Yasin AYDOĞAN
HACC ÜZERİNE
HACCA DOĞRU
Şehadete, şahidliğe doğru çıkılan bir yol hac yolu.
Bu yolda şahid olunacak o kadar değer-nimet var ki.
Şahid olmak için görmek gerekiyor. Görmeyen neye şahid, neyin şahidi olacak ?
İçi ağzına kadar anlam dolu kutsi değerlerin şahidi olmak için çıkılan hac yolunda çağdaşı değiliz ama dindaşı-imandaşı olduğumuz öyle yüce şahsiyetler varki.
Yolculuğun heyecanı ilk adımı atarken evde başlıyor. Bir yol hazırlığı yol şenliği, neşeli ve hummalı bir hac yolu hazırlığı.
Zaten baştan şahid olmaya çıkarken şahidler kazanıyorsunuz. Sizin hac yoluna aday olduğunuza ananız, babanız, oğlunuz, eşiniz, komşularınız, akrabalarınız hepsi şahid. Şahid olmak için adaydınız şahidler ediniyorsunuz. Hepsi lehinizde şahidler. Sizde lehte şahidlik etmek için yola revan olacaksınız. Başında şahidler kazandınız “bu elde var bir”. Siz şahid olacaksınız “bu da bin değer” ifade eder. Şahidleriniz bir tek size şahid oldular. Ama siz bin değere şahid olacaksınız. Hatta daha da fazlasına..
Hac yolu şehadet yolu
“Hani biz İbrahim’e Evin (Kabe’nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) “bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler,kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut.”
“İnsanlar içinde haccı duyur ; gerek yaya, gerekse uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler.”
“Kendileri için bir takım yararlara şahid (liyeşheduu) olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah’ın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun.”
“Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler, Beyt-i Atik’i (İnsanlar için kurulan ilk ev.özgürlük ve kıyam sembolü Kabe) tavaf etsinler.” (Hacc 26-29)
“Şahid olmadan ölmeyelim”
“Takdir-i ilahi ölüm yakalayabilir biz ne yapabiliriz, biz kuluz” diyorsak, o zaman şöyle diyelim.
“Şehadeti tehir etmeyelim”
Çünkü bunu yapıyoruz, bu yanlış düşünceyi zamanla prensip haline getiriyoruz.
İşimizi, kazancımımızı, evladımızın mürüvvetini görmeyi tehir etmiyoruz.
Eskiyen ev eşyamızı, dünyevi ihtiyaçlarımızı öne alıyor bir şekilde yeniliyoruz.
Şahid olmayı daha öne alalım.
Şahid olmak için acele edelim.
Rahim Rabbimiz bir kapı açacaktır. Yolu kolaylaştıracak, yol bulduracaktır.
Şehadet yurdu (Dar-uş Şehadet) desek isabet kaydetmiş oluruz kutsal beldeler için.
Hz. Adem’den (a.s) Efendimize (a.s) kadar süren Tevhidi yürüyüşün, bu muazzam yol güzegahında hepsinin ayak izi var. Bir şekilde bu izleri bulabiliyor, bu izlere rastlıyoruz.
Arafat orada, Müzdelife, Mina orada.
Kabe, Makam-ı İbrahim, Safa, Merve orada.
Zemzem orada.
Hacer- ul Esved orada. Tavaf, sa’y orada. Kıyam orada, vahdet orada.
Nur dağı, Hira, Sevr dağı, Ebu Kubeys dağı orada.
Hz. İbrahim’in anısı orada. Hz. İsmail’in, annesi ve kutlu annemiz Hz. Hacer’in anıları orada.
Efendimizin (a.s) vahyin gergef gibi iplik iplik dokuduğu, hayatının her gününe ait anılar orada. Yine kutlu sahabilerin anıları da hep orada.
Sayamayacağımız daha nice şahid olunacak değerler, yad edilecek anılar hep orada..
Şahid olunacak değerler bunlar.
Zikrettiğimiz tüm kavramlar, isimler, mekanlar her biri yüzlerce cilt kitaba dönüşse anlamı tükenmeyecek olan kavramlar, isimler, mekanlardır.
Şahidliği becerebilirsek eğer orayı yaşadığımız yerlere taşıyabiliriz. Gördüklerimizi, anladıklarımızı gösterebilir, anlatabilirsek eğer bu orayı yaşadığımız yerlere taşımak anlamına gelecektir.
Şahid olmak için, şahid olarak kabul edilmiş olmak için vakıayı kapsamlı ve bihakkın görmüş, gözlemlemiş olmak gerekiyor. Şehadetin en önemli şartı bu.
Şahid olunacak bunca muazzam değere şahidliğe ise sıradan bir vakıaya şahid olmaktan çok daha öte bir anlam yüklemek ve önem vermek gerekiyor.
Bu muhteşem şahidliğe bir kez haccın ( farzı eda, görevi ifa olduğu tartışılmaz ) yetmeyeceğine kaniyim. Yol buldukça tekrar tekrar gitmeli, imkanlarımız genişse gidemeyenlerin şahidliğine de detek vererek katkıda bulunmalı elbette.
Şehadet yurduna gitmeye imkan bulamayan birine imkan sağlayarak bir şahidde yoldaşlardan edinmeli.
Bu hayata sahip olmak için değil şahid olmak için gelen biz kulların Hac gibi muazzam bir ibadeti (ziyareti, şehadeti, teslimiyeti, eylemi ) şahidliğe dönüştürmek elimizde.
Hayata şahid olan, hakka şahidlik edenler hayatıda kendilerine şahid kılabiliyor, şehid olabiliyorlar.
Rabbimiz her bir ibadeti, teklifi aslında şahidliğe ve şehadete vesile kılmayı murad eylemiş.
İş irademizi bu yola hasrederek bize düşüyor.
Aman şehadet yurdunu görmeden, aynel yakin olmadan ölmeyelim.
Ölmemeye çare yok .
Ama şahidliğe ve Haccı tehir etmemeye var..