Süleyman GÜLEK
EĞİTİMİN ÖNEMİ
Başarılı ve mutlu olmanın yolu eğitimden geçer. Eğitim, İnsanlara küçük yaştan itibaren, kişiliklerinin gelişip olgunlaşması için gerekli bilgilerin öğretilmesi, yararlı beceriler, iyi alışkanlıklar ve davranışlar kazandırmak amacıyla yapılan çalışmalar bütünüdür. Öğrenme faaliyeti yalnızca belirli kişi ya da guruplarla sınırlı bir görev olmayıp, din ve dünya ile ilgili iş ve görevlerini yerine getirecek kadar her Müslümancın bilgi sahibi olması dini görevlerinin başında gelmektedir.
Hz. Peygamber’in “İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır” ( İbn Mâce, Mukaddime 17) anlamındaki hadisi bunu dile getirmektedir. Öğrenme, bilgi sahibi olma, gerektiğinde bunları başkalarına da öğretme bir davranış tarzı olarak belirlenmiştir. Hz. Peygamber’in ifadesiyle, “Hikmet (ilim) mü’minin yitik malıdır ve nerede bulursa onu almalıdır.”(Tirmizi, İlim 19 )
İslam eğitimi, insanı bir bütünlük içerisinde eğitmeyi, iyi insan ve iyi Müslüman yetiştirmeyi hedef alır. İslam eğitimcilerine göre çok erken yaşlardan itibaren çocuğun eğitimine başlanmalıdır. Başlangıçta beslenme, giyinme, sosyal ilişkiler ve oyun gibi tabii davranışların eğitimine önem verilir. İslam eğitiminde temel metot sevgi ve şevkettir. Çocuğa ilk önce tevhit inancı içeren cümle ve ifadeler öğretilmelidir. Hz. Peygamber’in, “ Çocuklarınıza en önce ‘la ilahe illallah’ cümlesini öğretiniz” şeklinde tavsiyede bulunduğu nakledilir. (Bkz. İbnu’l-KayyımTuhvet’ul-mevdüd, s. 158)
İlkokul çağında itibaren Kur’an-ı Kerim öğretimine başlatılabilir. Çocuk yedi yaşına geldiğinde namaz kılmaya başlatılmalıdır. On yaşına geldiği halde kılmıyorsa hafifçe dövülebilir. ( Bkz. Ebu Davud, Salât 26) Bununla birlikte, çocuğu namaza alıştırmada genel olarak yumuşak bir yol tutmalı. Hadis-i şerifte güzel isim ve iyi terbiye, çocuğun babası üzerindeki hakları arasında zikredilir (Bkz. İbn Mâce, Edeb 3). Çocuğun en mükemmel şekilde yetişmesi, ihtiyaç duyduğu bütün insanî ve ahlâkî faziletleri, sosyal kural ve davranışları, hepsinden önemlisi tevhidî inanç ve İslâmî değerleri öğrenmesi ve yaşaması, ruh ve beden bakımından sağlıklı, bilgili ve faziletli, ayrıca meslek ve hüner sahibi olabilmesi için ana-babanın tüm imkânlarını kullanarak gayret sarf etmeleri gerekir.
Çocuğun hem dünya hem de âhiret mutluluğunu hedef alan böyle bir terbiye, Hz. Peygamberimiz tarafından ana-babanın çocuğuna bırakacağı "en güzel miras" olarak nitelendirilmiştir (Tirmizi, Birr 33). İslâm, insanı, Allah'a yaraşır bir kul olmak için hazırlar. İslâm'ın eğitim anlayışı da bunu hedefler. İnsanı istikamette tutmak, o yolda yürümek için insanı yeterli kılmaktır eğitim. Din, gerek bu dünyada ve gerekse ahrette insanın mutluluğunu temin etmek için gönderilmiştir. Eğitim ve ahlak da aynı gayeyi hedef alır. Zaten din, insanın mutluluğu içindir. İslami eğitim de insanın dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmaya katkı sağlar.
Eğitim, insan hayatının tümünü kapsayan bir değişme ve gelişme sürecidir. Bir çocuk dünyaya geldiği andan itibaren bu sürecin içine girmemektedir. Eğitim ve öğretim beşikten mezara kadardır. Eğitimin gayesi, iyi ve olgun insan yetiştirip, yeni nesli hayata ve istikbale hazırlamak olmalıdır. İslam'ı tam olarak özümseyip yaşama şevkini Allah sevgisiyle bütünleştiren bîr nesle ihtiyaç vardır. Tabii ki böyle bir neslin yetişmesinde, din eğitimi gereklidir. Dini eğitimle insanlar güzel ahlak sahibi olur ve hem kendisine, hem de başkasına faydalı olur. Hem kendilerine, hem de başkalarına faydalı olmaya çalışanlara ne mutlu!