Yasin AYDOĞAN

06 Haziran 2011

GERÇEK TERÖR

Arapçada El İrhab terör manasına geliyor. Murhib de terörist. İf`al babından masdar bu kelime, korkutma, yıldırma, şiddet kullanarak, baskı yaparak, amaca ulaşmaya çalışma, anlamına geliyor. Biz, terörü türkçe de daha çok tedhiş-teşdid kelimeleriyle karşılayarak kullanıyoruz.,

Dehişe-deheşe-dehşet kelimeleri : şaşırmak, hayrete düşmek, şaşırtıcı bulmak, donup kalmak, kafası karışmak, şaşkınlık, zihin karışıklığı, hayret, korkma, korkutma, ürkme, manalarına geliyor. Tedhiş, sürekli ve sistemli şiddet hareketleri, cinayet v.b faaliyetlerle korku uyandırarak, yıldırma, dehşete düşürme, müdhiş de bu manada, dehşet veren, ürküten, korkutan, şaşkınlık uyandıran şey demek. 

Şiddet : saldırmak, hamle yapmak, sıkıştırmak, baskı yapmak, tartışmak, münakaşa etmek, gerilim, stres ortamı oluşturmak.

Şedid : Belalı, katı,  zalim.

Terörün içinde, cinayet, gasp, adam kaçırma, soygun, tuzak, entrika, sabotaj, suikast gibi ve daha menfi sayılabilecek her türlü eyleme fiile yer vardır.

Ben, kelimenin bu anlamlarından yola çıkarak soruyorum, bir müslümanın bu gibi işlerle, eylemlerle ne alakası olabilir?

Es Selam, er Rahman, er Rahim, er Rauf, el Ğafur, el Vedud, yani selamet, rahmet, merhamet, şefkat, sevgi, bağış sahibi, islama teslim olan kullarına da bu isimleri ahlak halinde tecelli ettirmelerini emreden Rabbimizin, din`i, kelamı, kitabı ile hayatını dizayn etme çabası ortaya koyan kulların, bu işlerle ne alakası olabilir?

Bir kere ismimiz müslüman, bakın!

Yani teslim olmuş, selim olmuş, selamete aday, barış yanlısı, güven, emniyet, saadet, huzur isteyen bu değerlere talib olan, manasına gelen bir isme sahibiz.

Mıknatısın iki artı-eksi ucu gibi, birbirini iten tabiatlara sahibiz terör-terörizmle. Pozitif ve negatif inançlara, anlayışlara,  düşüncelere,  fikirlere, hayatlara sahibiz.

Bizim sınırlarımız var, kırmızı çizgilerimiz var. Bize, sınır çizen Rabbimiz var.

Komplekse girmeye hiç lüzum yok kim hangi ismi takarsa taksın biz kulluktan vazgeçemeyiz. Rabbimizin ahkamına uyar bir hayatı yaşarız-yaşamalıyız.

Bu manada, islami kimliğimiz bize her türlü haksızlığa, ahlaksızlığa, zülme, tecavüze, sömürüye dur demeyi emreder ki bu, hem insani, hem de islami bir vecibe-mükellefiyettir. 

Bu kavramı, inadla bize yamamaya çalışan şeytanın dostlarının ise hiç sınırı yok. Bir sınırı olmayanın, hiç sınırı olmaz onun için, hiç sınır tanımıyorlar.

Pervasızca, her ahlaksız, kirli, çirkin, rezil işe bulaşıyor, sonrada bize, müslümanlara yamıyor, faturayı bize kesiyorlar.

Bir kavram icad ediyorlar, kendileri anlamlandırıyor-anlam yüklüyorlar ve sonra bize yakıştırıp "adınız bu" diyorlar.

İtlaf edecekleri zaman, sokak köpeklerini kuduz ilan eden belediye ekiplerinin yaptığına benziyor bu.
Planladıkları, düzenledikleri kirli işlerin failinin kendileri olduğunu, sağır sultan bile duydu ama hala insanların gözünün içine baka baka, işlerini bize yıkma konusunda hayasızca inatlarını sürdürüyorlar.

Puslu havadan hazzediyorlar. Bulanık su işlerine geliyor, kaos ortamlarına bayılıyorlar.

Şeytanın yönlendirmesi ile yaftalamakta, karalamakta, düzen kurmakta, hile yapmakta, tuzak hazırlamakta, leke çalmakta, çamur atmakta, bozmakta, yıkmakta, yakmakta ve tüm olup bitenlerden sonra, işin içinden sütten çıkmış ak kaşık gibi çıkmakta, punduna getirip sıyırmakta çok mahirler.

Fesadçı, bozguncu, işgalci, istilacı bu zihniyete sahip, kara yüzlü adamları tanımak için Kur`an`a sorduğumuzda cevabı alıyoruz.

"Kendilerine "yeryüzünde fesat çıkarmayın!" denildiğinde, "Biz sadece ıslahatçılarız" derler. Aman dikkat, kesinlikle onlar fesatçıların ta kendileridirler, ama bunun farkında dahi değiller." (Bakara 11-12)

İşin en acı tarafı, yeryüzünde bozgundan başka işi meşguliyeti olmayan, kitle iletişim araçlarına hakim güçlerin, insanlığı dezenformasyonla yönlendirerek, müslümanların terörist olduğu noktasında ikna etmiş olmasıdır. Haliyle iman iddiasında bulunan kur`andan bihaber insanların da fasıkların verdiği haberlerin tesirine kapılarak, dindaş-imandaşlarını suçlayan bir dil kullanarak tu-kaka ilan etmesidir.

Yüzeysel bir analiz yapsak, sadece basında gündem edilen verilere dayansak dahi (Bu veriler reel olana kıyasla devede kulak değildir) ortaya çıkan tablo her şeyi ayan beyan ortaya koymaya yetecektir. Irakta, 2003 yılından beri kaos, çatışma ortamı, ölüm, acı, gözyaşı var. 5 milyon çocuk yetim kaldı. 2 milyon insan öldü. 1 milyon kadın dul kaldı. Halkın, yüzde 75 i fakirleşti. 6 milyon insan, açlık sorunu ile karşı karşıya bulunuyor. Ölen 2 milyon insanın, yüzde 75 i sivil, yüzde 20 si polisler, yüzde 5 i yabancı askerler.

Afganistanın işgalinde bahane bin ladindi. Bu güne kadar 10 binlerce insan öldürüldü. İşgalin ilk 6 ayında bölgeye 22 bin bomba atıldığı söyleniyor.

Pakistanda 8 milyon insan açlık sınırında yaşıyor ve her geçen gün onlarca insan ölüyor.

Bu gün, şer güçlerce terörist olmakla itham edilen müslümanlarmı ülkeleri işgal etti, onca cana kıydı, onca kadını dul ve çocukları yetim bıraktı, açlığa, sefalete sebep oldu?

Döven, söven, ağlatan, dayak atan, öldüren, zulmeden, mağdur eden, mahkum eden, fesad çıkaran, soyan, sömüren, silah kullanan, işgalci, istilacı onlar.

Ağlayan, aç kalan, ölen, atılan, itilen, dayak yiyen, mağdur olan, işgale uğrayan biz.

Vee terörist kim? BİZ.

Şahsen benim kafam karıştı (!).

Ya sizin?