Rıdvan DİNÇER
HAKİMİYET MESELESİNE DAİR HATIRLATMALAR
Müslümanların ciddi bir bilinç kaybı yaşamakta olduğu ve bu sebeple hakimiyet, hüküm, hükmetme konularının yoğun olarak gündeme gelmesi gereken günümüzde, bu konularla ilgili önemli hatırlatmalar içeren bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Prof. M. Sait Şimşek'in "Kur'an'ın Ana Konuları" (Beyan Yayınları) kitabında yer verdiği (Sh. 65-68) hakimiyet konusuyla ilgili tanımlar meseleyi kısa ve öz olarak ortaya koymaktadır.
Buyurun birlikte okuyalım:
"Yüce Allah, indirdiği Kitap ile hükmedilmesini isterken, indirdiği Kitaptan kaynaklanmayan ve bu indirdiğine aykırı şeylerle hükmetmeyi de "cahiliye hükmü" olarak nitelemektedir: Yüce Allah, evrenin yaratıcısı ve sahibi olduğuna göre, aynı zamanda hakim ve yöneticisidir de. Evreni dilediği şekilde düzenlemiş ve onu dilediği şekilde yönetmektedir.
İzni olmadıkça hiçbir kimse, gerek kendisi hakkında ve gerek diğer varlıklar hakkında tasarruf yetkisine sahip değildir. İnsan da evrenin bir parçasıdır ve o da evrenin diğer parçaları gibi Allah'ın hakimiyet ve tasarrufu çerçevesindedir. Allah'ın izni olmadıkça evrende hiçbir tasarruf yetkisine sahip değildir.
Hakimiyet, Allah'ın hükmetme eylemini ifade eder ki kozmolojik alan dahil evrenin tamamında ve tüm alanlarda Allah'ın hakimiyetini ifade eder. Örneğin insanın, Allah'ın emirlerine muhalefet etmesi, Allah'ın hükmüne aykırıdır ama hakimiyetine aykırı değildir. Çünkü insana, hükümlerine muhalefet etme iznini veren kendisidir.
O halde insanın Allah'ın emirlerine muhalefet etmesi, Allah'ın hakimiyetinin dışında bir şey sayılmamalıdır. Kozmolojik alanda, hakimiyet de, hüküm de Allah'ındır ve bu alanda hiçbir yaratığın muhalefet etme yeteneği yoktur. Evrene hakim olan tabiat kanunları böyledir. Biyolojik yönüyle insan da bu kanunlara zorunlu olarak tabidir. İnsanın doğumu, yaşaması, büyümesi, yaşlanması ve ölümü bu çerçevededir.
Zorunlu olan bu kurallara uymak durumundadır:
"Şüphesiz ki, gökleri ve yeri altı günde yaratan sonra Arş üzerinde kurulan, geceyi, durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Rabb'iniz Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabb'i Allah ne yücedir." (1)
Meşruiyet anlamında hüküm de Allah'ındır. Yani irade sahibi olan insana, neye inanacağını, nasıl davranacağını tayin etme yetkisi yine Allah'a aittir. Din belirleme yetkisi Allah'a aittir. Yalnız O, mubah kılar veya haram kılar. Başkasının bu yetkisi yoktur:
"İşte O, Allah'tır. O'ndan başka tanrı yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz." (2)
İnsanı imtihan için yarattığından ve insana irade verdiğinden, hükmüne muhalefet etmesine izin vermiştir. Bu nedenle hükmün Allah'a ait olduğu belirtildikten sonra, eninde sonunda insanın Allah'a döndürüleceği ve O'nun huzurunda hesap vereceği hatırlatılmaktadır.
Yine bu nedenle Allah'ın indirdikleriyle hükmedilmesi istendikten sonra hükmünün güzelliğine; adalet ve hikmete uygunluğuna işaret edilerek hükmünden başkasını tercih edenler tehdit edilmektedir. Eğer zorunlu bir hükümden, yani kozmolojik alandaki Allah'ın hakimiyetinden bahsediliyor olsaydı, hükmünün güzelliğinden ve hükmüne uymayanların bulunduğundan söz edilerek bunlar tehdit edilmezdi:
"O halde aralarında Allah'ın indirdiğine göre hükmet ve onların mesnetsiz görüşlerine uyma; ve onlardan sakın ki Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırmasınlar. Eğer onlar (Allah'ın buyruklarından) yüz çevirirlerse, bil ki bir kısım günahlarından dolayı onları cezalandıracaktır. Unutma ki insanların çoğu gerçekten sapkındır. Yoksa onlar cahiliyye kanunu (ile yönetilmek) mi istiyorlar? Halbuki, kalben mutmain olan insanlar için Allah'tan daha iyi kanun koyucu olabilir mi?" (3)
Kur'an-ı Kerim, anlaşmazlıklarda Peygamber'i yönetici ve hakim olarak görme meselesini, bir inanç meselesi olarak görmektedir:
"Ama hayır, Rabb'ine andolsun ki onlar, (ey Peygamber), aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda seni hakem yapmadıkça ve sonra da senin kararına kalplerinde hiçbir burukluk duymaksızın tam bir teslimiyetle tâbi olmadıkça, (gerçekten) inanmış olmazlar." (4)
Peygamberin verdiği hüküm, kuşkusuz Allah'ın ona indirdiği kitap doğrultusunda ve ondan kaynaklanıyor olacaktır. Zaten Kitab'ın Peygamber'e indiriliş sebeplerinden biri de budur:
"Biz sana Kitab'ı gerçek ile indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği biçimde hüküm veresin; hainlerin savunucusu olma." (5)
"Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir kadın ve erkeğe, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur." (6)
Yüce Allah, indirdiği Kitap ile hükmedilmesini isterken, indirdiği Kitaptan kaynaklanmayan ve bu indirdiğine aykırı şeylerle hükmetmeyi de "cahiliye hükmü" olarak nitelemektedir:
"Yoksa cahiliye hükmünü mü arıyorlar, iyice bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir." (7)
Sonuç olarak evren yüce Allah tarafından yaratılmıştır ve onun sahibi ve yöneticisi yüce Allah'tır. O'nun izni olmadıkça hiç kimse, evren üzerinde tasarruf yetkisine sahip değildir. İnsanlar da evrenin bir parçasıdır ve evrenin tâbi olduğu kurallara tabidirler. Ancak insana irade verilmiştir ve iradesinin geçerli olduğu alanlarda Allah'ın hükmüne uyup uymama konusunda serbest bırakılmıştır. İmtihan için yaratılmış olmasının bir sonucudur bu. Allah'ın hükmüne uyduğu takdirde mükâfatlandırılacak, uymadığı takdirde cezalandırılacaktır.
Bu meseleye son vermeden şunu da belirtelim ki, Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmedenler, Allah adına bunu yapmazlar. Allah'ın emirlerine itaat eden kulları olarak yaparlar. Bu sebeple Kur'an'ın öngördüğü yönetim şekli teokrasi değildir."
DİPNOTLAR
1. 7/A'raf, 54
2. 28/Kasas, 70
3. 5/Maide, 49-50
4. 4/Nisâ, 65
5. 4/Nisâ, 105
6. 33/Ahzâb, 36 (Kaynak: Kuran’ın Ana Konuları, Prof. M. Sait Şimsek, S. 65-68)
7. 5/Mâide, 50