Yüksel YILMAZ
EBU TALİB İKTİDAR OLSA
Kralların, Şahların, Hanların, derebeylerin, din adamlarının ve tahrif edilmiş din anlayışlarının zulmü ve karanlıklar altında yaşayan insanlık için bir umut ve ümit olan vahyin hakikati ışığında yeryüzüne adalet getirecek olan bir nur doğmuş ve çevresini aydınlatmaya başlamıştır.
Bunun farkına varan yöneticiler, düşünürler ve tahrif edilmiş din anlayışının din adamları bu nuru söndürmek için birçok plan hazırlarlar ve Büyük Arabistan Projesini devreye sokarlar. Bu proje vahyin hakikatine çağıran peygamberi ve onu takip edenlerin yolunu kesmektir. Bölgedeki yerli işbirlikçiler bu konuda her türlü teklif ve baskıya rağmen başarılı olamamıştır. Bu proje bölge halkını atalarından gelen dine ve zalim yöneticiler yerine atalar dinine bağlı, milliyetçidindar yöneticilere yönlendirerek bu nuru söndürmek için adımlar atarlar. Bu proje için Mekke Site Devleti model olarak kabul edilir. Bir tarafta Bizans diğer tarafta Pers devleti bu projenin ana mimarları ve yerli işbirlikçileri ile bu proje başlar.
Mekke site devletinin Başbakanı ve Darunnedve Meclisi yetkilileri ile görüşmeler sonucunda atalar dinine bağlı, muhafazakâr, namaz kılan, oruç tutan, kurban kesen, hac ve umre yapan, cömert, milliyetçi, erdemli davranışları olan dindar Ebu Talib seçilir. Ebu Talib sistemi sürdürmeleri için tek çıkış planlarıdır. Çünkü Ebu Talib vahyin elçisinin amcasıdır. Soy bağı vardır. İşbirlikçilerin tüm tekliflerine ve tehditlerine rağmen sadece düşüncelerinden dolayı(rabbim Allah’tır) yeğenine sahip çıkmıştır. Bu sahip çıkış dindar olması ve aynı kavimden olmaları da ana sebeplerdendir. Yeğeninin başına bir şey gelmemesi için işbirlikçiler ile aracı olmuş ama peygamber tüm teklifleri reddetmiştir.
Ebu Talibi Mekke’deki sistemin başına getirme projesi hayata geçirilir. Müslümanlara karşın çok sert ve katı tutum gösteren dinden uzak yöneticiler yerine dindar bir yönetici Mekke Site Devletinin başına getirilecektir. Darunnedve Meclisinde temsil edilen kırk yaş üstü temsilciler ile görüşmeler başlar. Eski işbirlikçiler bundan rahatsızdırlar ve Mekke de üç kutup oluşmuştur. Ebu Talibin grubu Haşimoğulları, Teym, Muttalib, Zühre ve Adi, Ebu Süfyanın grubu Ümeyyeoğulları, Nevfel, Esed ve Amir, Ebu Cehil’in grubu Mahzumoğulları, Sehm, Cumah ve Abduddaroğullarından oluşmaktaydı. Yeni başkanlık için bu üç grup seçim faaliyetlerine başladılar.
Müslümanlar kendilerine karşın hazırlanan bu tuzağın farkındadır ama tereddüt içinde olanlarda vardır. Peygamberin amcası iktidara gelirse kendilerine yapılan zulüm ve baskının azalacağını düşünceleri ortada gezmektedir. Ama Peygamberin en zorlu dönemlerinde kendisine sisteme müdahale etmemesi karşılığında teklif edilen iktidarı kabul etmemiş olması bu düşünceleri ortadan kaldırmaktaydı. Mus’ab(Abddudar), Ebu Bekir(Teym), Ömer(Adî), Utbe b. Gazven(Nevfel), Abdurrahman b.Avf ve Sad b. Ebi Vakkas(Zühre), Erkam(Mahzumoğulları) dan olmalarına rağmen kendi gruplarından, soylarından sistemin işbirlikçilerini desteklemeyerek bu tuzağa düşmemişlerdir. Müslüman olduktan sonra bu mecliste Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan Ömer b. Hattab bu sistemde yer almayarak safını belirlemiştir.
Ebu Talib Mekke’deki sistemin yeni yönetici olarak seçtirilir. Önce Mekke Site Devletinin kurucusu Ata önderleri Kusay’a bağlılığını, putlara bağlılığını ve Darunnedve deki mecliste sistemi koruyacağına dair ettiği yemin ile göreve başlar. Ona verilen ilk görev tabi ki sistemin dinamiklerine zarar veren Müslümanlara karşın bir tavır geliştirmesidir. Ebu Talib bunun için ilk önce yeğeni olan peygamber ile bir görüşme yapar ki bu görüşmenin peygamber için kendisine(Ebu Talib) gelen diğer Darunnedve yöneticilerin görüşmesinden pekte farklı olmayacaktır.
“Ey yeğenim ben seni çok iyi tanıyorum. Halkını düşünen birisin ve Allah’a bağlı birisin. Mekke’nin ileri gelenleri bu zamana kadar uyguladıkları baskının sonuç vermeyeceklerini anladılar ve sana yakın ve dindar biri olduğum için Mekke Site Devletini adalet ile yöneteceğimi düşündükleri için beni seçtiler. Şimdi ben bu görevde iken benim gibi size sempati duyan kişileri yanıma alarak bu iktidarımı güçlendirmek istiyorum. Senin arkadaşlarına da görevler vererek iktidarı tamamen ele geçirdikten sonra sen istediğini o zaman yerine getirebilirsin. Ama o zamana kadar söylemlerine, eylemlerine biraz ara ver. Sisteme(Atalar dinine ve Siyasi, iktisadi sisteme, putlara) ve sistemin kırmızıçizgilerine karşın biraz sessiz kal. Ortam biraz sakinleşsin. Sen ve arkadaşlarına yeni bir bina verelim siz orada kendi aranızda istediğiniz şekilde faaliyette bulunun ama sistem ile ilgili bize zora sokacak şeylerden kaçının.” Dese de kendisine direk iktidarı zaten bunlar için verilirken reddeden peygamber öz amcası da olsa bunların hiçbirini kabul etmez.(Etmez değil mi? Şüphemiz yok değil mi?)*
Peygamber acaba Müslümanların maslahatı diyerek kabul etse olmaz mıydı? Bunu akledemedi mi?
Ebu Talib ile Müslümanlar Darunnedve meclisinde ileride farklı konumlara gelerek sistemi ele geçiremezler miydi?
Ömer ve Ebu Bekir sisteme bağlılığını ilan edecek şekilde yemin etse ve putlara dokunmasa olmaz mıydı?
Tabi ki tarih sahnesinden tanıdığımız ne peygamber ne de onun yolunu takip edenler bunları yapmazdı/yapmadılar. Büyük Arabistan Projesi Müslümanların dik duruşları ile başarısız olmuştur. İlkesiz, ikiyüzlü, kimliksiz bir kişilik ile batıl sadece hâkim olur.
Vahiy Hakkı getirmiş ve batıl ile asla yan yana gelemez ve buluşamazdı. Bu dinin sahibi olan Allah bu dinin yeryüzünde ne zaman ve nasıl iktidar olunacağının yolunu ve yöntemini son peygamber ve arkadaşları ile bize göstermiştir. İslam toplumu kurulmadan elde edilecek/kurulacak her devlet çürüktür ve çok çabuk yıkılır. Ya da değişime uğrar.
İşte bizler Mekke'deki Müslümanlar gibiyiz, yani sistemin parçalarından bir parça değiliz. Biz bir tarafız vahyin tarafıyız. Batıla ve tuğyani, şirk düzenlere karşın Hakkın tarafıyız. Zulmün yerine adaletin tarafıyız.