Mehmet ÇOBAN
BUGÜN DE BÖYLE OLSUN
Bir devri perişan yaşarım
Umutlarım cebimde dolaşırım
Umarsızlıklara şaşarım
Mevsim sıcakları tavana vurmuş
Çevremiz alev alev, insanlar kudurmuş
Kimse, kimseyi dinlemiyor
Çıkarlar etrafta kol geziyor
Diyesim geliyor
Petrol; yerin dibine batasın
İnsanların hayatını karartansın
Desem ne olacak?
Petrol olmasa burada savaş çıkmayacak?
Güler geçerim yalanına
Yahu bilmiyorum ne var buralarda
Tarihe bak, hep kan akıyor bu topraklarda
Kimi zaman, din, kimi zaman iktidar savaşlarında
Hakim olmak için kervan yollarına
Vuruluyor insan kanallarına
Kuzeyden, güneye
Güneyden, kuzeye
Batıdan doğuya,
Doğudan batıya
Açılan köprü buralar ya
Vur anasını satayım abalıya
Gelen vuruyor
Giden vuruyor
Üç beş kuruşluk çıkar uğruna
İnsanlar öldürülüyor boşu boşuna
Adı ikiyüzlülükle konmuş sevdalarla
İnsan ölümlerini kutsayan inançlarla
Koltuk sevdası, bencillik rüzgarı
Esiyor etrafta, dolaşıyor insanları
Vuruyor tek tek akılları
Akıllar, yaşıyor bir aşk masalı
Diyorlar adına memleket sevdası
Din, iman, vatan , millet, Sakarya ağızlarda dolaşıyor
Bazılarının cebi dolarken, senin cebin boşalıyor.
Cebini dolduranlar kahraman oluyor
Kahramanlarını putlaştıranlar aşkı sefadan dört dönüyor
Diyorlar ki, düzenin çivisi çıktı
Ben hatırlamıyorum ki, düzene çiviyi kim çaktı?
Bildiğimden beri çivisizdi düzen, bu lafı kim uydurdu?
Başından beri insanın çoğu kuzu, azı kurttu?
Hep kurtlar kuzuları yuttu?
Güneş yeter artık bizi yakma
Al git sıcaklarını, birazını da başka yazlara sakla
Bunaldı insanlar artık anla
Mevsim normalleri bile sıcakken, üstüne çıkmak yakışır mı sana?
Bak sana sular buharlaşıp uçuyor
Toprak çatladı sürekli kuruyor
Mahsullerimiz sıcağında kavruluyor
Fiyatlar pazarlarda yükseliyor
Seni ilgilendiriyor mu bütün bunlar?
Sen sıcağınla yakarken, bizim içimiz sızlar…
Savaşın hangisi iyidir bilmiyorum
Yazın yapılan mı, kışın yapılan mı karar veremiyorum
Bombalar kavururken insanları güneş altında
Bombalar vururken insanları kar altında
Hangisi iyidir biliyor musunuz?
Be adam desene, savaşın hiç biri iyi değildir, anlamıyor musunuz?
Ben bazen diyorum da, bana kızıyorlar
Dünyanın egemenleri dünyaya şekil veriyorlar
Kendileri iyi yaşamak için nesilleri tüketiyorlar
Sen çıkmışsın bebeklerin ölümünden bahsediyorsun
Semiz bir bebeğin yaşaması için, kaç bebek harcanmalı bilmiyorsun
Amerika, Avrupa, bebek, bebek diye çıldırırken
Sen sürekli bebek üretiyorsun
Adamlar çareyi bulmuşlar kendi çocuklarının yaşaması için
Gör bak senin bebeklerini nasıl öldürüyorlar, hem de ne biçim?
Üstelik çalar götürürler öldüremediklerini organ nakilleri için
Ruhun bile duymaz, kurtuldu zavallı diye sevinirsin
Sen anlamıyorsun arkadaş, bir de savaş kurallarından söz ediyorsun
Sor kendine, değerin ne, kaç para ediyorsun?
Adamlar bir bebeğini yaşatmak için, binlerce bebek öldürmeye razılar
Sen anlamıyorsun bunu, insanlıktan söz ediyorsun
Avrupa’da, İsrail’de, Amerika’da bir bebek ölse yer yerinden oynar
Bir bebekleri için dünyanın bütün bebeklerini aynı kefeye korlar
Kendi bebeklerini yaşatmak için, senin bebeklerini bombalarlar
Hala anlamadınsa, yuh sana, senin insanlığına, diyecek sözüm yok
İnan; senin batı hayranlığıyla şaşırmış sözlerine karnım tok.
Sen batının kuyruğunda şaklabanlık ederken dünyada insanlar ölüyor
Ölen bebekler gülümseyerek bakarken, yüzüne tükürüyor
Anlıyor musun? Hissediyor musun? Diye soramam sana, sen aşıkı maşuksun
Sevdalı olduğun batıya karşı, deli divane, hesapsız kitapsız vurgunsun
Daha ne diyeyim, önüne bebeklerin etini koysalar iştahla yersin
Sonra çıkar utanmadan, dünyanın fakir, yoksul halklarına yamyam dersin
Güneş kavuruyor arkadaş, beynim delicesine çalışıyor
Kusura bakma bazen ne dediğini bilemiyor.
Hani, Tevrat’ta, İncil’de, Kur’an-da der ya
Firavun veya Nemrut görmüş bir rüya
Tabir ettirmiş rüyalarını güya
Doğan çocuklar içinden biri çıkacak
Senin saltanatını sonlandıracak
Öyleyse öldürün çocukları diye karar vermiş
Bebeklerin peşine düşüp hepsini gebertmiş
Kurtulmuş bir garip çocuk katliamdan
Yetişip emrini vereni etmiş saltanatından
İsrailliler biliyorlar geçmişindeki bu hikayesi
Şimdi uyguluyorlar Firavunun hikayesini
Geçmişte onlar mazlumdu, Firavun Mısırlı
Şimdi kendileri Firavun, mazlum Gazzalı
Şimdi sen bunu dinleyince dersin fantastik bir hikaye
Değil aslanım fantastik hikaye,
Bu bütün tarihlerin özetidir
Dünya savaşlarının da en büyük strateji bebekleri öldürmektir
Nesillerin önünü kesip, geleceği yok etmektir
Osmanlı; girdiği ülkelerde toplamış çocukları
Çocukların gideceği yer yeniçeri ocakları
Anadan, babadan, toplumdan uzak yetişmişler
Hepsi birer delikanlı, birer er olunca, haydin yürüyün demişler
Nereye diye sormamış çocuklar
Emir komuta zincirinde saldırmışlar
Saldırdıkları yerler, kendi toprakları
Kendi ülkeleri, kendi soydaşları
İşgalci ülkeler var tarihte, gidin okuyun
Yaptıkları şeyleri dikkatle anlayın
Girerler ülkelere, bütün erkekleri öldürürler
Kadınları esir alır, bebeklerini asker yetiştirirler
Yetişen askerler, işgalcilerin emrini dinler
Aldıkları emirlerle gidip başka insanları yok eder
Bebekleri esir alıp asker eder
Bugün boşuna bağırıyorsun, artık anla
Firavunlar, Nemrutlar Filistin’de öldürmüyorlar çocukları boşuna
Bir İsrailli bebeğe karşı beş Filistinli bebek doğuyor
Bu durum Firavunları korkutuyor.
Korkunç, karabasan rüya görüyorlar
Emir büyük yerden çocukları öldürüyorlar
Yüksek binaların tepesinden buna nüfus planlaması diyorlar
Sanma ki, altında insanlık var, gevezelik ediyorlar.
Dikkat et aslanım; kim Amerika’nın yanında ise insanlık düşmanıdır
Dikkat et aslanım, kim Avrupa’nın yanında ise insanlık düşmanıdır
Sen bunu anlayıp kafana koyuncaya kadar bebeklerin öldürülecek
Kadınların, kızların onların elinde oyuncak edilecek
Kapitalizm tuzaklarında, bir bir tüketilecek
Sen anlayınca, eyvah demen hiçbir şey ifade etmeyecek
Senin ülkende yıllardır nüfus planlaması niçin yapılıyor anladın mı?
Avrupa’nın bozuk aşılarıyla niye çocukların aşılanıyor anladın mı?
Hızlı gelişen nüfusundan korkuyorlar
Kendileri toplumlarına para verip çocuk yaptıramıyorlar
Bin türlü hile ile senin nüfusunu azaltıyorlar
İleride kapışırsak, bizi nüfusuyla yener bunlar diyorlar
Aslında bilsen, uzun hikayedir insanlığın hikayesi
Her hikayenin altında yatan, bebeklerin hikayesi
Doğacak çocuklardan korkan Firavunlar, Nemrutlar
Sadece dünkü tarihte değil, bu günde var
Adı Amerika, Avrupa, İsrail, Çin, Rusya ne yazar?
Onların uşakları, Krallar, devlet başkanları, Cumhurbaşkanları ne yazar?
Toplum önünde soytarılık yaparlar
Kapalı kapılar ardında Firavunlara, Nemrutlara taparlar
Senden çıkan ise, alkışlar, alkışlar, alkışlar!
Sen diyebilirsin çıldırdı bu adam ne dediğini bilmiyor
Haklısın kardeş, çıldırmışım zira güneş tepemde geziyor
Sıcaklar gidince belki normal hale gelirim
O zaman belki söylediklerimden tövbe ederim
Bende sizin gibi kendime normal bir insanım derim
Ama ben bugünden diyeceğimi müsaade edin diyeyim
Normal insan, zulme ağıt düzüp, zalimi alkışlayandır derim
Bak etrafına, bunlardan ne çok var,
Meydanlarda düzülen ağıtlar
Arkasından zalime alkışlar
Zaman ikiyüzlü kardeş ben ne yapayım
Hem de, ikiyüzlüler birinci sınıf insan anasını satayım
Sen ben dürüst olup, ikiyüzlü değilsek, peş para etmeyiz bilesin
Üstelik normal insanlar katında normal değil delisin
Hani öyle hakkında delilik raporu verilip yasalardan muaf da tutulmazsın
Doğruları söylersin ama, asla yasaların elinden kurtulamazsın
Verseler adam gibi deli raporu yırttık diyeceksin
Yedirmez aslanım, o raporlar kendilerinin
Biliyorum; yahu bu kadar uzun şiir olmaz, sus artık diyorsun
İçten içe bana da kızıp, verip veriştiriyorsun
Madem uzun kardeş niye okuyorsun?
Adım çıktı dokuza inmiyor sekize ne yapacağımı bilmiyorum
Sıcak beynimi kaynatınca işte böyle oluyorum
Hani; var mı senin yanında serinlik? Söyle geliyorum
Üç beş laf tıkırdatırız
Oradan buradan konuşur insanlığı kurtarırız
Devletleri yıkar, devletleri kurarız
Üstüne demli çay, pasta börek kutlarız
Nasıl iyi mi böyle?
Ne olur, nezaket icabı değil, içinden geçeni söyle
İster doğru de, ister küfret dediğime
Gerçek olsun dileğim, başkasından bana ne?
16.08.2014 – İzmir