Yüksel YILMAZ

16 Ocak 2016

BİZİM SIĞIR

Musa (as), İsrailoğullarına; “Allah, soru/sorunlarınıza karşılık sizden bir sığır kesmenizi emrediyor” diye bildirdiği zaman onların bahane ve mazeretler üreterek emri yerine getirmemek için ortaya koydukları çabayı biliriz. İşte aynı şekilde bizler de, Allah’ın emirlerine karşın, İsrailoğulları gibi mi davranıyoruz?

Çevrenizde size “Yeryüzünde insanlar açlıktan, savaşlardan, açgözlü kapitalist/parayı ilah edinenlerin adaletsizliklerinden, inanç ve kişilik olarak satılmış, işbirlikçi idarecilerden/yöneticilerden dolayı ölürken/ölü gibi yaşarken ne yapmalıyız?” diye soranlara Allah’ın kitabı ile yol gösterin. O kitap yapılması gerekenleri tek tek bildirmektedir.

Öncelikle “yalnız Allah’a kulluk edin yani onun size söyleyeceği/bildireceği şeylere şartsız boyun eğip, itaat edin. Ondan başkasına kulluk/ibadet etmeyin.” diye bildirin/söyleyin.

Soruyu soranlar hemen size “biz zaten Allah’a ibadet ediyoruz. Ondan başkasına ibadet etmiyoruz ve söylediğin şeyin sorumuzla ne alakası var. Sen bizimle alay mı ediyorsun?” diyecekler. Ama senin alay etmediğini, ciddi olduğunu anladıklarında/anlattığında geri adım atarlar ve “o zaman söyle Rabbin bizden ne yapmamızı istiyor?” diyecekler.

Rabbimiz, “Bize verilenlerin hepsinin bir imtihan için verildiğini ve verdiklerinde hak sahiplerin hakkı olduğunu bildirmektedir.”

“Haydi emr olunduğunuz şeyi yapın” diye söylediğinizde bu onların hoşuna gitmeyecek ve verilenleri kendilerinin kazandıklarını söyleyerek bu sözü savsaklamak ve bahane, mazeret bulmak için “Rabbine sor. Kime ne kadar vermemizi istiyor?” diye soracaklar.

Rabbimiz, “Yetime/sahipsiz insanlar sahip çıkacak, yolda kalmışa, miskinlere, fakirlere yardım ederek, işçinin hakkını vererek, akrabanı gözeterek, Allah yolunda mücadele edenleri destekleyecek kadarını vermenizi istiyor.”

“Haydi emr olunduğunuz şeyi yapın” diye söylediğinizde bu onların hoşuna gitmeyecek ve bize ne kalacak ki diye düşünürken yine bu sözü savsaklamak ve bahane, mazeret bulmak için “Rabbine sor. Nelerden verelim?” diye soracaklar.

Rabbimiz, “Malınızdan, paranızdan, mülkünüzden(dairenizi, evinizi, yazlığınızı) yani size verilen ne varsa onlardan verin”

“Haydi emr olunduğunuz şeyi yapın” diye söylediğinizde bu onların hoşuna gitmeyecek ve “aslında biz en iyi şekilde bu işi yapmak için soruyoruz” diyerek sizi kandırmaya, oyalamaya çalışacaklar. Ve yine bu sözü savsaklamak ve bahane, mazeret bulmak için “Rabbine sor. Ne zaman, hangi dönemlerde verelim?” diye soracaklar.

Rabbimiz, “Yetimi, miskini, fakiri, ihtiyaç sahibini ne zaman görür veya duyarsanız o zaman verin hatta vermek için siz arayın/bulun”

“Haydi emr olunduğunuz şeyi yapın” diye söylediğinizde bu onların hoşuna gitmeyecek ve bu sözü savsaklamak ve bahane, mazeret bulmak için “Rabbine sor. Peki, biz verirsek bize ne kalacak, ne olacak?” diye soracaklar.

"Rabbimiz, size benim rızam yeterli değil mi diyor. Haydi emr olunduğunuz şeyi yapın” diye söylediğinizde, söyleyecek sözleri, bahane ve mazeretleri kalmayınca “tamam şimdi doğru söyledin” diyecekler. Emr olundukları şeyi istemeyerek yapmaya kalkışacaklar ama bu onların kalbine işlemediği için bu sadece göstermelik, göz boyayacak kadar olacaktır.

İşte Allah’a iman iddiasında bulunanların Allah’ın, sevdiklerinden vermelerini istediğinde nasıl da bahane ve mazeretler üreterek emri yapmamak için mücadele ettiklerini görmekteyiz. Emir ve emirler aslında çok açık ama yapmak istemeyen kendini ve başkalarını kandırmak için birçok mazeret uydurmaya ve bu mazeretlere kendi de inanmaya başlamaktadır.

Asıl mesele Allah’a kul olmaktır.

Onun tüm emirlerini sorgulamadan boyun eğip, gereğini yerine getirmektir. Allah’a kul olmaktır.
Yasakladıklarından kaçınmak, bize yüklediği sorumlulukları yerine getirmektir. Allah’a kul olmaktır.
Ürün satmak için kadınları teşhir etmek gerekli, piyasa böyle diyerek bahane ve mazeretler bulmaya çalışmamaktır. Allah’a kul olmaktır.

Banka kredisi almak için, dükkâna pos makinası koymak için bahane ve mazeretler ile faiz emrini çarpıtmaya veya başka yönlere çekmeye çalışacak sorular sormamaktır. Allah’a kul olmaktır.

Malına mal katmak için işçisinden ve hak sahiplerinin hakkından almayarak Allah yolunda/Allah için harcamaktır. Allah’a kul olmaktır.

Allah için mücadele eden Dâru-l-Erkamlara, ortamlara katılmamak için bahane ve mazeretler sıralamamaktır.Allah’a kul olmaktır.

Yaptıklarını kendisi için değil Allah için yapmaktır. Allah’a kul olmaktır.

Evet, biz de kendi sığırımızın ne olduğunu bilmeli ve hemen onu kesmeliyiz.