımız çağa ait modernliği iddia edilen her teklif bizi zayii ediyor, bozuyor, yıpratıyor, kaybettiriyor, tüm bu hamleler için güçlü bir savunma mekanizması geliştirebilmeliyiz.

Biz müslümanız, bize dayatılmaya çalışılan, pozitivist, materyalist, naturalist, rasyonalist, nasyonalist, seküler her düşünceye mutlaka karşı çıkmalıyız.

Biz müslümanız, Allah’ ın hükümlerinden gayrı hiçbir hükme razı olamayız-olmamalıyız.

Biz müslümanız, yüreklerimiz merhamet-şefkat-sevgi dolu olmalı, bu yürek enginliği ile tüm insanlığa iman sakalığı yapmalıyız.

Biz müslümanız, dürüst, emin, güvenilir bir kişiliği muhakkak kazanmalı ve kuşanmalıyız.

Biz müslümanız, emin-güvenilir olmadan mü’min sıfatını hak edemiyeceğimizi bilmeliyiz.

Biz müslümanız, namazsız-niyazsız, duasız, zikirsiz, fikirsiz, fıkıhsız, hukuksuz, itaatsiz olamayız, duramayız.

Biz müslümanız, hizmeti, daveti, tebliği, meslek edinmeli, mutlaka bir hizmet çalışmasına katkı sağlamalı, gücümüz nisbetinde bir hayır çalışmasının bir ucundan tutmalıyız.

Biz müslümanız, biz evrende varolan her şeyle iradesiz varlıklarla da kardeş olduğumuzu bilmeli, onların teslimiyetlerine, irademizi kullanarak katılmalı, evrensel kozmik koroda çatlak ses çıkarmamalıyız.

Biz müslümanız, tembel, pısırık, umutsuz, ümitsiz, yılgın, bıkkın tavırlar sergilememeli, umudumuzu, ümidimizi devamlı korumalı, çalışkan, aktif, olmalıyız.

Biz müslümanız, gerçekleşen her hadise bizi ilgilendirir, bizde mutlaka olaylara islamca dahil olmalı ve İslami bir bakış sunabilmeliyiz.

Biz müslümanız, hayat içerisinde genelde hakim olan “bana ne” mantığıyla sürekli mücadele etmeli, sorumlu olduğumuzu, hesaba çekileceğimizi unutmamalıyız.

Biz müslümanız, “benim olsun da, torbam dolsun da elalemin ne hali varsa görsün” diyemeyiz.

Biz müslümanız, bir kişinin elinden tutmanın, hidayetine vesile olmanın, imanla tanış kılmanın, islamla teşerrüf etmesinin müsebbibi olmalı, şahidler bulmalı, iman sakası olduğumuza şahidler tutmalıyız.

Biz müslümanız, yüreklerimizde en azılı hasımlarımıza bile hidayet duası yapabilecek bir enginliğin iklimini yaşayabilmeliyiz.

Biz müslümanız, “onlar bilmiyorlar rabbim” onlara benim elimle ulaştır, dilimle duyur, beni Kur’an’a-Kur’an yoluna kurban eyle demeliyiz.

Biz müslümanız, tüm insanlığın sigortasıyız.

Biz müslümanız. islam'dan bi haber tüm insanlık ailesi aç, susuz, bi ilaç, hakikate muhtaç, uzanacak bir yardım eli bekliyor. Yardım ederek, el uzatarak, hakikati taşıyarak (Ümm-ümmet) ana olmalı, analık görevimizi ifa etmeliyiz.